‘İyi bir kitap okuyucusu’ olan Şükrü Server Aya, kitap yazmayı hiç düşünmediğini, yaşadığı 2 hâdise sebebiyle tam adı; ‘SOYKIRIM TÂCİRLERİ VE GERÇEKLER / Türk Aleyhtarı ve Tarafsız Belgelerle Diaspora Yalanlarının İçyüzü’ isimli kitabı yazmaya karar veriyor.
Birinci hâdise:
‘
İkinci hâdise:
‘
Şükrü Server Aya, kendisini çok etkileyen bu hâdiseleri, Anavatan Partisi döneminde önce Sağlık, sonra da Turizm Bakanı olarak görev yapan Bülent Akarcalı’ya anlatır. Akarcalı, ‘bilgilerini bir kitaba dökmesini’ teklif eder. ‘Şükrü bey, sizin kimseye karşı bir ödeviniz veya mecburiyetiniz yok, tarafsızsınız ve bu sebeple bildiklerinizi yazmalı, paylaşmalı ve arkanızda bırakmalısınız.’ sözleriyle de ısrar eder.
16,5 X 23,5 santim ölçülerinde, 496 sayfalık kitap bu ısrar üzerine yazılır.
30 + numaralandırılmamış 5 bölümden oluşan kitap; ‘Ermeniler, Kafkas halklarının sâdece birisi olmakla berâber, toprak sâhipliği iddiaları, diğer milletlere hayat yeri bırakmayacak kadar sınırsızdır. Sâhiplik iddiaları, Nuh’un gemisinin Ağrı Dağı’na oturması efsânesine kadar gerilere gider.’ Cümlesiyle başlıyor. Engin bir tevazuu ile ilim adamı olmadığını belirten Sayın Aya; ‘Bütün din kitapları ancak son buzul çağından sonrasını hikâye eder. Şu halde, insanoğlunun bu tarihten önce de var olduğu iddia etmesinin hiçbir ciddî dayanağı yoktur’ diyerek ilmî bir gerçeği kesin ve inandırıcı bir dille ortaya koyuyor. Ermenilerin kendilerine ‘Haik’ dediklerini, ‘Ermenistan’ adının bir milleti değil, bir bölgeyi ifâde ettiğini, kendileri ile bölge adı arasında bir bağlantının söz konusu olamayacağını belirtiyor. Yazar, ilim adamı mantığı ile ortaya koyduğu gerçeklerle, küçücük bir hamlede Ermeni iddialarının posasını çıkarıveriyor.
Kitapta; çok inandırıcı bir mantık ve dille anlatılan, az bilinen ilgi çekici gerçekler birbiri peşisıra yer alıyor:
‘
Bir başka sayfada, Türkleri ‘ırkçı’ olmakla suçlayan, Ermeni ırkını yok etmek için soykırım yapmakla suçlayanlara en muhteşem cevabı ihtiva eden mektup yer alıyor. 1459-1469 yılları arasında Baş Haham olan İzak Sarfati’nin, Almanya’dan kaçıp Osmanlı topraklarına sığınan Musevilere yazdığı ve ‘Edirne Mektubu’ olarak bilinen satırlarla Musevilere sesleniyor:
Kitabın; bir dönemde ‘Sâdık Millet’ olarak anılan Ermenilerin, Rusların kışkırtması, İngiliz ve Fransızların destek vermesi ile nasıl ‘hain millet’ konumuna düşürüldükleri, Van ve diğer vilayetlerde canavarca cinâyetlerle Türkleri katlettikleri, geçici iskân ve tehcir mecburiyetinin kaçınılmaz hâle gelişi, göç sırasında öldüğü iddia edilen Ermenilerin sayısı ile ilgili çelişkiler, tarihi saptırmak için yapılmış sahtekârlıklar her sayfada olduğu gibi hiçbir şüpheye yer bırakmayacak gerçeklerle anlatılıyor.
Tam anlamıyla şuurlu bir vatansever olan Şükrü Server Aya’nın dünya kamuoyuna ve Türkiye’deki ‘Ermenisever’lere hitâben kaleme aldığı ‘Manifesto’dan birkaç cümle…
‘
KISA KISA…
KİTAP ÜZERİNE ÖZLÜ SÖZLER: