kitabiyat

Abone Ol

KİTAP ÜZERİNE ÖZLÜ SÖZLER:


ERMENİ ZAMANI / UNUTMA!

13,5 X 21 santim ölçülerinde, 200 sayfalık kitabın yazarı Haluk Kırcı, ‘Ermeni Zamanı / Unutma!’ isimli kitabını yazmasının sebebini şöyle açıklıyor. Bu açıklama âdetâ, kitabın özü gibidir.

‘.’

Kitap, her biri 1,5 – 5 sayfalık kısa kısa bölümlerden oluşuyor. ‘Ermeni Tarihine Kısa Bir Bakış’ başlıklı birinci bölümde Ermenilerin belirsiz kökeni hakkında tatmin edici bilgiler veriliyor. Belirtildiğine göre Ermeniler, geniş bir coğrafyada dağınık ve azınlık hâlinde yaşamışlardır. Bu bölümde Ermenilerin yaşadıkları bölgelerde oturan çoğunlukların da etnik yapıları inceleniyor.

İkinci bölümde Türklerle Ermeniler arasındaki ayrılık tohumlarının yerleştirilişi, Üçüncü bölümde Ayastefanos ve Belin antlaşmalarının imzalanışı anlatılıyor ve ihtiva ettiği hükümler özetleniyor.

Her bölüm arasında ‘Okuma Parçası’ genel başlıklı metinlerde, Ermeniler hakkında özet olarak genel bilgiler veriliyor. Ayrıca M. Kemal Atatürk’ten, Prof. Dr. Kemal Karpat’tan, 1961 yılında ABD’nin 35. başkanı olarak göreve başlayan ve 1963 yılında düzenlenen bir suikastla katledilen John F. Kennedy’den ve Prof. Dr. İlber Ortaylı’dan alıntılanan kısa ve özlü açıklamalar bulunuyor.

Unutma!’ başlıklı son bölümde Haluk Kırcı; ‘Bugünü dünden, dün yaşanmış olaylardan asla ayıramayız, ayırmamalıyız. Bugün meydana gelen olayları anlamak, kavramak ve doğru değerlendirmeler yapabilmek için dünü, detayları ve sebep-sonuçlarıyla bilmemiz şarttır. Çünkü toplum olarak bugün yaşamak mecburiyetinde kaldığımız problemlerin çoğunun kökleri, dündedir; dün atalarımızın yaşamak mecburiyetinde kaldıkları olaylardır.’ Diyor ve Ermeni tezini destekleyen dünya siyâsetçileri-yöneticileri ile içimizdeki batıcıları akıllı ve mantıklı olmaya dâvet ediyor.

Ermeni Zamanı’ isimli kitap, Ermeni Meselesini kolay anlaşılır akıcı bir üslupla, âdetâ bir yudum su ile içilebilecek bilgi tableti gibi okuyucuya sunuyor. Tuğla gibi kalın kitapları eline almaktan korkan kişiler için hacmi küçük, içeriği muazzam bilgi yüklü bir başucu kitabıdır.

Böyle bir kitabın, devletimiz ve veya vatansever işadamlarımız tarafından, parlamentolarında Ermeni tezini destekleyen kararlar alan ve henüz böyle bir karar almayan bütün milletlerin kendi dillerine çevrilmesi ve oralara gönderilip ücretsiz olarak dağıtılması gerekir. İşte bu şekilde doğru bilgilere ulaşma imkânı bulanlar, gerçekleri tam mânâsı ile idrak edeceklerdir.

Yetmez!

Ayıptır söylemesi, prof unvanını, niyet tavşanının ağzından aldıkları için Ukrayna cezâvevindeki uyuşturucu müptelası jiletçi psikopat kadar bile tarih şuuruna sâhip olamayanlara da ‘ezberleme’ cezâsı verilmeli.

