KİTÂBİYAT - 116

Abone Ol
10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE
Türk-İslam kültüründen beslenmiş her kâmil insan gibi, kadirşinas bir aydın olan Atilla Çilingir, ‘10’ların İzleriyle Türkiye’ isimli eserinin 1. Bölümünü teşkil eden ‘1950’li Yıllar’ başlığı altında, çocukluk yıllarını anlatırken; aile büyüklerini, komşularını, öğretmenlerini dualarla anıyor, minnet ve şükranlarını ifâde ediyor. 
Bu bölümde; 6-7 Eylül olayları, Kıbrıs’ta EOKA terörü, Kore Savaşı, Demokrat Parti’nin iktidar oluşu, Türkiye’nin NATO’ya girişi, cumbalı evleriyle 50’li yılların muhteşem İstanbul’u yer alıyor. 
Bölümün sonunda yazar; annesi-babası tarafından büyük dedesi gibi ‘Paşa’ olmak üzere Selimiye Askerî Orta Okulu’na başladığı günleri anlatıyor. Bu olay aynı zamanda çocuksu hayallerin katı bir askerî disiplin içerisinde kaybolmasının başlangıcıdır. 
‘60’lı Yıllar’ başlıklı 2. Bölümde henüz güzelliğini kaybetmemiş İstanbul hayatı ilgi ile okunuyor. ‘Hayali cihan değer’ bir geçmiş zaman… Kayıplar da bu dönemde başlamıştır: Musıkîsiyle, mimârîsiyle, lokantarıyla, mütevazı ve samîmi eğlence yerleriyle İstanbul’u zenginleştiren; Rum, Ermeni ve Musevîler, birer-ikişer İstanbul’u terk etmektedirler. Ayrılıklar, hüzünlü kelimelerle sayfalara yansıtılıyor. 
Ve tabii ki 27 Mayıs İhtilali’nin öncesi, kendisi ve sonrası…
Henüz çocuk yaştaki Askerî Okul öğrencisinin 27 Mayıs İhtilali’ni, ‘hiçbir şekilde tasvip edilmeyecek bir hareket’ olarak değerlendirmiş olması, çok kişinin dikkatini çekecek ve sonraki sayfaları aceleyle ve fakat daha dikkatli okumaya yönlendirecektir. Kimileri hayret de edeceklerdir. Oysa ki o şerefli üniformayı giyenler arasında demokrasiye inanmış kişilerin bulunması, yadırganacak bir durum değildir. 
21 Mayıs 1963’te Askerî Lise öğrencisi, 12 Mart 1970 Muhtırası’nda Teğmen rütbesinde, 12 Eylül 1980 müdâhalesinde Yüzbaşı rütbesinde subay olan yazar, o dönemlere ait görüşlerini yazarken de objektiftir. 
Objektiflerin mekanik tarafsızlığı ve hassasiyeti ile yazarın duygu yüklü düşüncelerinin ideal karışımı, ‘10’ların İzleriyle Türkiye’ isimli kitabı zevkle okunur hâle getiriyor. Ergenekon ve Balyoz tutuklamaları ile ilgili bölümler de aynı hassasiyetle kitapta yer alıyor. Okuyucu, içerisinde yaşarcasına olaylar hakkında bilgi sâhibi oluyor. 
Bâzı değerlendirmeler ‘farklı’ olsa bile, bilinmeyen veya az bilinen detayları öğrenmiş olmak, önemli bir kazançtır.  
Kitabın en uzun bölümü; yazar Atilla Çilingir’in 2 dönem hâlinde görev yapmış olması sebebiyle Kıbrıs olaylarına tahsis edilmiş. Okuyanlar öğreniyorlar: Kıbrıs’ta yalnızca bir kahramanlık destanı değil, ondan daha önemli, daha değerli ve daha şanlı bir insanlık destanı yazılmıştır. Bu destanı, her yaştaki Türk’ün okuması gerekir. Mâzisiyle gurur duyması için… Ve tabii ki bütün dünya milletlerinin de okuması gerekir. Türk’ü hayranlıkla ve gıpta ile tanıması için… 
‘70’li Yıllar’ başlıklı 3. Bölümde; 12 Mart Muhtırası, Deniz Gezmiş, Mâhir Çayan, Hüseyin Cevâhir olayları ve ölümleri… gibi olaylar yer alıyor.  
‘Her olay, yaşandığı dönemin şartları içerisinde değerlendirilmelidir.’ Düşüncesi, herkes tarafından kabule şâyan görülmeyebilir. Toleranslı olabilenler, okuduklarından dersler çıkararak kazanımlarını artırabilirler. 
Ve… ekonomi ile ilgili krizlerin, sağ görüşlülerle sol görüşlüler arasındaki sokak çatışmalarının yaşandığı 1980’li, yıllar… Yazar, kriz çukuruna niçin ve nasıl düşüldüğünü, isâbetli tespitlerle; siyasî olayları ise 12 Eylül 1980 öncesinde ve sonrasında İstanbul’da görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir mensubunun belirlemeleriyle anlatıyor. Kendi ifâdesiyle; ‘doğruları ve yanlışları tarihe not düşmek’ için…
Kuzey Kabrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu da bu zaman diliminde gerçekleşmiştir. Yazarımız, 10 yıl aradan sonra yine Kıbrıs’tadır. Gördüklerini şair ruhlu gönlündeki coşkunluğun oluşturduğu heyecanlarla anlatıyor.   
1990’lı yıllar ile sonraki 10 yıllar; aksiyon filmi hareketliliğinde, merakları tahrik ederek, heyecanları artırarak sayfaları dolduruluyor. 
Kitabın ana bölümlerinden sonuncusunu oluşturan ‘2000’’li Yıllar’ başlığı altında Sayın Çilingir söze şöyle başlıyor: 
‘Kâhinlerin 2000’li yıllar için yapmış olduğu pek çok kehanet gerçekleşir mi bilemem. Fakat benim ülkemin yaşadığı 2000’li yılların ilk çeyreğindeki 14 yılında; kehanetleri bile düşünülemeyecek olaylar yaşanmıştır. Yaşadığımız bu olaylar; öncelikle sosyal yapımızı ve hayat biçimimizi, sonrasında ise; ekonomik ve politik bünyemizi, dış ilişkilerimizi etkilemiş ve böylece akla, hayale gelmeyecek değişimlerin yaşanmasına sebep olmuştur.’ 
Cümlesiyle başlıyor. İlk tahlil ettiği olay; 19 Şubat 2001 ‘Kara Çarşamba’
Hepsi önemli olan diğer konuların en önemlileri şöylece sıralanabilir:
*Yolsuzluklarla, Yoksulluklarla, Yasaklarla Mücâdele.
*Taksim Gezi Parkı Olayları.
*17 Aralık 2013 Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması Süreci.
*Kutuplaşma… 
’10 yılların İzleriyle Türkiye’ bilinen ve bilinmeyen olaylar zincirinin, gözlemlere dayalı, derin duygularla tahlil edilen detaylı bir kronolojisidir. Aynı zamanda; çoğu tatlı, bir kısmı vatanın ve milletin geleceği üzerine düşen gölgelerle kararan ve açılaşan, sonra inançtan beslenen ümitlerle ağaran hâtıralarla dopdolu bir hayatın özeti… Tatlı hâtıralarla yürek burkan gerçekler öylesine iç içe ki, mutluluk tebessümlerini sessiz hıçkırıklar bıçak gibi kesiyor. 
Okuyucu; vodvil ile trajediyi peş-peşe sahneleyen usta bir kalemi, sevgi ve saygıyla selamlıyor. 
Atilla Çilingir’in, 13,5 X 21 santim ölçülerinde 354 sayfalık eseri, bilinmeyenleri; bilinip de unutulanları, yeniden içerisinde yaşarcasına okumak isteyenlerin kitabıdır. Türkiye’de yaşananlarla ilgilenmeyen pembe problemli insanlar; adrenalinin mutluluk sağlayan bir hormon olduğuna inanıyorlarsa, bu kitap onlara da iyi gelecektir. 
DERİN YAYINLARI Molla Fenari Sokağı Nu: 28/A Der Han. Cağaloğlu, İstanbul. 
Telefon: 0.212-527 01 65 
Belgegeçer: 0.212-511 47 76 
e-posta: der@deryayinevi.com.tr  
www.deryayinevi.com.tr  


