KİTÂBİYAT-134

Abone Ol

DERKENAR:

 

TÜRKÇE, DÜNYA DİLİ OLMA YOLUNDA…

 

Dil, insan topluluklarını millet hâline getiren unsurların başında gelir. İnsanoğlu duygularını, düşüncelerini, isteklerini bütün incelikleriyle açığa vurmasına, hayatını devam ettirmesine imkân sağlar.

 

Dil olgusunu şu şekilde târif etmek mümkündür: Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıta; kendi kanunları içerisinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlık; milleti birleştiren, koruyan ve onun ortak malı olan sosyal bir müessese; bin yıllar boyunca gelişerek meydana gelmiş bir sosyal kurum; seslerden örülmüş bir ağ; temeli, bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli anlaşmalar sistemidir.

 

Türkçemiz; Ural-Altay Dil ailesinin Altay gurubundadır. Bu grupta; Türkçe, Macarca ve Fince bulunmaktadır. Farklı etnik kökene mensup insanlar, içerisinde bulundukları toplumun dili olarak Türkçe konuştuklarından, zaman içerisinde Türk kültürünü benimsemişler ve Türkleşmişlerdir. 

 

Ural-Altay dil ailesindeki dillerin ortak özellikleri: 1-Eklemeli dildir. 2-Cümle yapıları aynıdır. 3-Sesli uyumu, ortak özelliktir. 4-Bâzı ekler, hem çekim eki hem de kelime üretmede yapım eki olarak kullanılır. 5-Aileyi oluşturan dillerde müşterek kelimeler bol miktardadır. 6-Kelimelerde dilbilgisi bakımından erkek ve dişi ayırımı yoktur. 7-Ön ek yoktur. 8-Kelime üretmede köklerde değişiklik olmaz. 8-Eklerdeki zenginlik dikkat çekecek ölçüde boldur. 9-Sıfatlar, isimlerden önce kullanılır. 10-Soru eki vardır.

 

Türkçe, dünyada en çok konuşulan diller sıralamasında beşincidir. 1-Çince: 1.400.000.000, 2-İngilizce: 450.000.000, 3-İspanyolca: 300.000.000, 4- Hintçe: 290.000, 5-Türkçe: 280.000 kişi tarafından ana dil olarak konuşulmaktadır. Türkçenin değişik lehçeleri ve ikinci dil olarak kullanımı göz önünde bulundurulursa, 350.000.000 kişi ile 3. sırada yer alır.

 

BİR MEKTUP VAR!

 

SAYIN OĞUZ ÇETİNOĞLU,

 

PTT kargo ile iletmek zahmetine katlandığınız Önce Vatan gazetesinde  KİTABİYAT sayfasında eşim Makbule Ölçen’i tanıtan yazınız  için teşekkür edecek sözcük bulamıyorum.

Bugüne kadar hiç kimse Özürlüler Yokuşu kitabını  sizin kadar özüyle değerlendirmemiş ve Makbule Ölçen’i bu denli  içtenlikle tanımaya gereksinim duymamıştı. Yazınızı okurken göz yaşlarıma egemen olamadım. Sonuna yaklaştığımız ömrümüze ömür kattınız.

Yanaklarınızdan öpmeme izninizle saygılarımı sunuyorum. En güzel günler sizlerin olsun.

 

KARDEŞİNİZ ALİ NEJAT ÖLÇEN

 

 

KİTÂBİYAT

 

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİ

 

Yakın zamanlara kadar Türkiye Türkçesi, yalnızca Türkiye sınırları içerisinde konuşulmakta ve öğretilmekte idi. Son 20-25 yıl içerisinde yurt dışında Türkçe öğretmek maksadıyla özel sektöre ait kurslar ve dershaneler açılmıştır.   

 

5 Mayıs 2007 tarihinde kurulan Yunus Emre Vakfı, Türk tarihinin, kültürünün ve sanatının yanında Türk dilini de öğretmeyi hedeflemektedir.

 

Vakıf, yurt dışında açtığı Türk Kültür Merkezleri vasıtasıyla, Türk dilini, tarihini ve sanatını öğrenmek isteyenlere hizmet verecektir.   2014 yılı sonu itibâriyle; Kosova’da 3, Arnavutluk’ta 2, Bosna Hersek’te 2, Mısır’da 2, Romanya’da 2; Azerbaycan, Belçika, Gürcüstan, İngiltere, İran, İtalya, Karadağ, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lübnan, Macaristan, Makedonya, Polonya ve Ürdün’de 1’er adet olmak üzere 25 ayrı merkezde Türk Kültür Merkezi açmıştır.

