GIYBET

13,5 X 21 santim ölçülerinde 182 sayfalık Gıybet isimli kitap, müellifin (Bilge Oğuz Yayınları tarafından yayınlanan) ‘Kur’ân Bana Ne diyor’  isimli eseri gibi, nev’i şahsına münhasır bir çalışmanın ürünüdür. Kelimeler mikrometre ile ölçülmüş, kuyumcu terâzisiyle tartılmış, selis bir Türkçe ile bir araya getirilerek herkesin kolayca anlayabileceği, hâfızâsına nakşedeceği cümleler hâlinde sayfalara yerleştirilmiştir. 

Gıybet’in ağır günahlardan biri olduğu bilinir. Buna rağmen, ‘doğruyu söylüyorum’ hakîkatinin ardına sığınarak (tamamı değilse de) büyük çoğunluğu teşkil eden sâlih müminlerin bile, (şüphesiz bilmeyerek) sık sık hatâya düşebildikleri hassas bir konudur. Evet, yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm, gıybeti kesinlikle yasaklamıştır. Fakat gıybetin yapılmasının emir telakki edileceği durumlar da vardır. Veli Tâhir Erdoğan eserinde bu hususu da net bir şekilde ortaya koyuyor. 

Eserden bâzı alıntılar yapmakla, alıntılanmayan bölümlere haksızlık edileceği endişesiyle, yalnızca yazarın ‘Ön Söz’ bölümünden, doğruluğuna her okuyucunun şâhitlik edeceği birkaç satır alıntılandıktan sonra ‘İçindekiler’ bölümünün tamamının verilmesiyle yetinilecektir. 

Yazarın ifâdesine göre her kitapta olduğu gibi bu kitapta da karşılaştığı zorlukları aşmak için kullandığı ölçüler şunlar olmuştur: 

-Kur’an ve sünnet ölçülerine uygun olacak. 

-Öncekilerin tekrarı olmayacak. 

-Kes/kopyala, yapıştır olmayacak. 

-Özgün olacak. 

-Verilen misaller üzerinden soyut-somut dengesi korunacak.

İÇİNDEKİLER

-Gıybet sevaba vesile olur mu?

- Sevâba vesile olan gıybet

-Gayba iman arttıkça, gıybet zorlaşır

-İslâm bir insan olsaydı

-Ey İslâm! Gıybete olan bu ‘sert’ tavrının sebebi nedir?

-Gıybet, İslâm’ın ideallerine ve kardeşliğe ihânettir

-Gıybet neremize zarar verir?

-Gıybetten alınan kan örneği ve tahlil sonuçları

-Doğru söyleyerek yapılan gıybet örnekleri

-Hadi yüzüne söyledin, eline ne geçecek?

-Gerçekten yüzüne de aynen söyleyebilir misin?

-Gıybet yapmanın caiz olduğu geniş alan

-Yaparsak sevaba, yapmazsak günaha gireceğimiz gıybetlere örnekler

-Gıybetin bu kadar yaygın olma sebebi nedir?

-Hangisi daha yaygın? Gıybet mi, gıybet + iftira mı?

-Kur’an’daki ana konuların gıybetle alâkası nedir?

-Kur’an’a göre yaşamanın mü’mine kazandırdığı bilinç

-Gıybet hangi mânevî değerlerin eksikliğinden ortaya çıkar?

-Müslüman olma/teslimiyet bilinci

-Mü’min olma/güven bilinci

-Müttaki olma/sakınca bilinci

-Muhsin olma/ihsan bilinci

-Kardeş olma/uhuvvet bilinci

-Günah bilinci

-Gıybet, büyük günahlar listesine girecek kadar büyük mü?

-İnsan bir şeyin zararını ne kadar iyi bilirse, ondan o kadar çok sakınır

-Tevbe bilinci

-Aktif günah işlenirken yapılan tedâvi fayda vermeyebilir

-Tevbeden sonra günaha tekrar giriş hangi anlamlara gelir?

-Hucurât süresinin konusu üzerinden verilen mesajlar   

-Hucurât sûresindeki esma diziliminin gıybete bakan yanları

-Hucurât sûresinin gıybet eksenli okunuşu

-Günümüzde Allah ve rasûlünün önüne geçmek nasıl olur?

-En fazla gıybet ve iftira üreten fabrika; sosyal medya...

