ÜRKÜNLER

Kırgızlar Orta Asya’da yaşayan Müslüman ve en eski Türk boylarından biridir. İlk devletlerini MÖ  3. asırda kurmuş olan Kırgızlar, Karahanlı Cihan Devleti döneminde (840-1212) Müslüman oldu. 13. Yüzyılda Moğol hâkimiyetini kabul etmek mecbûriyetinde kaldı. 16 ve 17. yüzyıllarda Kalmuk ve Moğollara karşı mücâdele etti. 18. yüzyılda Türkistan’da teşekkül eden hanlıklara tâbi oldu. 1860 - 1861 yıllarında Ruslar tarafından toprakları işgal edildi. 1990 yılında Sovyetler Birliği dağılınca Kırgızlar 1991 yılında bağımsızlığına kavuştu.

Kırgızistan’ın yüzölçümü 198.500 kilometrekare, 2020 yılı tahmini nüfusu 6.500.000’dir. Nüfusun % 50,4’ü Kırgız Türk’ü, % 16’sı Rus, % 11’i Özbek, % 2,5 Ukraynalı, % 2,4 Alman’dır. % 8,2’si, Ahıskalı, Kazakistan, Kazan ve Kırım Türkleri ile Türkiye’den gidip yerleşen Türklerden oluşur. Nüfusun % 75’i Müslümandır. % 20’si Rus Ortodoksları, % 5 ise diğer dinlere ve inanç kültürlerine mensuptur. Kişi başına millî gelir 3500 Dolar civarındadır.

***

Rus işgalinden sonra Türk yurtları eyâletlere bölündü. Ziraata elverişli arazilere Rusların yerleştirilebilmesi için nüfus kaydırma hareketlerine başlandı. Kırgız Türkleri evlerinden barklarından çıkartılarak kıraç arazilerde yaşamaya, açıkçası açlığa ve ölüme mahkûm edildi. Bu zulme karşı ilk isyan bayrağı Kırgız Türklerinden şâir Arstanbek tarafından, ‘Dar Zaman’ başlıklı şiirle açıldı.

1914 yılında Birinci Dünya Savaşı başlayınca, savaş masraflarını karşılamak için işgal edilen topraklarda yaşayan Türklere ağır vergiler konuldu. İstenilen vergileri ödeyemeyenler mahkûm edildi, işkencelere mâruz bırakıldı. Bununla da yetinilmedi, dinî inançlarının gereğini yerine getirenler cezalandırıldı, köylere ve şehirlere Rusça isimler konuldu.

Bu ezici, yok edici baskılara dayanamayan Kırgızistan Türkleri, ülkenin kuzeyinde isyan hareketini başlattı. Bölgede yaşayan Kazak ve Uygur Türkleri ile Çinli Müslümanlar da harekete katıldılar. Kendilerine lider seçen gruplar Rusların evlerini yakıp yıktılar. Rusya’nın Kızıl Ordusu, ağır silahlarla saldırıya geçip, taş ve sopalarla kendilerini korumaya çalışan hareket mensuplarından binlerce kişiyi katletti. Katılmayanlar sürgüne gönderildi. Bir kısım Türkler de Çin’e sığındı. Onlar da perişan oldular; karın tokluğuna çalıştırıldılar. Çinliler gelinlik kızlara, yaşlı kadınlara tecâvüz etti.

***

Ürkün’ bir şahsın, bir bölgenin adı değildir. İsyana katılan bütün Türklere verilen isimdir. İsyan hareketini anlatan şiir, destan hikâye ve romanlar da ‘Ürkünler’ olarak anılmıştır.    

İşenalı Arabayev Kırgız Devlet Üniversitesi'nde rektör olarak vazife gören Prof. Dr. Tölöbek Abdırahmanov ile aynı üniversitede öğretim üyesi olan Doç. Dr. Gülzada Abdaliyeva tarafından hazırlanan, Dr. Dinar İmanova ve Dr. Bülent Özkuzugüdenli tarafından Türkçeye çevrilen ‘Ürkünler’ isimli eser bu şanlı mücâdeleyi ve sonrasındaki gelişmeleri anlatıyor.  