 

Türkçe öğrenmek maksadıyla merkezlere başvuranların sayısı dikkati çekecek ölçüde fazladır. Bu gelişmeye paralel olarak Türkçe öğretimi ile ilgili kitaplar da hazırlanıp yayınlanmaya başlamıştır.

 

Bu kitaplardan biri, Yunus Emre Türkçe Eğitim Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Erol Barın imzâsını ve ‘Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi’ ismini taşıyor.  

 

Kitap; Giriş, Sonuç-Öneriler ve Kaynaklar dışında altı bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Türkçenin Yabancılara Öğretimi ile ilgili kısa bir değerlendirme yapılmıştır.

 

Birinci Bölümde, ‘Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretim Tarihi'ne kısa bir bakış’ başlığı altında 8. yüzyıldan günümüze kadar kullanılan Türkçe yer almaktadır. Uygurlar, Karahanlılar, Harezm-Kıpçak, Çağatay ve Anadolu sahaları ile diğer dünya devletlerinden; Almanya, Avusturya, Belçika, Çek, Danimarka, İngiltere, İtalya, Macaristan ve diğer ülkelerde bu konuda çalışan Türkologlar ve onların eserlerinden kısa örnekler verilmiştir.

 

İkinci Bölümde, Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Uygulamalar üzerinde durulmuştur. Burada özellikle, yabancılara Türkçeyi öğretirken nasıl bir yol tâkip edilmesi gerektiği üzerinde durularak öğretim elamanının bu konuda bilgilendirilmesi sağlanmıştır.

 

Üçüncü Bölümde, 'Dil Öğretiminde Kalıp İfadelerin Yeri' başlığı altında tıpkı Kaşgarlı Mahmud'un yöntemi gibi, Türkçenin öğretiminde; dil ile kültürü birleştirerek atasözleri, deyimler, günlük hayattan konuşma ve kalıp ifade örnekleri bulunmaktadır.

 

Dördüncü Bölümde, Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretiminde yaklaşımlar, yöntemler ve teknikler üzerinde durulmuştur. Yöntemlerde; dil bilgisi çeviri yönteminden başlayarak telkin yöntemine kadar bütün metotlar verilmiştir. Tekniklerde ise; gösteri tekniğinden mikro öğretim tekniğine kadar dil öğretiminde ne kullanılmışsa hepsi belirtilmiştir.

 

Beşinci Bölümde, yabancı dil olarak Türkçenin öğretiminde temel ve genel ilkeler üzerinde durulmuştur.

 

Altıncı Bölümde, Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretiminde Ölçme ve Değerlendirme ele alınmıştır.

 

Bu çalışma, yurt içi ve yurt dışında, Türkçe öğretimi alanında çalışan öğretim elemanları, okutmanlar, akademisyenler ve öğrenciler için başucu kitabı niteliğindedir.

 

Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi isimli eser, bu alanda çalışan herkese faydalı olacaktır.

 

AKÇAĞ BASIM YAYIM PAZARLAMA ANONİM ŞİRKETİ:                                                                                   
Tuna Caddesi Nu: 8/1 Kızılay-Ankara. Telefon: 0.312-432 17 98

Belgegeçer: 0.312-432 28 52 www.akcag.com.tr                      

 e-posta: akcag@akcag.com

 

 

Yrd. Doç. Dr. EROL BARIN

1959 yılında İzmir’de dünyaya geldi.

Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 1982 yılında mezun oldu. 1985 yılında Ankara Üniversitesi TÖMER’de okutman olarak göreve başladı. 1986-1988 yılları arasında Ankara Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Araştırma ve Uygulama Merkezi - TÖMER’de Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu. Yüksek Lisans tezini Gazi Üniversitesi Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi Ana Bilim Dalı’nda 1992 yılında tamamladı. 1998 yılında, Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi konulu doktora tezi, Gazi Üniversitesi’nde kabul edildi.

2003 yılı Nisan ayında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümüne yardımcı doçent olarak tâyin edildi. 2005 yılı Ocak ayından 2008 yılı Ocak ayına kadar 3 yıl Bölüm Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu.

İngilizce Fransızca bilmekte olan Yrd. Doç. Dr. Erol Barın, Gazi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümünde Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır.