KISA KISA…

OSMANLI YÖNETİMİNDE ERMENİLER

Türklerle Ermeniler arasında çatışma kaçınılmaz değildi. Bu iki halkın birbiriyle dost olması gerekirdi. Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce Ermenilerle Türkler 500 yıl bir arada yaşamıştı. Anadolu ve Rumeli Ermenileri yaklaşık 400 yıldan beri Osmanlı tebaasıydılar. Bu yüzyıllar içinde bazı problemler oldu. Bu problemleri çıkaranlar esas itibariyle Osmanlı Devleti’ne saldıran ve neticede O’nu yıkanlardı. Ermeniler Osmanlı yönetimi altında her türlü ekonomik ve sosyal kıstasa göre iyi durumda yaşadılar. 19. yüzyıl sonlarına gelindiğinde Osmanlı vilayetlerinin hangisinde olurlarsa olsunlar Ermeniler Müslümanlardan daha iyi eğitimli ve daha varlıklıydı. Ermenilerin çok fazla çalışmış oldukları doğrudur, ancak, daha varlıklı olmalarının ana sebebi Avrupa'nın ve Amerika'nın etkisi ve Osmanlıların gösterdiği hoşgörüydü. Avrupalı tüccarlar Osmanlı Hıristiyanlarını mümessilleri olarak kullandılar. Avrupalı tüccarlar onlara işlerini verdi. Avrupa ülkelerinin konsolosları onların lehine müdahalelerde bulundu. Ermeniler Amerikalı misyonerlerin Türkler yerine kendilerine verdiği eğitimden yararlandılar.

Bir grup olarak Ermenilerin hayatları iyileşirken Müslümanlar modern çağ tarihinin en büyük acılarını yaşadılar: 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında Boşnaklar Sırp katliamına maruz kaldı. Çerkesler, Abazalar ve Lazlar Ruslarca öldürüldüler ve yurtlarından sürüldüler. Türkler Ruslar, Bulgarlar, Yunanlılar ve Sırplar tarafından öldürüldüler ve yurtlarından çıkarıldılar. Yine de, Müslümanların çektiği bütün bu acıların ortasında Osmanlı Ermenilerinin siyasî konumu sürekli iyileşmeye devam etti. Önce Hıristiyanlar ve Yahudiler için eşit haklar kanunla teminat altına alındı. Eşit haklar giderek bir gerçek olarak hayata da geçirildi. Hıristiyanlar devlette yüksek kademelerde görev aldılar. Aralarından büyükelçiler, hazine yetkilileri, hatta dışişleri bakanları çıktı. Aslında güçlü Avrupa devletleri onların lehine müdahalelerde bulundukları için birçok yönden Hıristiyanlar Müslümanlardan daha geniş haklara sahip oldu. Avrupalılar Hıristiyanlar için özel muamele istediler ve istediklerini aldılar. Müslümanların ise bu gibi avantajları yoktu.

İşte Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu'na böyle bir ortamda isyan ettiler. Yüzyıllarca süren bir barış, ekonomik üstünlük ve sürekli iyiye giden bir siyasî konum… Böyle bir ortamın isyan nedeni olması beklenemez. Yinede, 19. yüzyıl sonu iki taraf için de felaketle sonuçlanacak olan bir Ermeni isyanının başlangıcını gördü.

Ermenilerle Türklerin arasını ne açmıştı?

Bunun sebebi her şeyden önce Ruslardı. Hıristiyanların ve Müslümanların barış içinde yasaya geldiği bölgeler Rusların Kafkasyalı Müslümanların topraklarını istila etmesiyle parçalandı. Ermenilerin çoğu muhtemelen tarafsız kaldı, ancak, kayda değer sayıda Ermeni de Rusların yanında yer aldı. Ermeniler casusluk yaptılar hatta Ruslara silahlı askerlerden oluşan birlikler verdiler. Ermenilerin bundan sağladıkları önemli çıkarlar vardı: Ruslar 1828 yılında günümüzde Ermenistan Cumhuriyeti'nin başkenti olan Erivan ilini aldı, Türkleri oradan çıkardı ve Türk topraklarını vergi bile almadan Ermenilere verdi. Ruslar biliyorlardı ki Türkler orada kalsalardı daima topraklarını fethedenlere karşı düşmanlık besleyeceklerdi. O yüzden Türkleri oradan çıkarıp yerine dost bir halkı yani Ermenileri yerleştirdiler. Sonra da silah verdiler, örgütlenmelerini sağladılar, Türkler üzerine saldırttılar. Böylece binlerce yıllık barış içinde birlikte devam eden hayatın sonu geldi.