-Birbirine güven verenler kardeştir

-İslâm ailesine zarar vermek

-Siz hiç gıybetten tiksindiniz mi?

-Gıybetten sakındıkça değeriniz artacak

-Bedeviliğin günümüzdeki karşılığı: görgüsüzlük

-Kur’ân gıybeti neden ölü eti yemeye benzetiyor?

-Gıybet cinâyettir

-Gıybet yargısız infazdır

-Gıybeti zînâdan daha kötü yapan nedir?

-Zînâ ile kıyaslandığında gıybet tahrip gücü yüksek bir bombaya benzer

-Dağılan tüyleri toplamak ne kadar zorsa…

-Yanında birinin gıybeti yapılan kişi, gıybete tavır almakla üç iyilik yapar

-Peki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yanında gıybet yapıldığında ne yapardı?

-Peygamber efendimizin yanında yapılan gıybetlerin tahlili

-Gıybet üzerinden namaz ve orucun sağlaması yapılabilir mi?

-Gıybet etmeme orucuna niyet

-Şahane bahane: o benim gıybetimi yaptı, ben de onunkini yapacağım!

 -Gıybette en aktif olan organ dil mi?

-Her insan bir testidir

-Kalbin gıybeti

-Hayatınızda üçüncü şık olmasın!

-Gıybetten sonra acil yapılması gereken iki doğru: İstiğfar ve helalleşme

-Söz insanı vezir de eder, rezil de!

-Gıybetsiz problem çözümü...

-Sosyal medya üzerinden yapılan gıybetin ekipmanları: Zan, tecessüs, yalan ve iftira

-Gıybet üretiminde en fazla kullanılan malzeme: Zan?

-Zan nedir?

-Sû-i zan nedir?

-Sû-i zan örnekleri

-Hüsn-ü zan nedir?

-Hüsn-ü zan örnekleri

-Hüsn-ü zan, adem-i itimat dengesi nasıl olacak?

-Dünyada hüsn-ü zanna en müsâit ülke hangisi?

-Bazı durumlarda sû-i zannın hüsn-ü zanna galip gelmesi normaldir

-Hüsn-ü zan kime olmalı, mü’mine mi, mü’min sıfatları taşıyan kişiye mi?

-Sû-i zan yanlış, peki sû-i zanna zemin hazırlamak yanlış değil mi?

-Algı yönetimi ile sû-i zannı beslemek

-Algı yönetimine karşı: ferâset

-Bir mânevî casusluk olarak: Tecessüs

-Sû-i zanna, tecessüse ve gıybete ortam hazırlamamak için Hz. Ömer ahlâkı

-İşte bu konuda Hz. Ömer’den bir örnek daha

-Gıybetin önüne geçmek için eleştirinin önünü açmak

-Eleştirmek sevap mıdır?

-Eleştiride ‘çizmeyi aşmamak’ gerekir

-Eleştiri ahlâkının okullarda ders olarak verilmesi

-Kusurunu görmeyen, nefsini terbiye edemez!

-Kusurunu görme isteği, insanın fıtratında vardır

-Bir büyüklük alâmeti: kulağını övgülere kapayıp, kusurlarına açmak!

-Gıybette en çok kullanılan malzeme: Yalan

-Yalan söylemek, benim dürüstlüğümün fiyatı var demektir!

-Katmerli gıybet: iftira

-Âlem sanal olunca oradaki günahlar yalan olmuyor...

-Sosyal medya günah işlemeyi kolaylaştırıyor

-Sosyal medyada gıybet çok olduğu halde neden korku yok?

-Sevaba vesile olan gıybet bütün Müslümanlara farz mı, farz-ı kifâye mi?

-Sevaba vesile olan gıybette izlenmesi gereken usul ...

-Gıybet etmede ölçüyü kim belirleyecek?

-Gıybete izin var, küfür ve hakarete izin yok!

-Ebu cehil veya firavun gibi düşmanınız oldu mu?

-İsim vermeden sıfatlar üzerinden gıybet

-İslâm ülkelerinde ve demokratik ülkelerde gıybet bir haktır

-Siyâsî liderlerin ve yöneticilerin gıybeti

-Kamuda ve özel sektörde çalışanların gıybeti 

-Futbolcuların gıybeti

-Din adamlarının gıybeti

-Tarikat ve cemaatlerin gıybeti

-Sanatçıların gıybeti

-Hayatta olmayan insanların gıybeti

-Kâfirlerin gıybeti

-Târihî olayları anlatmak gıybet olur mu?

