Dün KKTC’nin kuruluşunun 32nci yıldönümü münasebeti ile Taksim’de düzenlenen Çelenk Koyma Töreni’ne Kıbrıs Gazileri, emekli subay ve astsubaylarla Kıbrıslı dostlarımız ve yurttaşlarımız katıldı. 
Törende ister istemez Kıbrıs’ın bugünlere kadar; acı, zulüm ve ızdırap dolu yılları ile Kıbrıs Barış Harekatı’nı müteakip barış ve huzur dolu yılları bir film gibi hızla akıp geçti. İkinci Cihan Savaşı’ndan sonra anarşi ve terörle Ada’nın kana bulandığı acı, zulüm ve ızdırap dolu yıllar, bizim kuşağı alabildiğine etkilemişti, Harp Okulu’nda öğrenim görüyorduk. Akabinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması ile bizler için Kıbrıs’ta hizmet ve soydaşlarımıza yardım edebilmek adeta arzulanan görev olmuştu. 
İki buçuk yıl sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılması ile gerek Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında, gerekse Türk Mukavemet Teşkilatı’nda görev, artık çok da şeref ve gurur duyduğumuz görevlerin en önde geleni idi. 
1965 yılında İskenderun’dan Kıbrıs’a Komutanlarımız ve halkımız tarafından coşku ile uğurlanışımızı, Kıbrıs’ta Lefkoşa Türk kesiminde soydaşlarımızın heyecan dolu tezahüratları arasında karşılanmamızı unutmak mümkün mü? 
Lefkoşa’da Girne Kapısı önünde bayrak çekme törenlerini heyecandan titreyerek gözyaşları içinde izlediğim günler unutulur mu? 
Kıbrıs’ta gaddar Rum Yönetimi ve Rum çetelerinin kanlı ellerinden soydaşlarımızı kurtarabilmek için tam 11 yıl Kıbrıs’la yatıp Kıbrıs’la kalktığımız yıllar unutulabilir mi? 
Ardından Kıbrıs Barış Harekatı’nda kahraman soydaşlarımızı huzur ve barış dolu yıllara kovuşturduğumuz, ZAFER’i kucakladığımız o günler unutulur mu? 
Ulu Önderimiz ve Ebedi Başkomutanımız Atatürk’ün yüksek huzurlarında bu anılarla dolu filmi hızla seyrettim. 
Değerli okurlarım, 
Kıbrıs’ta çözüm için 1968’den bu yana 47 yıldır görüşülmeyen hiç bir hususun kalmadığını herkes çok iyi biliyor. Artık “nafile turlar” diye anılan bu görüşmelerle sonuca gidecek ortak noktalara Rumların ayak sürmeleri nedeni ile bir türlü ulaşılamadığını anlamayan kalmadı. 
Şimdi de KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis arasında, 2016 yılı başlarında bitirileceği ifade edilen görüşmelerin, Güney Kıbrıs seçimleri nedeni ile Rum tarafınca görüşmelerin ileri bir tarihe bırakılacağı ortaya atıldı. Böylece 2016 seçim yılının ardından 2017 ve belki daha uzun bir süre nafile turlarla geçirileceğe benziyor. 
Türkiye açısından meselenin aslına bakacak olursak; 
- Kıbrıs Türkiye’nin güvenliği açısından yüksek bir değer taşır. Bunun için Türkiye; Kıbrıs’ın bir başka devlete, hele Megali İdea yani Büyük Yunanistan hayali peşinde koşan Yunanistan’a verilmesine asla razı olamaz. 
- Ve bu nedenle bugüne kadar Türkiye Megali İdea’nın karşısında olmuş, bundan sonra da bütün gücü ile karşısında olmak zorundadır. 
- Böylece açıkça ortadadır ki Türkiye’nin temel hedefi, Kıbrıs’ın tümüne sahip olmaktır. 
- Bunun dışında bugünkü konjonktöre göre ki ehveni şer hal tarzı daha vardır. 
Biri iki ayrı devletin, bu günkü sınırlar içinde varlığının devamı. 
Diğeri de bu iki devletin bir çatı devlet altında bir araya gelmeleridir.