ATİLLA ÇİLİNGİR:
1967 yılında ve Teğmen rütbesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları bütün hızıyla devam ediyor, Kıbrıs Türk Halkı; Yunanistan’ın da desteğini alan Rumlar tarafından insanlık dışı toplu katliamlara, baskılara maruz kalıyor ve ekonomik ambargolarla karşı, karşıya bulunuyordu. Böyle bir ortamda görev yapmak için gönüllü olarak Kıbrıs’a gitti ve 20 Temmuz 1974 Cumartesi sabahı kendisini Yeşil Ada’da savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında görev yaptı. ‘Gazi’ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü.
1985 - 1987 yıllarında yeniden Kıbrıs’ta görev üstlendi. 
T.S.K’den kendi isteği ile emekli olduktan sonra Kıbrıs Milli Dâvâmızdaki haklılığımızı 39 yıldan beri, konferanslarla, sempozyum ve panellerde savunmaktadır
Yayınlanmış kitapları:  ‘Özgürlük Nefesi’  (1995 yılında KKTC Cumhurbaşkanlığı yayını olarak yayınlandı.   
Diğer kitapları: ‘Girne’den Doğan Güneş ’ (1997), ‘Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız ’ (2004), ‘Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka ’ (2006), ‘Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim ’ (2007), ‘Tarihten Gelen Çığlık ’ (2010) 
Sivil hayata sigorta sektöründe başladı. Özel bir sigorta şirketinde sektörümüzde ilk defa ‘Sigorta suiistimalleri araştırma bölümünü’ kurdu.  Görev tanımı itibariyle; ‘sigorta müfettişi / sigorta dedektifliği’ kavramının prosedürlerini de sektörde ilk uygulayan yönetici oldu. Hâlen dünyanın 18 ülkesinde şubesi olan ve dünyanın en saygın sağlık bilişim kuruluşlarından birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren şirkette, Dosya ve Hasar Araştırma Müdürü olarak görev yapmaktadır. 
Sektörle ilgili olarak ‘Sigortalı Hayatın Gerçekleri ’ isimli kitabını yayınladı. Bu kitabının geliri ile Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü’nde İlk Öğretim Okulu’nda BT sınıfı açtı.  
Atilla Çilingir evli ve 2 çocuk babasıdır.