Eser, ‘Ulu Ürkün’ün 100. yıldönümü dolayısıyla 2016 yılında Bişkek'te, Ağustos 2020’de Türkiye’de yayınlanmıştır. Eserin söz varlığı olduğu gibi korunarak tercüme edilmeye çalışılmıştır. Tercümenin güç olduğu bazı durumlarda, Türkçede yaygınlık kazanmış kullanımlar tercih edilmiştir. Dipnotlarda, Kiril alfabesi ile verilen Kırgızca ve Rusça arşiv belgeleri, Türkçe transkripsiyonla açıklanarak verilmiştir.

Komünistler Ürkünler hareketinin bir sınıf mücâdelesi olduğunu ısrarla belirterek kirli rejimlerinin müdafaası olarak istismar ediyordu.  Hareketin en mükemmel yorumu, eserin ‘Sonuç’ başlıklı bölümünde verilmiştir:

Görüldüğü üzere, bağımsızlık için mücâdelenin her bir etabındaki her bir katılımcı gelecekteki bağımsız Kırgızistan devleti için mühim katkılarda bulunmuştur. 1916 yılındaki millî mücâdele ayaklanması olmasaydı, ilk Kırgız Sovyet aydınları ‘uyanır’ mıydı? İlk Kırgız-Sovyet aydınlarının uyanışı olmasaydı, 1924 yılındaki Kırgızlar, Kırgız Sovyet Otonom Bölgesi’ne kavuşabilir miydi? 1924 yılındaki Kırgız-Sovyet Otonom Bölgesi olmasa, 1991 yılında bağımsız Kırgız Cumhuriyeti’nin kurulması mümkün olur muydu?

Onlarca yıl boyu devam eden, binlerce insanın kaderlerinin ithaf edildiği Kırgız halkının bağımsızlık hareketi bâzen dinmiş, bâzen ateşlenip silahlı ayaklanmaya dönüşerek devam etmiştir. Bu hareket binlerce farklı yoldan, kuşaktan kuşağa geçerek, ancak 20. yüzyılın sonunda hedefe ulaşmıştır. 1991 Ağustos darbesinden sonra, komünist totaliter sistemin ortadan kalkmasını ve SSCB’nin diğer cumhuriyetlerinin ne yapacaklarını beklemeyen Kırgızlar öncelikle bağımsız bir devletin temellerini atmaya başlamışlardır. Bilindiği gibi Kırgızistan başkalarından farklı olarak komünistlerin Ağustos darbesine açıktan açığa karşı çıkmış, kararlı şekilde demokratik güçleri desteklemiş ve Orta Asya Cumhuriyetleri içinde bağımsızlığını ilan eden ilk ülke olarak, komünist totaliter sistemin diktatörlüğünü ortadan kaldırıp, yerine hakîki halk yönetimi olan cumhurbaşkanlığı yönetim sistemini benimsemiştir.

Ürkünler, bir bütün olarak kabul edilmesi gereken Türk târihi ile ilgilenen herkese ve Türkistan bölgesindeki millî bağımsızlık mücâdeleleri târihini inceleyen araştırmacılara ilk elden ve yeni bilgiler, belgeler sunmakta, Kırgızların karanlıkta kalan târihinin bir dönemine ışık tutmaktadır.

Ürkünler başlamış ve bitmiş bir hareket değildir.

16,5 X 23,5 santim ölçülerinde 334 sayfadır. Eserin yayınlanmasında Kültür Konseyi Derneği Başkanı Dr. Metin Eriş’in katkıları olmuştur.

BOĞAZİÇİ YAYINLARI:

Alemdar Mahallesi Çatalçeşme Sokağı Nu: 44 Kat: 3 Cağaloğlu, İstanbul Telefon: 0.212-520 70 76

Belgegeçer: 0.212-526 09 77 www.bogaziciyayinlari.com.tr  e-posta: [email protected]

[email protected]  

Prof. Dr. TÖLÖBEK ABDIRAHMANOV:

     İşenalı Arabayev Kırgız Devlet Üniversitesi Rektörü.

     1 Ocak 1962’de Kırgızistan’ın Narın Eyaleti’ne bağlı Kulanak Köyü’nde doğdu. Evli, 5 çocuk babasıdır.    

     1987 yılında Kırgız Devlet Üniversitesi Târih Fakültesi’nde lisans, 1991 yılında ise Kırgız S.S.C.B. İlimler Akademisi’nde doktora öğrenimini tamamladı. 

