Kitap Dünyası 

SAVAŞ VE TEREBENTİN

W.G. Sebald’la aynı kulvarda yürüyen Stefan Hertmans, SAVAŞ VE TEREBENTİN romanıyla ilk kez Türkçe’de, Everest farkıyla! Birinci Dünya Savaşı’nda askere alınan genç bir ressamın savaş ve eve dönüş anılarıyla dolu iki defteri, siperlerin dehşetiyle bölünmüş bir hayatın kayıtları ve defterleri miras bıraktığı torunu, yazar Stefan Hertmans… Savaş ve Terebentin, yazar, şair ve akademisyen Stefan Hertmans’ın, devraldıktan ancak otuz yıl sonra okuyup yüzleşebildiği bu defterlerin tetiklediği sorgulamaların bir verimi. Büyükbaba Urbain Martien kimdi? Bir sanatçı, bir asker, bir savaş kahramanı, bir eş olarak dönüşen kimlikleriyle ve savaşın yarım bıraktığı sanat rüyalarıyla çağın ve aile öyküsünün neresindeydi? Stefan Hertmans, roman, biyografi ve otobiyografinin kesişim noktasında duran bu yapıtıyla, kendisinin de ait olduğu bir geçmişi yeniden inşa ediyor.

 2013’te yayınlanan, “geleceğin klasikleri” arasında gösterilen Savaş ve Terebentin, Hollanda ve Belçika’da çeşitli edebiyat ödüllerini aldı; Man Booker Uluslararası Ödülü’ne aday gösterildi. Hayatı kurgulaştırma tarzıyla Alman yazar W.G. Sebald’la aynı kulvarda yürüyen Stefan Hertmans, Savaş ve Terebentin’le ilk kez Türkçede. 366 Sayfa, Çağdaş Dünya Edebiyatı 

Roman  Türkçesi: Hasan Türksel

Şimdi Şehir İçin  Kalp Zamanı

Kemal Sayar şehir insanının gönül yorgunluklarını, ruhların gizli yaralarını ilaçlardan önce kelimelerin sağaltacağına inanan, yeri geldiğinde “reçeteye şiir yazan” bir psikiyatrist. Her kitabında, her söyleşisinde bize daima “kalbin zamanını” hatırlatıyor. Hele de şimdi, dünyanın görülmemiş bir “felaket” yaşadığı şu dönemde hissettiğimiz yalnızlaşma ve endişe üzerine söyleyecek çok sözü var. Söyleşilerden derlenmiş, güncellenerek zenginleştirilmiş bu kitap,  zihninizde rüşeym halinde bekleyen pek çok yeni düşünceyi harekete geçirecek. “İnsanın iyiliğe inanmadığı, kötülüğün kol gezdiği bir çağda saatlerimizi inadına kalbin zamanına ayarlayalım.” KEMAL SAYAR  278 sayfa,  Dizi: Psikoloji

KIRIK KALEMLİ KADINLAR  

“Eve dönünce yazı masamın başına oturdum. ‘Kırık kalemli kadınlar’ sözü üzerinden hem kalemlerime ağlamak hem de onları takdis etmek istedim… Hatıralarımı yazarken kendime ağlıyordum. Bu gece dertlerimi satırlara döktüğüm kalemler için ağlıyorum. Biri duysa aklımı kaçırdığımı düşünebilirdi. Fakat aklım başımdaydı ve ben kalemlerimin kırık sıfatına ve hikâyelerine ağlamayı bile bile seçmiştim.” Başta, Nigâr Hanım’ın hayal, hüzün ve ıstırap dolu hikâyesi…  Yanında, Makbule Leman, Fatma Aliye, Emine Semiye gibi ilk kahramanlar, ilk yazı öncüleri. Onların 19. yüzyıl İstanbul’unda geçen renkli hayatları… Kadın hareketinin ilk kıpırtıları…  Kırık Kalemli Kadınlar, belgeler ışığında kurgusal bir bakışla ilerliyor. Toplumsal değişim ve dönüşüm sürecinde kadın yazarların neler yaşadığı, kalem yoluyla hangi mücadeleleri verdiği ve sorunlara hangi çözüm önerilerini getirdiği üzerinde yoğunlaşıyor. Murat Koç biyografik romanın sınırlarında gezinirken, yazı ile hayatın geriliminden bambaşka tecrübeler sunuyor.  MURAT KOÇ  Kırık Kalemli Kadınlar 416 sayfa,  Dizi: Edebiyat