KUŞBAKIŞI 
KANUNİ DEVRİNDE İMPARATORLUK VE İKTİDAR / Celalzade Mustafa ve 16. Yüzyıl Osmanlı Dünyası:
Kaya Şahin’in yazdığı, Ahmet Tunç Şen’in dilimiz Türkçeye tercüme ettiği 16,5 X 24 santim ölçülerinde 316 sayfalık kitap, Ocak 2014’te basıldı. 
İndiana Üniversitesi’nin Tarih bölümünde Yardımcı Doçent olan Kaya Şahin, ‘Kanuni Devrinde İmparatorluk ve İktidar’ adlı kitabında cihan devleti Osmanlı’nın bir numaralı bürokratı olan Celalzade Mustafa’nın bakış açısıyla revizyonist bir siyasî tarihi ve nişancının eserlerinin ayrıntılı bir okumasını bir araya getiriyor. Kitabın ilk kısmı Osmanlı seçkinleri arasındaki iç çekişmeleri ve milletlerarası ortamdaki rekabeti hesaba katarak 16. Yüzyıl Osmanlı tarihine yönelik yeni bir değerlendirme sunuyor. İkinci kısımda ise yeni cihan devletinin müesseselerinin ve bu müesseselere eşlik eden kültürel ve siyasî söylemin oluşumunu ve taşıdığı işlevi tartışıyor.
Kitap, klasik yaklaşımların ötesine geçerek, 16. yüzyıl Osmanlı Devleti’ni ve Avrasya’daki diğer siyasî oluşumları Avrupa merkezci bakış açısının görünmez kıldığı müşterek zaman ve mekân içine yerleştirirken, Safevi ve Habsburg hanedanlıklarıyla doğrudan ilişkide olan Osmanlı’nın Avrupa siyasetinde etkin bir rol oynadığının da altını çiziyor.
YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK:  İstiklal Caddesi Nu: 161-161/A Beyoğlu 34433 İstanbul. 
Telefon: 0.212-252 47 00 
Belgegeçer: 0.212-293 07 23 
www.ykykultur.com  
e-posta: ykypazarlama@ykykultur.com

SSCB TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
SSCB-Türkiye ilişkilerinde 70’li yılların sonundan itibaren yeniden gerileme yaşandı. Abdülkerim Üregen’in dilimize çevirdiği, Prof. Dr. Musa Qasımlı’nın eserinde gerilemeye yol açan faktörler inceleniyor.    
Ele alınan konular arasında; SSCB’nin, ‘Türk Boğazları ’ olarak isimlendirilen İstanbul ve Çanakkale boğazlarının SSCB tarafından yeniden gündeme getirilmesi, Bulgaristan ve Ermenistan’ın Türkiye’ye karşı tutumları, Azerbaycan-Ermenistan gerginliğinin perde gerisindeki olaylar, Mehmet Ali Ağca’nın Papa İkinci John Paul’e karşı suikast gerçekleştirmesi, Körfez krizi gibi konular dikkat çekiyor. 
Eserde yer alan bilgi ve belgelerin çoğu, ilk defa dünya kamuoyunun bilgisine sunuluyor. 
13,8 X 21 santim ölçülerinde 464 sayfalık kitap, 2012 yılında yayınlandı. 
KAKNÜS YAYINLARI: Mimar Sinan Mahallesi, Selami Ali Efendi Caddesi Nu: 5 Üsküdar, İstanbul.                                                                       
Telefon: 0 216-341 08 65  Belgegeçer: 0.216-334 61 48 
e-posta: kitap@kaknus.com.tr  //  www.kaknus.com.tr        
Dağıtım: Çatalçeşme Sokağı Nu: 27 Defne Han Nu: 3 Cağaloğlu, Fatih İstanbul      
Telefon: 0.212-520 49 27 Belgegeçer: 0.212-520 49 28  
e-posta: satis@kaknus.com.tr  //  www.kaknus.com.tr  