 

 

 

KUŞBAKIŞI:

 

ENDÜLÜS TARİHİ:

 

Endülüs’te İslam hâkimiyeti, 711 yılında büyük komutan Tarık bin Ziyad’ın öncülüğündeki Emevî ordusunun İspanya’ya girmesiyle başladı. 800 yıl boyunca; Emevî Valileri, Emevî Emirleri, Emevî Halifeleri, Hammûdîler, Tavâif-i Mülûk, Murâbıtîn, Muvahhidîn ve son olarak Gırnata Benî Ahmer İslam Devleti’nin hüküm sürdüğü bu topraklarda aynı zamanda Muhyiddin ibni Arabî, İbni Rüşd, İbni Bâce, Zerkâli gibi birçok âlim yetişmiştir. Ortaçağ Avrupası’nın hatta dünyanın seyrini değiştiren bu muazzam medeniyet 1492 yılında bütün kütüphaneleri yıkılıp, medeniyeti ayakta tutan bütün kitaplar yakılarak yok edilmiştir.

 

Edebiyatçı yazar Prof. Dr. İskender Pala bu acı gerçeği ağıt gibi şu cümlelerle belirtiyor:

 

“Pek az medeniyet, Endülüs’ün ürettiği bilim ve fen kadar yüksek, harmanlandığı sanat ve düşünce kadar derin, mâruz kaldığı vahşet kadar da acı son ile anılabilir. Orada dimağları mest-ü hayran bırakan zarif anlayışlar, kalpleri melul-u mahzun eden acılarla sona erdirilmiş, insanlık, âdetâ bilgi ve zarafetten intikam alan kaba siyâsete kurban edilmiştir. Endülüs denilince akıllara, zevk-i selim adlı nâzeninin, nârin boynunu, paslı ve kör bir balta ile kesmeye çalışan vahşi ortaçağ adamları gelir.”

 

Ziya Paşa, işte böyle bir diyârın tarihini anlatıyor. O, Endülüs Tarihi isimli kitabını,  Müslümanların Endülüs’teki mühim birikimlerinin o ana kadar hiçbir esere konu edilmemesi sebebiyle kaleme almıştır. Ancak bu medeniyete dair yazılı bilgiler Hıristiyanlar tarafından yakıldığından ve mevcut kaynaklar, iki zıt dinin mensuplarınca yazılmış olduğundan doğru ile yanlışı ayırt etmek de zorlaşmıştır. Buna rağmen Ziya Paşa bazı tarafsız Avrupalı tarihçilerin verdikleri bilgileri aktarmak ve bu medeniyetin birikimlerinden Osmanlı halkının da istifade edebilmesini sağlamak niyetiyle zamanında 4 cilt olarak basılmış olan bu eseri hazırlamıştır. O’na göre Endülüs kesinlikle araştırılması gereken, fakat siyaset ve medeniyet açısından uzak kalınmış bir coğrafyadır.

 

Eser yayınladığı dönemde çoğu yazar ve şâirin dikkatini çekmiş, Endülüs Müslümanlarının hem tarihine hem de yüzyıllar boyu devam ede-gelen İslam geleneğinin bir parçası olan ilim, kültür ve medeniyetine ilgiyi canlandırmıştır. Ziya Paşa’nın çeşitli Fransızca ve Arapça tarih kitaplarından derleyerek ve bununla birlikte yaşadığı dönemin edebî zevkini müthiş bir zenginlikle sunarak hazırladığı Endülüs Tarihi, Osmanlı Türkçesi alanında uzman Yasemin Çiçek tarafından meşakkatli bir çalışma neticesinde sadeleştirilerek yayına hazırlanmıştır.

 

Timaş Yayınları’nın İnceleme Araştırma Dizisi’nden ilk baskısı Haziran 2012’de çıkan kitabın İkinci baskısı 2014 yılında okuyucuya sunuldu. 13,5 X 21 santim ölçülerindeki kitap, 528 sayfadır.

 

TİMAŞ YAYINLARI:                                                                                                                                     

 Alayköşkü Caddesi Nu: 11 Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-511 24 24

Belgegeçer: 0.212-512 40 00                                    

e-posta: timas@timas.com.tr /  www.timas.com.tr

 

 

 

VEHİP PAŞA - KAHRAMANLIKTAN SÜRGÜNE:

 

Dr. Yüksel Nizamoğlu, ideallerini gerçeklerin acımasızlığına kurban etmeyen bir komutanın başarılarını, başarısızlıklarını, yurt içinde ve dışında cepheden cepheye koşturmasını ve merkezinde yer aldığı hadiseleri anlatıyor.

 

Balkan, Çanakkale ve Kafkas cephelerinde bizzat görev alan, ardından yurtdışında pek çok askerî faaliyete katılan Vehip Paşa'yla ilgili ülkemizde yapılan ilk ve tek çalışmadır.

 

Son yıllarda yakın tarihimize ışık tutan kitapların hazırlanmasında öncülük eden Yitik Hazine Yayınları'nın bu özel görevini, Vehip Paşa ile devam ettiriyor. Vehip Paşa, meşhur bir komutan iken, yolsuzluk yaptığı iddiaları sebebiyle sürgüne gönderiliyor, vatansız kalıyor. Olaylar baş döndürücü bir hayat hikâyesi şeklinde anlatılıyor. 

