...Dünden devam

Anayasa Mahkemesi, açılan bu önemli davayı 30 Temmuz 2008 de karara bağladı. Yüksek Mahkeme Heyetindeki 6 üye partinin ‘kapatılması’, 5 üye ise; ‘kapatılmaması’ yönünde oy kullandı. Oluşan sonuçta nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için AKP kapatılmadı.
 Ancak yüksek mahkeme, AKP’nin 2008 de almış olduğu hazine yardımının ½ sinin kesilmesine karar verdi. Ülkemizin siyasi parti faaliyetleri açısından, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu karar; halkımızın tercihi ile iktidara gelmiş bir partinin, yine halkın tercihi ile iktidardan gideceğinin altının çizilmesi; hem ülkemizde, hem de yurt dışında bu süreci izleyen dost ve düşmana demokratik açıdan verilen en önemli mesajdı…  
  Ama bir de 24 Ekim 2008’de Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bu kararın, resmi gazetede yayınlanan gerekçesine bakalım:
 ‘’ Dinin ve dinsel duyguların istismarı nedeniyle laikliğe aykırı görülen davalı partinin eylemlerinin, toplumu devlete ve siyasete yabancılaştırması yoluyla demokratik işleyişi engelleyebileceği ve anayasal düzenin meşruiyetinin sorgulanmasına yol açabileceği inkâr edilemez.’’
 Yüce Mahkemenin gerekçeli kararının içerisinde dikkat çeken çok önemli bir cümle vardı!
‘Toplumu devlete ve siyasete yabancılaştırması yoluyla demokratik işleyişi engelleyebileceği ve anayasal düzenin meşruiyetinin sorgulanmasına yol açabileceği…’’
Bu çok ciddi ve önemli bir uyarıydı aslında! Anayasa Mahkemesi, gerekçeli kararının bu son iki cümlesiyle; AKP’nin laikliğe aykırı uygulamalarının devam etmesi halinde; gelecek yıllar için çok ciddi bir uyarıda bulunmuştu…
Bu uyarının kale alınıp, alınmadığını; AKP’nin bundan sonraki ustalık dönemi sürecini bekleyip görecektik..!
21 Şubat 2008 tarihinde TSK, Türkiye saati ile 19.00’da Irak’ın kuzeyine hava yoluyla desteklenen sınır ötesi kara harekâtı başlattı. Harekât 29 Şubat 2008 tarihinde, TSK’ne bağlı birliklerin Türkiye sınırlarına dönmesiyle sona erdi.
 Bu harekât ile ilgili olarak T.S.K tarafından yapılan açıklamada:
 Harekâtın amacının; ‘’PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün mensuplarını etkisiz kılmak ve Kuzey Irak’taki, örgütsel alt yapıyı kullanılamaz hale getirmek olduğu’’ bildirilmiştir.
 Genelde ilkbaharda yapılan benzer operasyonların aksine, bu operasyonun, kış mevsiminin en ağır şartlarının yaşandığı bu ayda yapılması; terör örgütü militanlarına şok bir baskın ile en ağır zayiatı verdirerek, bir daha toparlanmamasını sağlamak içindi.
TSK’nin bu operasyona katılan birlikleri; ‘kış harekâtının’ tüm gereklerini başarıyla uygulamış ve bu operasyon sonucunda: ( ki bu operasyonda kara ve hava iş birliği gerçekten de mükemmel uygulanmış, özellikle ağır kış şartlarına rağmen; Mehmetçiğin üstün azim ve iradesi, mükemmel eğitim seviyesi sayesinde harekât büyük bir başarıyla sonuçlanmıştır.)
 3 PKK üyesi ele geçirilmiş, bölgede 300 civarında olduğu tespit edilen örgüt elemanlarının 240’ı etkisiz hale getirilmiştir.
 Ancak bu operasyonun başarıyla uygulandığı bu tarih aralığında, ABD Savunma Bakanı ve diğer yetkililerinin acilen Ankara’ya gelişiyle, bu operasyonun aynı tarihte sona ermesi ve birliklerimizin Türkiye’ye dönmesinde; ABD yetkililerinin etkisi olduğu iddiaları basında yer almış ve çok konuşulmuştur!
 Bu iddiaların içerisinde öne çıkan önemli bir yorum, CHP lideri Baykal’a aittir.
Deniz Baykal, TSK’nin operasyonu keserek geri dönmesinin geri planında, Amerika’nın dayatması olduğunu, ABD’nin bu bölgede PKK’nın tam olarak bitirilmesini istemediği yorumunu yapmıştır.
 Bu önemli operasyona yurt dışından pek çok ülke, uluslararası kuruluş ve sivil toplum yöneticilerinden çarpıcı tepkiler ve açıklamalar gelmiştir.
 Örneğin:
 AB Konseyi Dönem ‘Genel Sekreteri Solona’ yapmış olduğu açıklamada:
 ‘’ Türkiye’nin kaygılarını anladıklarını, ancak harekâtın iyi bir yanıt olmadığını’’ ve ‘’Irak’ın toprak bütünlüğünün AB için çok önemli olduğunu’’ belirtmiştir…
 Bu konuyla ilgili olarak, dünyanın pek çok ülkesinden benzer açıklamalar gelmeye devam etmiştir. Ancak bu ve benzeri operasyonları eleştirenlerin, ‘teröre’ bakış açıları da çok önemlidir!

Devam edecek...