-Kur’ân kıssaları gıybet midir?

-Kayserililerin, Çorumluların ve Almanların gıybeti

-Gelin-kaynana gıybeti

-Trafikte şerefsiz demek gıybet mi?

-İş yeri toplantılarında/istişârelerde gıybet

-Ticâret erbabının gıybeti

-Müstakbel gelin ve dâmâdın gıybeti

-Fâsık-ı mütecâhirin gıybeti

-Gıybetten korunma duâsı

BİLGEOĞUZ YAYINLARI:  Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul.

Telefon: 0.212-527 33 65  Belgegeçer: 0.212-527 33 64  e-posta: [email protected]  www.bilgeoguz.com.tr 

VELİ TÂHİR ERDOĞAN:

1965 Kırşehir’de doğdu. İlk, orta, lise ve üniversite (İlahiyat) eğitimini yurt içinde tamamladıktan soma uzun yıllar yurt dışında eğitim konularında proje danışmanlığı yaptı. Hâlen de bu görevine yurt içinde ve yurt dışında aktif olarak devam ediyor.

Veli Tahir Erdoğan, kitabın yazarının müstear adıdır. Yazar, hayatı boyunca isim ve unvanı ile değil, çalışmalarıyla anılmak istemiştir. Bu sebeple isminin açıklanmasına izin vermemiştir.

Çalışması ve eseri hakkında şu bilgileri veriyor:

Çalışmalarım tekil şahıs olan fakir tarafından hazırlandı. Ancak meydana gelen ürünler, yalnızca benim değil. Benim üzerimde emeği olan birçok kitap ve insan var. Bu durumda benim ortaya, koyduğum bir eser, ne kadar özgün ve orijinal olursa olsun benim olmuyor. Üzerimde emeği olan insanlarla birlikte düşünüldüğünde ‘bizim’ oluyor.

O yüzden teşekkürün de, bize değil, bize bu nimetle şereflenme ve değerlenme imkânı veren Rabbimize yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Öncelikle böyle bir çalışma yapmayı bana lütfeden Rabbime sonsuz hamd olsun. Bıraktığı Sünnet ve Hadis mirasıyla Kur’ân’ı en doğru şekilde anlamada bize rehberlik yapan Efendimiz, Hz. Muhammed Mustafa’ya sonsuz salât u selam olsun.

Bu çalışma, uzun zamana yayılan dost ve arkadaş sohbetlerindeki müzakereler sonucunda ortaya çıktı. Bu çalışmanın ortaya çıkışında büyük-küçük emek veren tüm dostlara teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu dostlar içinde, bu çalışmanın her aşamasında, gerek maddî gerek manevî desteğini esirgemeyen büyüklerime, gerekse tashih ve dizgi aşamasında destek veren yakın çalışma arkadaşlarıma, ayrıca bu ve benzeri bütün çalışmalarımda evimde her türlü maddî-manevî çalışma ortamının hazırlanmasında bana yardımcı olan değerli eşime teşekkür etmek istiyorum.

Bu çalışma boyunca, birçok kitap, meal ve tefsirden, onları hazırlayan hocalarımızdan vicahi, şifahî ve gıyabî olarak istifade ettim. Hocalarımızın ellerinden öpüyor, onlara da teşekkürlerimi sunuyorum.

Son olarak bugünlere gelmem, bu ve benzeri faydalı meyveler vermem için doğduğum günden beri köklerimi sulayan, verdiğim her türlü zahmete katlanan, Kur’ân’a talebe olmam için ellerinden gelen her şeyi fazlasıyla yapan, anne-babama da teşekkür ediyor, onların da ellerinden öpüyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. 

ANADOLU’NUN FETHİ VE İSLÂMLAŞMA TÂRİHİ

İlâhiyat Fakültesi mezunu ve Târih Anailim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ali Hatalmış, 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 364 sayfalık eserini ‘Anadolu’muzu Müslüman Kimliğiyle bizlere emânet eden bütün gazi ve şehitlerimizin aziz ruhlarına’ ithaf ediyor.