 

 Balkan Harbi'ndeki Yanya Savunması'ndan Hicaz'da Şerif Hüseyin ile çekişmesine; Çanakkale Cephesi'nden Kafkas Cephesi'ne kadar Vehip Paşa'nın yaşadıklarının incelendiği çalışmada Paşa'nın İtalya'dan Mısır'a, Romanya'dan Habeşistan'a kadarki faaliyetleri üzerinde de duruluyor

 

Balkan Savaşları esnasında Vehip Paşa kumandanlığında gerçekleştirilen Yanya Savunması, ilk defa bu kitapta tafsilatlı bir şekilde anlatılıyor. Beş ay gibi uzun bir süre devam eden Yanya Savunması'nın sonucunda Yanya kaybedildi ama Paşa'nın ifadesiyle 'bir fırka kadar canlı cenazenin karşı duruşu' bile olsa Osmanlılığa özgü bir başarıdan bahis edilebilirdi. Öyle ki kuşatmanın son iki gününde Yunanlıların attığı 30.000 mermiye karşılık bizim 30 mermi bile atmadığımız söylenir. Kitabın dikkatle okunması gereken bir diğer bölümü ise; Vehip Paşa'nın Çanakkale Savaşları'nda ağabeyi Esad Paşa ile savaşın kaderini değiştiren hamlelerinin anlatıldığı kısımdır.

 

Roman tadındaki bu biyografide 'Osmanlı neden yıkıldı?' sorusunun cevaplarını satır aralarında yakalamak mümkündür.

 

Avrupa'da ve Afrika'da sürgünde geçen günlerinde bile ideallerinin peşi sıra giden bir subay olan Vehip Paşa'nın sıra dışı hayat hikâyesi, geçmişi değerlendirirken gözümüzden kaçan bazı şahsiyetlerin ve içinde bulundukları olayların ne derece önemli olduğunu da ortaya koyuyor. Kitabın sonunda Vehip Paşa'ya dair daha önce hiç yayınlanmamış fotoğraflardan oluşan bir aile albümü de bulunuyor.

 

208 sayfalık kitap, 2013 yılında yayınlandı.

 

YİTİK HAZİNE YAYINLARI:

Bulgurlu Mahallesi, Bağcılar Cadddesi Nu:1 Üsküdar, İstanbul Telefon: 0.216- 522 11 44 Belgegeçer: 0.216-522 11 41  

e-posta: hazine@hazineyayinlari.com www.hazineyayinlari.com 

 

 

YABANCI

 

1913 – 1960 yıllarında yaşayan Albert Camus'nün Semih Tiryakioğlu tarafından Türkçeye çevrilen Yabancı isimli romanı, çok satan kitaplar listesinin ön sıralarında yer alır. Aynı zamanda en en çok yabancı dile çevrilmiş ve en çok incelenmiş bir eserdir.

 

Ölümün hâkim olduğu bir varlığın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi Meursault, bir simge kahraman değildir. Adı olmayan bir Yabancı’dır. Bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçludur.

 

Camus'yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. Camus; ‘Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı ve insanları sevmektir.’ Der. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, O’nun bu sevgisinin okuyucuya yansımasından başka bir şey değildir.

 

12,5 X 19,5 santim ölçülerinde 111 sayfalık roman, 2014 yılında yayınlandı.

 

CAN YAYINLARI: Hayriye Caddesi Nu: 2 Galatasaray, İstanbul. Telefon: 0.212-252 59 88

Belgegeçer: 0,212-252 72 33 www.canyayinlari.com   e-posta: yayinevi@canyayinlari.com

 

 

KISA KISA …

 

1-KIRIM’IN İDARÎ VE SOSYO EKONOMİK TARİHİ: (1600-1774) Ömer Bıyıklı. Ötüken Neşriyat

2-YABAN GÜLLERİ: Osman Necmi Gürmen. Gölgeler Kitap

3-ÇANAKKALE’DEN BAĞDAT’A, ESÂRETTEN KURTULUŞ SAVAŞI’NA (1914-1923: Hüseyin Fehmi Genişyol.

İş Bankası Kültür Yayınları.

4-HALK ÜZERİNDEN KAZANÇ / NEOLİBERALİZM VE KÜRESEL DÜZEN: Noam Chomsky’den Çeviren Süreyya Evren. Everest Yayınları.

5-KAFAMDA BİR TUHAFLIK: Orhan Pamuk, Yapı Kredi Yayınları.