     2001-2010 yıllarında İşenal ıArabayev Kırgız Devlet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürlüğü görevinde bulunmuş, 2010 yılında ise aynı Üniversite’ye rektör olarak tâyin edilmiştir. Hâlen bu görevine devam etmektedir.

     Üstlendiği diğer görevler:

     Kırgızistan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanlığı Bilim Konseyi Üyesi.

     Kırgızistan Cumhuriyeti Yüksek Tasdik Komisyonu Üyesi

     Kırgızistan Cumhuriyeti UNESCO çalışmaları Millî Komisyonu Üyesi

     2010'dan beri İşenalı Arabayev Kırgız Devlet Üniversitesi Akademik Konseyi Başkanı.

Doç. Dr. GÜLZADA ABDALIYEVA:

     1969 yılında Narın Eyaleti At-Başı İlçesinde doğdu. Evli, 2 çocuk annesidir.

     1986-1991’de Kırgız Devlet Üniversitesi Târih fakültesinde okudu. 

     2008’de Kırgız İlimler Akademisi’nde ‘Çin’deki Kırgızların Kültürel Hayatı’ konulu doktora tezini savundu. 1998 yılından günümüze kadar İşenalı Arabayev Kırgız Devlet Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. 

     Çin Halk Cumhuriyeti’nde yaşayan Kırgızların kültür hayatıyla ilgili çalışmaları bulunmaktadır. Yurt dışındaki Kırgızlar hakkındaki ilmî makaleleri Petersburg, Urumçi (Çin Halk Cumhuriyeti), Almata, İstanbul ve Bişkek’te yayınlanmıştır.

Dr. DİNAR İMANOVA:

     Kırgızistan’ın Isık-Köl Eyaleti, Ak-Suu İlçesi’ne bağlı Sarı-Kamış’ta doğdu.

     Kırgız Devlet Üniversitesi Târih Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamladı. 1991-1992 yılları arası Bişkek’te Kırgız Sanat Koleji’nde ofis yönetmeni, 1992-1995 yılları arasında Kırgız Devlet Üniversitesi Târih Fakültesi’nde (Asya ve Afrika Târihi Bölümü) araştırma görevlisi olarak görev yaptı. 

     1995 yılında Türkiye’de  (TÖMER) Türk Dili eğitimi aldı.1998’de Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde yüksek lisans, 2014 yılında ise aynı enstitüde, ortaçağ târihi ilim dalında doktora eğitimini tamamladı. Akademik faaliyetlerine hâlen İstanbul’da devam etmektedir.

Dr. BÜLENT ÖZKUZUGÜDENLİ

     1976’da Kayseri’nin Felahiye ilçesinde doğan Bülent Özkuzugüdenli, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi târih bölümünden 1999 yılında mezun oldu. 2005 yılında Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yeniçağ Târihi ilim dalında yüksek lisans, 2014 yılında ise aynı enstitünün, Ortaçağ Târihi ilim dalında doktora eğitimini tamamladı. Doktora eğitimi süresince muhtelif zamanlarda İran’da araştırma faaliyetlerinde bulundu. Akademik faaliyetleri ile beraber yürüttüğü öğretmenlik mesleğine, 2000 yılında Siirt’te sosyal bilgiler öğretmeni olarak başladı. 2002-2013 yılları arasında İstanbul-Kadıköy’de değişik okullarda görev yaptı. 2013-2017 yılları arasında yurtdışı öğretmenlik görevi kapsamında, Almanya’da (Freiburg) Türkçe ve Türk kültürü öğretmeni olarak çeşitli okullarda çalıştı. 2017 yılından itibaren İstanbul’da öğretmenlik görevine ve akademik faaliyetlerine devam etmektedir.

KUŞBAKIŞI

1071 MALAZGİRT

Talebelik yıllarında Son Havadis, Hergün ve Orta Doğu gazetelerinde, Töre, Millî Eğitim ve Kültür, Türkiye ve Dünya, Ülkü Ocağı gibi dergilerde yazılar yazdı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Manisa’da serbest avukatlık yapan Oğuz Ünal’ın *Horasan’dan Anadolu’ya / Türkiye Târihine Giriş (Üçüncü Baskı: Ötüken Neşriyat 2019)  ve *Türkiye’de Demokrasinin Doğuşu / Tek Parti Yönetiminden Çok Partili Rejime Geçiş Süreci isimli eserlerini telif etti. Birinci eserinin ilk baskısı 1980’de Töre-Devlet Yayınları, ikincisi Milliyet Yayınları arasında çıktı.

13,5 X 21 santim ölçülerindeki 605 sayfalık 1071 Malazgirt isimli eserini, Malazgir Savaşı’nın bilinmesi için değil, anlaşılması için farklı bir yaklaşımla yazdığını belirtiyor. Gerekçesini şöyle açıklıyor: ‘Savaşın maddî şartlarını dönemin birinci kaynaklarından hareketle tespit etmek, sahih, doğru belgelere bağlı kalarak gerçek bilgileri edinmek, târihin maddî ve mânevi etkenlerinin ‘târihin mantığı’ ile sentezini yapmak gerekir.

Meslektaşı rahmetli Ziya Nur Aksun da (1930-2010) târihi, felsefe ile yoğurarak yazardı. Bu sebeple yine rahmetli Mehmet Niyazi (1942-2018) Aksun’u derin yorumları sebebiyle ‘farklı bir târihçi’ olarak vasıflandırmıştı

Kitapta incelenen konuların başlıkları: *Savaşın Sebepleri (s :64-157) *Malazgirt Öncesi Selçukluların Gazâları ve Anadolu Fütûhatı (164-214) *Savaşa Katılan Hasım Ordular (s: 227-242) *Savaşa Katılan Hasım Komutanlar (s: 261-275) *Savaşa Katılan Hasım Hükümdarların Psiko Sosyal Durumları (s: 181-285) *Savaş Öncesi Tarafların Plânları (s: 294-301) *Savaşa Giden Yol (s: 343-393) *Malazgirt Meydan Muharebesi ve Geçirdiği Safhalar (s: 415-464) *Malazgirt’ten Sonra (s: 479-487) *Malazgirt Zaferi’nin Neticeleri (s: 491-498) *Kitapta Geçen Yer Adlarının Roma Dönemindeki ve Bugünkü Söylenişleri (s: 513-519)

Kitabın son sayfalarında Haritalar (s: 525-541) ve Kaynaklar (s: 545-581) bulunuyor.

Eserden kısa bir bölüm:

Sultan Alparslan, zaferden sekiz gün sonra Romanos Diogenes’i serbsest bıraktığında, üzerinde kelime-i tevhîd; ‘Lâ-ilâhe illallah; Muhammed’ün resûlullah’ Allah’tan başka ilah yoktur; Muhammed O’nun elçisidir’ yazılı bir bayrak hazırlatarak İmparator'a verdi  ve Romanos'un, adamları önünde küçük düşmesine gönlü elvermediğinden, O’nu 100 süvarisinin muhafazasında, yanında iki Hacib  ile birlikte, ülkesine gönderdi. Ayrıca esirler arasından kimleri istiyorsa bunları de teslim etti.  İmparator ve bütün istediği Romalılar ve yakın çevresinden gelen elçiler, Malazgirt Muharebesinden sekiz gün sonra hürriyetlerine kavuşmuşlardı.

İmparator Türk Ordugâhından ayrılırken, Sultan atına binip bir fersah (aşağı yukarı 5 km) mesafeye kadar bizzat uğurladı ve 10.000 dinar da yol harçlığı verdi. Sultân onu kendi hükümdarlığına dönsün diye serbest bıraktığı için birbirinden ayrıldılar. Ayrılırlarken İmparator atından inmek istedi ise de Sultan mâni olmuş ve ‘kendisiyle daima dost kalacağı’ hususunda and içtikten sonra atının üstünde yaklaşarak onu kucaklayıp vedalaşmıştır. (s: 474-475)

Oğuz Ünal’ın hazırladığı 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 605 sayfalık eseri, profesyonel veya amatör târihçiler kadar, târih bölümü öğrencilerinin ve târih dalında her kademede tez hazırlayacak olan kişilerin de faydalanabileceği bir eserdir.

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.

İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50

Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: [email protected]  www.otuken.com.tr 

MÜZİK YAZILARI

Müzik üzerine düşünmek, sanatın ayrı ve özel bir dalıdır. Bu sanat dalı ile alâkadar olanların sayısı, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da çok azdır. ‘Türk Mûsıkîsi Kimindir?’ isimli eserin yazarı Hüseyin Sadettin Arel’in başlattığı (1880-1955), müzik âletleri koleksincusu ve uzmanı Ethem Ruhi Üngör (1922-2009)ve Cinuçen Tanrıkorur’un (1938-2000 çalışmalarını devam ettirere N, Fırat Kızıltuğ ve Güneş Ayas gibi isimlerin dışında hemen hatırlanabilen müzik sosyologlarımızın sayısı 3’ü 5’i bulmaz. 

Alman filozof Theodor W. Adorno (1903-1969) tarafından yazılan eserlerin yarıdan fazlası müzik üzerinedir. Yazdıklarının sâdece müzisyenleri alâkadar ettiğini düşünenler yanılırlar. Adorno, müzik dinlemenin de bir sanat olduğunu belirterek, müzikseverlere de hitap eden eden bir mütefekkirdir.

Şeyda Öztürk’ün dilimize çevirdiği 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 288 sayfalık eserde; Johann Sebastian Bach, Wagner, Schubert, Beethoven, Schönberg ve batılı diğer bestekârların, caz, opera, hafif ve ciddi müzik, müziğin toplum üzerindeki tesirleri, kültür endüstrisindeki rolü hakkındaki yazılar bir araya getirilmiş. Müzikle felsefe arasındaki ilişkiler de tahlil ediliyor.

Eser, Türkçe olarak ilk defa yayınlanıyor.

YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK:

İstiklal Caddesi Nu: 161-161/A Beyoğlu 34433 İstanbul. Telefon: 0.212-252 47 00

Belgegeçer: 0.212-293 07 23 www.ykykultur.com  e-posta: [email protected] 

YALNIZLIĞIN YARATTIĞI YAZAR: SAİT FÂİK

Gazeteci yazar Nedim Gürsel, 13,5 X 19,5 santim ölçülerindeki 168 sayfalık eserinde, usta hikâyecimiz Sait Fâik Abasıyanık’ı anlatıyor.

Hikâye kitaplarıyla tanınan Sait Fâik Abasıyanık, 1906-1954 yılları arasında yaşadı. Yayınlanmış kitaplarından bâzılarının isimleri: Semaver, Mahalle Kahvesi, Kayıp Aranıyor, Havada Bulut, Sarnıç, Kumpanya, Az Şekerli, Bir Takım İnsanlar.

Şiirlerinden bâzıları: O ve Ben, Arkadaş, Kırmızı Yeşil, Köprü, Bir Zamanlar.

Abasıyanık’tan seçme cümleler: ‘Güldüğü zaman insandan üstündür. Bakmaya doyamam.’; ‘Şiir olmayan yerde insan sevgisi de olmaz, insanı insana ancak şiir sevdirir.’; ‘Ben böyleyim işte. Kederimi unutmak için sanki kedersizmişim gibi yaparım.’

O; edebiyatımıza damga vurmuş, kendisinden sonra gelen yazarlar için her zaman ilham kaynağı olmuş bir isimdir. Nedim Gürsel bu kitabında Sait Fâik’i anlatmakla kalmıyor, eserini temellendiren unsurları da derinlemesine inceliyor. Yazarın iç dünyasına, itiraf edemediği aşklarına, hikâyelerinin geçtiği mekânlara ve anlattığı sıradan insanların hayatlarına uzanıyor. Ve son derece ilgi çekici bir Sait Faik portresi meydana getiriyor.

DOĞAN KİTAP:

19 Mayıs Caddesi Nu: 1, Golden Plaza Kat:10 Şişli 34360 İstanbul. Telefon: 0.212-373 77 00

Belgegeçer: 0.212-355 83 16  www.dogankitap.com.tr  e-posta: [email protected]  

KISA KISA… KISA KISA…

1-ŞEYTAN – PEDER - SERGİ: L. N. Tolstoy – Günay Çetao Kızılırmak / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

2-BULUT GİBİ SEÇME ŞİİRLER: William Wordsword – Nazmi Ağıl / Vakıfbank Kültür Yayınları

3-BU KARDAN ADAM OLMAZ: Hasibe Özdemir / Monokl Yayınları.

4-GENEL TÜRK TÂRİHİ ÜZERİNE MAKALELER: Göksu Güner / Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık

5-EVVEL ZAMAN İÇİNDE: Eflâtun Cem Güney / Nar Çocuk Yayınları.