Doç. Dr. Mehmet YÜCE Kırgızistan'da 24 Mart 2005 tarihinde Askar Akayev yönetimine karşı gerçekleştirilen "24 Mart Halk Hareketi" nam-ı diğer "lale devrimi"nin yıl dönümü ülke genelinde çeşitli etkinliklerle büyük bir coşku içinde kutlandı. Devlet başkanı Kurmanbek Bakiyev tarafından resmi tatil günü olarak ilan edilen 24 Mart'ta başkent Bişkek'te yapılan resmi kutlama töreninde konuşan Bakiyev, devrimin üzerinden bir yıl geçtiğini belirterek, bu süre zarfında ağırlıklı olarak önceki yönetimin yaptığı yanlışlıkları düzeltmeye çalıştıklarını vurguladı. Bakiyev konuşmasının devamında, 15 yıllık Akayev yönetiminin ülkedeki yolsuzluğa karşı mücadele etmediğini ve devrimle birlikte devraldıkları ülkeyi düzlüğe çıkartmak için mücadele ettiklerini söyledi. Yeni yönetimin iç ve dış siyasette olduğu gibi ekonomik gelişme konusunda da iyi bir performans sergilediğini belirten devlet başkanı Bakiyev, bir yıl içinde enflasyonun düştüğünü ve milli paranın dolar karşısında değerini koruduğunu kaydetti. Halkın yeni yönetimden ne beklediklerini iyi bildiklerini, bunun için kendilerine zaman tanınmasını isteyen Bakiyev, tek gayelerinin halk olduğu ve halkına hizmet etmeye devam edeceğini söyledi. Devlet başkanı Kurmanbek Bakiyev daha sonra düzenlediği basın toplantısında bir yıllık " 24 Mart Halk Hareketi"nin değerlendirmesini yaptı. Basın toplantısında hayatının en zor bir yılını geçirdiğini söyleyen Bakiyev, bir yıllık görevi boyunca iç ve dış siyasette önemli adımlar attığını belirtti. Akayev'in ülkeye dönmesinin bir anlam taşımadığını da öne süren Bakiyev, "O, Kırgızistan kamuoyundan özür diler ve vatandaşlar da kendisini affederse ülkeye dönebilir. Aksi halde onun buraya gelmesini tavsiye etmiyorum" dedi. Bakiyev'in basın toplantısında "Rusya, Çin ve ABD gibi ülkelerle aramızda güzel ilişkiler devam ediyor" ve "Bu ülkelerin bize, bizim de bu ülkelere ihtiyacımız var" şeklinde sarf ettiği sözler, Kırgızistan'ın Rusya-Çin-ABD ile ilişkilerde dengeyi gözetlemeye dayalı geleneksel dış politikasının devam ettiğinin mesajı olarak algılandı. Akayev iktidarı biteli bir yıl oldu. Ancak Akayev ile ilgili tartışmalar bitmek bilmiyor. Gün geçmiyor ki kendisi ya da aile efradı hakkında bir iddia ortaya atılmasın. Hatta devlet başkanı dahi sık sık Akayev döneminden kalan sorunlar yüzünden zorluklar çektiğini dile getirmektedir. Bu iddialar karşısında Akayev de son zamanlarda sessizliğini bozdu. Kimi zaman bizzat kendisi gazetelerde beyanat verirken kimi zaman da avukatı aracılığıyla kamuoyuna açıklamalarda bulunmaktadır. 24 Mart kutlamalarının ardından Akayev'in 11 yıllık koruması Kanat Kumuşbekov ve avukatı Maksim Maksimoviç birlikte basım toplantısını düzenlediler. 24 Mart tarihinden bu tarafa Akayev ve ailesi hakkında açılan davalarda ileri sürülen iddialar karşısında başsavcının elinde somut deliller bulunmadığını ve suçlamaların iddiadan öteye geçmediğini belirten avukat Maksimoviç, "suçlamalarda doğruluk payı olsaydı suçluluğu bu zamana kadar netlik kazanırdı" dedi ve "Akayev'in ülkesine dönmesinde hiçbir engel yoktur" iddiasında bulundu. Devrik lider A. Akayev'in avukatı ile birlikte basın açıklamasına katılan Akayev'in eski koruma memuru Kumuşbekov da halk hareketinin yaşandığı gün Askar Akayev'in Beyaz Ev'deki çalışma odasında bulunduğunu ancak çevresindeki adamların kendisini terk ettiğini söyledi. Kumuşbekov, Akayev'i gözyaşları içinde bulunduğu yerden Bişkek'e 25 km uzaklıktaki Rus Kant askeri hava üssüne götürdüklerini, buradan Rusya'ya ait yolcu uçağı ile Moskova'ya götürüldüğünü söyledi. Evet, eski ve yeni yönetimin açıklamaları bu şekilde. Başlangıçta demokratik bir lider olan ve demokrasi yolunda epey mesafe kat eden Askar Akayev döneminde yolsuzluk ve rüşvet ekonomisinin ayyuka çıktığı yadsınamaz bir gerçektir. Ayrıca bu dönemde halkın büyük bir kesimi yoksullukla savaşırken üst tabakadaki küçük bir zümre ülkenin tüm nimetlerinden fütursuzca yararlanmıştır. Orta Asya'nın en demokrat lideri olmasına rağmen genellikle şark liderlerine özgü muhalefete karşı tahammülsüzlük karakteri Akayev'de de kendini belirgin bir şekilde göstermiştir. Bu bağlamda icraatlarına karşı sesini yükselten muhalefete karşı acımasızca davranmıştır. Muhalefet saflarında yer alanların kimilerini görevden almış, kimilerini yurt dışına çıkmaya zorlamış, kimilerini de hapse attırmıştır. Kısaca Akayev, ne tam demokrat ne de tam diktatör olabilmiştir. Bu da kendisinin sonunu getirmiştir. Tüm bunlara rağmen Kırgızistan'ın artık Akayev ve dönemini tartışmak yerine ülkenin geleceğini belirleyecek ve ülkede istikrar sağlayacak politikaları oluşturmaya çalışması gerekir. Unutulmamalıdır ki, nüfusunun %88'i günde 4 dolar altında gelir elde eden Kırgız halkı da artık dünyanın nimetlerinden istifade etmek istiyor. Ülkenin en büyük sorunu budur. Buna çözüm getirilmediği sürece ülkede hiçbir iktidar halkın talebine cevap vermiş olamaz. Bu da istikrarsızlık demektir. İstikrarsızlıklar da sık sık siyasi sorunları beraberinde getirecektir. Dolayısıyla ülke ekonomi-siyasi-yolsuzluk-fakirlik kısır döngüsü içine girecektir.