BARIŞA KATLANMAK
‘Kürt Açılımı ’ ve ‘Demokratikleşme Paketi ’ gibi isimlerle anılan düzenlemeler için ‘Âkil Adamlar ’  olarak anılan bir grup görevlendirilmişti. Başlangıçta ne yapacakları bilinmeyen, görev süresi sona erdiğinde de ne yaptıkları net olarak anlaşılmayan 49 kişilik heyetin üyelerinden Muhsin Kızılkaya,  başlangıcından sonuna kadar bu heyet içerisindeki hâtırâlarını yazmış. Bir miktar da ‘Gezi Parkı Olayları’ndan söz ediyor. Bunları ‘tarihe not düşmek ’ adına yapıyor olmalı…. 
Yazar, bütün hâtıra kitaplarında olduğu gibi, sübjektiflikten kendini arındıramamış. 
14 X 21 santim ölçülerinde 230 sayfalık kitap, Haziran 2014’te yayınlandı. 
ALFA BASIM YAYIM DAĞITIM: Ticarethâne Sokağı Nu: 53 Cağaloğlu, İstanbul. 
Telefon: 0 212-511 53 03  
e-posta: bilgi@kapiyayınlari.com /   
www.kapiyayinlari.com  


DERKENAR:
DOĞRU VE GÜZEL TÜRKÇE İLE YAZMAK İÇİN İPUÇLARI - 2
*Yazılanlar baskıya verilmeden önce; yazarı, eskilerin ‘musahhih’ diye andıkları düzeltmenler ve/veya editör tarafından okunmalı. Aksi takdirde; ‘2 şirketin işbirliğiyle oluşan bu ortaklık, Ahmet, Mehmet, Hasan ve Hüseyin beylerden oluşuyordu’ gibi, rahatsız edici cümle düşüklükleriyle okuyucu karşısına çıkılır. 
*’Kutadgu Bilig isimli kitabında Yusuf Has Hacib (1019-1085) diyor ki…’ şeklindeki ifâdeler, özellikle, başkaları için sesli okuyuşlarda, akıcılığı engeller. Okunmasa, okuyucu bu bilgiden mahrum bırakılmış olur. Bu sebeple; ‘1019-1085 yılları arasında yaşayan Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig isimli kitabında diyor ki…’ şeklindeki yazılış tercih edilmelidir. 
*Aynı kelimeyi, her sayfada, her cümlede ve her satırda tekrar tekrar kullanmak, yazarın kelime dağarcığının fakir olduğunu gösterir. Aynı anlamdaki farklı kelimeleri kullanan yazarlar, hem yazıyı yeknesaklıktan kurtarmış hem de kelime hazinelerinin zenginliğini sergilemiş olurlar. Hele bu kelemeler; yaşam, anı, konuk, ya da, yaşanmışlıklar, kutsal, ulus, sözcük, tümce…  gibi Türk dil bilgisi kaidelerine aykırı olarak uydurulmuş kelimeler ise durum dha da vahim olur. İnsanı, takılmış plak gibi rahatsız eder. 
*‘Kimi masalarda ’ veya ‘kimi sokaklarda ’ örneklerinde olduğu gibi; ‘kimi ’ kelimesi, eşya ve yer/mahal için kullanılmaz. Ancak insanlar için kullanılır. 

KISA KISA / KISA KISA…
1- HAZAR BÖLGESİNDE 1.000 YIL: Lev Gumilev’den Türkçe’ye çeviren: Dr. Ahsen Batur. Selenge Yayınları
2-YOL HÂLİ: Nazan Bekiroğlu. Timaş Yayınları. 
3-UNUTULMAYAN MISRALAR ANTOLOJİSİ: Kerim Demirci. Akçağ Basım, Yayım, Dağıtım. 
4-SÜRGÜNDE BİR HAKAN / İkinci Abdülhâmid Han: Aydın Civelek