Anadolu’da İnsan yerleşiminin MÖ 8500 yılından itibâren başladığı bilinmektedir.  Târih boyunca, Anadolu’nun değişik bölgelerinde Sümerler, Etiler, Asurîler, Frigler, Troyalılar, Akatlar, Lidyalılar, İyonyalılar, Babilliler, Hurriler, Hititler, Urartular, Kimmerler, Yunanlılar, Makedonyalı İskender, Araplar, Doğu Roma İmparatorluğu, Rum Pontus Devleti, Türk Beylikleri (1293-1608), Selçuklular, Moğollar, Osmanlılar hüküm sürdü.

Türklerin Anadolu’ya gelmeleri, 5. ve 6. yüzyıllarda başladı. Bunlar, yerli halkla bütünleştiler, zamanla Türklüklerini kaybettiler. 

Müslüman Türkler 9. yüzyılda Abbasiler döneminde geldiler. Selçuklular döneminde, 1050-1060 yılları, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmiyet’in yayılması faaliyetlerinin en verimli dönemidir. Anadolu’ya gelen gezici mutasavvıfların çoğu Hoca Ahmet Yeseviînin talebeleri idi. Anadolu’nun Müslümanlaşmasında Ahîlik teşkilatı’nın tesiri büyüktür. 

Anadolu’nun Fethi ve İslâmlaşma Târihi isimli eserin ‘Giriş’ başlıklı bölümünde Fetih ve İslâmlaşma Kavramları ile Anadolu’nun Bizans hâkimiyeti dönemi, Birinci Bölümde; İslâmî Savaş Şartları; Dört Halife, Emeviler ve Abbasiler dönemindeki Anadolu fetihlerinin târihî hakkında bilgiler yer alıyor. 

Eserin ana gövdesini teşkil eden ikinci bölümde; *İlk Müslüman Türk Devlet ve Toplulukları. *Malazgirt Savaşı Öncesi Anadolu’da Gerçekleştirilen Selçuklu Fetihleri. *Düzenli Ordularca Gerçekleştirilen Fetihler, *Sultan Alparslan’ın Anadolu Fetihleri. *Beylikler Dönemi, *Türkiye Selçuklu Sultanları… gibi başlıklar altında İslâmlaşma sürecinin tâkip ettiği seyir ve Hoca Ahmet Yesevî’nin, Mevlânâ, Sarı Saltuk, Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre’nin süreçteki önemli yerlerinden sonra Moğollar sonrasındaki Beylikler Dönemi anlatılıyor. Bu bölümün son başlığı: ‘Osmanlı’dan Günümüze Anadolu’da İslâmlaşma’ olarak tertip ediliyor. 

Üçüncü ve son bölümde;: *Göçler. *Câmiler, Medreseler, ribatlar, Tekkeler, Tarikatlar ve Ahîlik olarak tasnif edilen dini ve sosyal kurumlar ele alınıyor. 

Eserin müellifi Ali HatalmışSonuç’ başlığı altında ilgi çekici bilgiler sunuyor:                                                         

-Anadoluda İsevîler gizlilik içerisinde çalışmışlardır.

-Bizans, baskı altında tutmak istediği Hıristiyanlığı önleyemeyince, koruması ve denetimi altına aldı. Hıristiyanlarğın farklı yorumlarına karşı çıkıldı. Sert davranışlarla halk bezdirilince İslâm’ın bir ‘kurtarıcı’ olarak algılanmasına zemin hazırlanmdı.  

-Türk yöneticiler; İslâm’ın özüne uygun hareket etmişler ve ‘baskıcılığı ağır basan telkin’den çok ‘tebliğ’ prensibine dayalı özelliğini kullanmışlardır.

-İhtida edenler (eski dininden vazgeçip İslâmiyeti seçenler) taltif edilmiş, liyâkatleri ölçüsünde yönetim kademelerinde vazifelendirilmişlerdir.  

Bu bölümün ve eserin son cümleleri Türk-İslâm terkibinin özeti mâhiyetindedir:

Anadolu'nun Müslüman kimliği yaklaşık bin yıllık gemişi vardır ve devam etmektedir. Bin yıldır oluşan kültür ve medeniyet iklimi, İslâm'ın hoşgörü çağrısına mutabıktır. Anadolu aklıselimini, örf ve âdetini korudukça ve sâhip olduğu kültürünü yaşatabildikçe bütün dünyanın ilgi odağı olacaktır. Târihin ve coğrafyanın verdiği sorumluluk bunu gerektirmektedir. 

Ali Hatalmış eserini; 95 adet yerli ve yabancı eserden, 28 adet makaleden ve 51 adet ansiklopedi maddesinden faydalanarak hazırlamış. 

Kitabın ‘Ekler’ başlıklı bölümünde, eserde adı geçen; Afşin, Âhîlik, Alevîlik, Battalnâme, Fütüvetnâme, Heterodoks, İ’lây-ı Kelimetullah, Kült, Nesturilik, Ribât, Sasânîler, Süryânîler (Yakûbîlik), Teoloji ve benzeri isimler ve kavramlar hakkında kısa ve faydalı bilgiler ile Kısa hikâyeler yer alıyor. Bu bölümde ele alınan konulardan bâzıları: *Yahudiler ve Hıristiyanlar açısından Anadolu’nun kudsiyeti. *Güneydoğu Anadolu’da fethedilen bâzı şehirlerin fethediliş yekilleri. *Battâl Gazi, *Bizans’ın Doğanşehir ve Tarsus’u yağlalaması. *Fetih öncesinde İstanbul’da bir câmi meselesi. *Sultan Alparslan’ın duâsı. *Moğol katliâmı. *1927 yılında Türkiye’de ana diller. *Osmanlılarda dinî hoşgörü. 

Son sayfalar ‘Dizin’e tahsis edilmiş. 

Türklük ve İslâmiyet’le alâkalı bilgilere ilgi duyan her insanın elinin altında bulunması gereken bir başucu kitabıdır. Eserin varlığından haberdar olanların, olmayanlara duyurması, hediye etmesi tavsiye olunur.                                                                                                                                                                

 ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.  İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul

Telefon: 0.212- 251 03 50 

Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: [email protected]  www.otuken.com.tr  

OĞUZLAR: 

Sergey Grigoreviç Agacanov tarafından telif edilen, Ekber N. Necef ve Ahmet Annaberdiyev tarafından Türkçeye çevrilen eser 14,5 X 21,5 santim ölçüsünde, 454 sayfadır. 

Agacanov'un baş eseri olan Oğuzlar isimli kitap Sır-Derya Oğuz yabgu Devleti konusunda Türkiye'de yayımlanan ilk ve tek eserdir. Özellikle Büyük Selçuklu İmparatorluğu'ndan önceki Oğuz Yabgu Devleti ve Oğuz Boylarının yaşadıkları bölgelerle ilgili târihî ve coğrafi bilgiler son derece önemli ve alaka çekicidir.

Yaklaşık 800 basma ve yazma kaynak taranarak hazırlanan bu eser Oğuzların az bilinen târihi konusuna önemli katkıda bulunacaktır. 

Kitabın 6. baskısı Ağustos 2020'de yayınlandı.

SELENGE YAYINLARI: 

Ticârethane Sokağı Nu: 41 Tevfik Kuşoğlu İşhanı 24 Cağaloğlu, Fatih, İstanbul. Telefon: 0.212-514 45 73  Belgegeçer: 0.212-511 09 35 e-posta: [email protected]  //  www.selenge.cm.tr  

DOST MECLİSLERİNDE KASİDELER

Şâir Behçet Necâtigil’in kaside ve gazellerinden oluşan kitap 13,5 X 21 santim ölçülerinde ve 244 sayfadır. 

Çay partisi, piknik, yılbaşı, mezûniyet, misâfirlik, doğum, emeklilik ve uğurlama günleri gibi günleri taçlandırıyor. 

YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK:  İstiklal Caddesi Nu: 161-161/A Beyoğlu 34433 İstanbul.

Telefon: 0.212-252 47 00 Belgegeçer: 0.212-293 07 23 www.ykykultur.com  e-posta: [email protected]

KISA KISA… KISA KISA…

1-KADIN MÜCÂDELESİ: Marta Breen, Çeviren Gaye Yeşim Sezer / Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık.

2-ESKİDEN GELECEK GÜZELDİ: Adnan Özer / Doğan Kitap.

3-İKTİDARLARIN SOFRASI / Yemek ve Siyâset: Artun Ünsal / Everenst Yayınları. 

4-ASLA VAZGEÇME ASLA: Ali Türkşen / Kırmızı Kedi Yayınları.

5-KOMADAN NOTLAR: Mike NcCormaçk-Aslı Araboğlu / Ayrıntı Yayınları.