Jübile 

Edebiyatın Renkli Dünyasına Uzun Bir Seyahat Bir zamanlar böyle bir şey vardı. Başarının toplu veda töreniydi. Bir gönül borcu ve saygı duruşu olarak kendisine has bir kültür bile yaratmıştı. Herkes alkışlardı jübilesi geleni. Geçmişin takdiriydi aynı zamanda. Seçkin bütün meslek gruplarında düzenlenen, özel merasimlerdendi.  Şimdi unutuldu. Bazı şöhretli sporcular için yapılıyor eski sıklıkta olmasa da. Oysa bir zamanlar ilim, sanat ve edebiyat dünyasında “köşesine çekilen” her büyük isim adına jübileler düzenlenmiştir. Halid Ziya Uşaklıgil’den Tarık Buğra’ya, Necip Fazıl Kısakürek’ten Fuad Köprülü’ye, İbnülemin Mahmud Kemal’den Muhsin Ertuğrul’a geniş bir yelpazede pek çok ilim ve kültür adamı için, sevenleri tarafından tertip edilmiştir. Unutmadık, unutulmadınız demenin içten sunulmuş bir söz buketidir sanatçıya.  Selçuk Karakılıç, özellikle 1930- 1970 arasında esen bu jübile rüzgârının matbuat âlemindeki yansımaları arasında dolaşıyor, çarpıcı haberler içinden devşirdiği ilginç anekdotlarla bir dönemin bu önemli geleneğine ışık tutuyor. Detaylar ve olaylar kadar şahıslar da edebiyat ve kültür tarihimizin unutulmuş bir güzelliğini önümüze seriyor. SELÇUK KARAKILIÇ  Jübile  408 sayfa,  Dizi: Edebiyat

Yeni Başlayanlar için  PLATON

Genç Tuti’den Yeni Çıkanlarda Bu Hafta: Genç Tuti “Başlangıç” serisinin 5. kitabı “Yeni Başlayanlar için Platon” meraklıları için çıktı! Her yaştan okuyucuya hitap eden “Yeni Başlayanlar için Astronomi”, “Yeni Başlayanlar için İzafiyet ve Kuantum Fiziği”, “Yeni Başlayanlar için Yunan Mitolojisi”, “Yeni Başlayanlar için Doğu Felsefesi” kitaplarının ardından şimdi de “Yeni Başlayanlar için Platon” okuyucularla buluştu. “Yeni Başlayanlar için Platon”; Yunanistan’ın tarihi, Sokrates’in hayatı, Platon kimdir, idealar teorisi, Platon’un kozmolojisi, son çalışması “Yasalar”, Platon ve Aristo, Platon’un erken Hıristiyanlıktan 20. yüzyıla kadarki etkileri gibi pek çok konusuyla, Platon’a dair genel bir bakış açısı sağlıyor. Sade diliyle ve çizimleriyle keyifli bir okuma sunan bu kitap, okuyucular için eğlenceli bir bilgi kaynağı olma niteliğiyle öne çıkıyor. Platon’un 2500 yıl önceden günümüze uzanan “Adalet nedir? Hakikat nedir? Güzellik nedir? Nasıl bir toplum inşa etmeliyiz? Bildiklerimizi nasıl biliyoruz?” gibi sorulara dair fikirlerini gösteren bu çalışma düşünce ufkunu genişletmek isteyen herkesi kucaklıyor.

