Kırmızı Kapak ve Gerçek Dostlar..

Abone Ol
Tam eve gideceğiz, aklıma geldi, onlara pizza yemeyi teklif ettim. Birkaç gündür pizza diye sayıklıyorlardı.
Yolumuzdan döndük, evimize yakın bir pizzacıya gittik.
Siparişimizi verdik. Beklerken de karşılıklı sohbet ettik.
Telefonum masada duruyordu. Eşimin daha önce bana alıp hediye ettiği telefon kapağı gözüme ilişti. Çok sevdiğim kırmızı kapak bayağı bir kirlenmişti. 
Her annede olduğu gibi benim çantamda da kolonyalı mendil vardı. Hemen bir tane çıkardım, telefon kapağını silmeye başladım.
Ay bir de ne göreyim, bazı yerleri tükenmez kalem lekesi olmuş.
Bastıra bastıra silmeye devam ettim.
O sırada da telefonum acı acı çalmaya başladı.
Canım arkadaşlarımdan birisiydi arayan.
Açtım hemen..
-İyi misin? dedi. “İyiyim” dedim. Sesi çok endişeli geliyordu.
-Ne oldu ki? dedim.
-Zor durumda olduğunu sandım, gülerek açtığına sevindim. Ama yanında biri varsa çaktırma, her şey yolunda değil mi?
Telefonumu silerken, ekran kilidini yapmamışım. Chat uygulaması açık kalmış. Ben telefonu silerken, leke çıksın diye bastırdıkça, abuk sabuk harflere basıp durmuşum. Chat uygulamasından arkadaşıma saçma sapan şeyler yazmışım farkında olmadan.
O da  zor durumda olduğumu düşünmüş. Rahat rahat derdimi anlatamadığımı, bu nedenle o anlamsız şeyler yazarak şifreli bir biçimde yardım istediğime karar vermiş.
Canım benim..
-Kızım, ödüm patladı, başına bir şey geldi sandım.
Dedi.
Sevildiğini, birisinin senin için endişelendiğini görmek ne güzel. Aynı anda başka bir arkadaşıma da
ddddDDDDD
DDDDDDdddd
D
D
d
d
d
D
yazmışım, ama o mesela, bu durumu hiç ciddiye almamış.
“Normaldir, bu sanırım onun (benim yani) kendini ifade şekli, canı sıkkın galiba, dddddd demiş, neyse geçer. “filan diyerek hiççç oralı olmamış.
Gerçek dostlarınızın sizi ne kadar sevdiğini test etmek istiyorsanız, chatinize anlamsız şeyler yazın.
“İlk sizi arayan sizindir. Diğerleriyse zaten hiç -sizin- olmamıştır.” derim.