KOZMOLOJİ VE MÎMÂRÎ

Prof. Samer Akkach’ın, editörlüğü Seyyid Hüseyin Nasr tarafından yapılan ve  Türkçeye tercüme edilen eseri  Kozmoloji ve Mîmârî, Nefes Yayınevi’nden çıktı. Prof. Samer Akkach’ın dilimize tercüme edilen Kozmoloji ve Mîmârî- İslam Geleneği ve Tasarım Süreci üzerine okumalar,  adlı kitabı Nefes Yayınevi’nden çıktı. Akkach’ın bu eseri, mîmarlık, kozmoloji ve tasavvuf arasındaki bağlantıyı ortaya koyan disiplinler arası etkileyici bir çalışma olarak öne çıkıyor. Literatüre yeni çeviriler, basılmamış kaynaklardan alıntılar ve pek çok görsel unsur ekleyen yazar, İslâm sanatı içinde mîmârî mekân anlayışının aşkın olanı ve kutsalı nasıl yansıttığını bu eseriyle çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Oldukça geniş bir tasavvufî metin taraması içeren Kozmoloji ve Mîmârî’de, büyük sûfî İbnü’l-Arabî’nin çalışmalarına ayrı bir ihtimam ile eğilen Akkach, okuyucuyu, teolojik kavrayış içinde ele alınan zaman ve mekân kavramlarının, mîmârî ürünü nasıl şekillendirdiğine dair bir seyre davet ediyor.  Geometrik olarak tanımlanmış ve düzenlenmiş bu âlemde, hiçbir şeyin tecrit edilmiş olarak veya belirsizlik içinde durmayacağını ifade eden çalışma; her şeyin birbiriyle ilişkili ve hassas bir hiyerarşi içinde konumlandırıldığını gösteriyor. Bu hiyerarşik düzeni detaylandıran Kozmoloji ve Mîmârî, İslâmî gelenek içinde yaşayanların bu bağlar çerçevesinde dünyayı tanımlamalarının önemini anlatırken kozmoloji anlayışının, yapılar ve gündelik yaşam içindeki tezâhürüne dikkat çekiyor. İslâm kültürü ve estetiği, mîmarlık târihi, sanat-din ve yaratıcılık-mâneviyat ilişkisi üzerine önemli bilgiler içeren son derece özgün içeriğe sahip bir eser…

Kim Kimdir?  

Aybüke Turan  

Aybüke Turan ilköğrenimini Almanya’da aldı. Liseyi Jale Tezer Kolejinde tamamladı. Üniversite eğitimi için Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünü tercih ederek buradan başarıyla mezun oldu. Ege Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları Yönetimi – Stratejik Yönetim Yeditepe Üniversitesinde ise Sürdürülebilirliğin Çoğunluğu anlamında MBA tezli yüksek lisans eğitimleri alarak başarıyla tamamladı. Pek çok eğitim ve seminer çalışmasına katıldı. Çeşitli kurumlarda Yabancı dil öğretmenliği yaptı. Proje yöneticiliği görevi üstlendi. Ayrıca Fenerbahçe Spor Kulübü Voleybol Şubesinde Dış ilişkiler ve Organizasyon sorumlusu olarak çalıştı. Uluslararası bir kuruluşta danışmanlık ve çevirmenlik yaptı. Kütahya Devlet tiyatrosunda 2 yıl oyunculuk dersi aldı. Bazı önemli markaların marka yüzü oldu. Miss Turkey yarışmasına katılarak ilk 30 güzel arasına kaldı. Aybüke Turan aldığı eğitimler çok yönlü birikimi özellikle oyunculuk ve modellikteki yeteneği gibi özelliklerinin yanında pozitif enerjisi , ışıltısı ve güzelliğiyle de dikkat çekmektedir. Aybüke Turan tüm bu nitelikleriyle gelecekte de adını sıkça duyacağımız çok önemli bir isimdir.