Evangelizm sözcüğü Kitab-ı Mukaddes’e dönmek veya yönelmek anlamına gelir. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından yazılmış dört kanonik incilin her birine “Evangel” denir. Yunanca “iyi haber” ya da “genel olarak kabul edilen gerçek” anlamına gelen evangelion’dan gelmektedir.. Evangelist sözcüğü en basit anlamıyla; “Hristiyanlık bildirisini vaaz eden, yayan kişi” anlamına da gelir. Evangelikler, ABD’yi kuran ve tutuculuğuyla bilinen Protestan mezhebi Puritenler’in devamıdır.

Evangelizm merkezli bu akımın mensuplarına ve zamanla liberal Protestanlar haricindeki tüm Protestanlara Evangelik denmeye başlanmıştır. Yani bu Hıristiyanlık yolunun kökenleri Martin Luther'e ve Protestanlığın kuruluşuna kadar gidiyor. Luther kendi kurduğu kiliseye "Evanjegelik Kilise Hareketi" diyordu. Bu nedenle Kıta Avrupası’nda Evangelik sözcüğü, Protestan veya Lutherci olarak algılanır. Evangelizm’in temelleri İngiliz George Whitefield, Methodizm’in kurucusu John Wesley ve Amerikalı filozof ve teolog Jonathan Edwards tarafından atılmıştır. Bu üç kişi Amerika’nın en büyük Protestan mezhebi olan Baptistler’in ve Metodistler’in oluşumunun temel taşlarıdırlar.

Protestanlık faizi reddeden Katoliklere karşı faizi serbest bırakıyor, "ahiretten" çok bu dünya ile ilgili düzenlemelere vurgu yapıyor, çalışmayı, ticareti ve üretimi kutsuyordu. Protestanlığın bu görece modern girişimleri bir reform hareketi olarak değerlendirildi. Ancak Protestanların en önemli farkı ilk beş kitabını Tevrat'ın oluşturduğu 39 kitaptan oluşan Eski Ahit'e inanmalarıydı. Eski Ahit, özellikle ABD'nin kuruluşunda farklı yorumlara ve anlayışlara yol açtı. Bu, bakış açılarında "kıyamete" ve "Mesihçiliğe" ayrı bir değer vermelerini sağlıyordu. Özgür iradenin "Tanrı" tarafından çizilen kaderin dışına çıkamayacağını öngören Evangelistler, bu kaderi hızlandırmak için Hıristiyanlar’ın ellerinden geleni yapması gerektiğini savunuyor. Ve Armageddon'la, yani "İyi" ile "Kötü" arasındaki o büyük savaşla gelecek olan kıyameti ve Mesih'i hızlandırmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Seçilmiş insanlar olduklarına inandıkları Yahudilerin, bir kıyamet koşulu olarak desteklenmesi gerektiğini düşünüyorlar. 70'li yıllardan itibaren yeniden dirilen ve muhafazakârlaşan Evangelizm aradan geçen otuz yıl içinde Hıristiyanlığın en hızlı büyüyen "Kilisesi" oldu. Ve Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler pek de yabana atılmamaları gerektiğini gösteriyor. 2004 yılında toplam sayıları 500 milyona ulaştı. Hıristiyan nüfusun 4'te birini oluşturuyorlar. 2050 yılında tüm Hıristiyan nüfusunun yarısı olacakları tahmin ediliyor. 70 milyon kişilik nüfusla en çok Amerika'da yaşıyorlar. Amerika'nın ardından en yoğun bulundukları ülke ise Brezilya’da ise 30 milyon Evangelist yaşamaktadır..

Şili'de Hıristiyanlar'ın 4'te biri Evangelist. Fas'ta halkı Evangelist yapmak için çalışan 150 misyoner var. Kaliforniya'da üniversitede ders olarak okutuluyor. Onlara göre İncil Tanrı'nın kitabı, “İyi ve Kötü” arasındaki savaş (Armageddon) dünyanın dengesini oluşturuyor, dünyanın sonu geliyor, dünyada yaşanan her şey, yapılan her savaş Tevrat'taki efsanelerde, İncil'de anlatılıyor, İsrail vaat edilmiş toprak ve günün birinde tüm Museviler İsrail'e dönüp Evangelist olacak... Onlar Protestanlığın Evangelist mezhebine bağlılar...

Irak Savaşı aslında hiç de görüldüğü gibi değil, ardında birçok dini etken olan bir savaştı. Ve olup bitenleri sadece Evangelistler anlıyordu. Evangelistler Amerika'yı tamamen ele geçirdikten sonra asıl hedefe yani dünyayı Evangelistleştirmeye yönelmişti. Bu da onların inanışına göre durdurulamaz bir dönemdi. Bu dönem tamamlanacak, bu uğurda ölünerek de İsa'nın yanına yükselinecekti.

Daha önceki başkanlardan baba Bush dâhil oğul ABD Başkanı George W. Bush, sabahın erken saatlerinde kalkıp dini kitaplar okuyor. Kabine toplantıları da dualarla başlıyor. Bush kendisine sorulan basit soruları bile İncil'den örnekler vererek cevaplıyor. "Yaradan" kelimesini dilinden düşürmeyen Başkan, görevinin kendisine Tanrı tarafından verildiğine inanıyor. Kendini dünya üzerinde yaşayan 500 milyon " Evangelist"in en önemli dini liderlerinden biri olduğunu görüyordu.

Valilik dönemlerinde Bush'u tanıyanlar onun kendisi hakkında "kutsal bir görev aldığını" söylediğini anlatıyorlardı. Zaten konuşmalarından bir kısmı da Evangelist kilisesinin ateşli savunucularından Michael Garson tarafından yazılıyordu. Vali olarak başarı kazanan Bush için yeni adımlar atma zamanı gelmişti. " Yaratan beni seçti" diyen Bush, Evangelist kilisesinin desteğiyle başkanlık yarışına da büyük bir hızla geldi. Başarısız olması hemen hemen imkânsızdı çünkü Bush'a yapılan maddi yardımların dışında medya desteği de inanılacak gibi değildi.

Evangelist televizyon kanalı "The Family Channel" (Aile Kanalı) da rahipler, "Yaratanın bana 2004 seçimlerinin tam bir patlama olacağını söylediğini duyuyorum. Bush çok kolay bir şekilde seçimleri kazanacak... Yaradan onu destekliyor çünkü o iyi bir Hıristiyan. Yaratan onun dünyanın başına gelmesini istiyor... " şeklinde konuşuyorlardı. Dedikleri de oldu ve ülkede yaşayan yaklaşık 70 milyon Evangelist Bush'a destek verdi, Bush da Beyaz Saray'ın kapılarını fazla zorlanmadan aralamış oldu. Fakat Bush'un başkan seçilmesi onun söylemini değiştirmedi, aksine daha da belirginleştirdi. Fransa'yı "İyi-Kötü" savaşı için yanında isteyen Bush, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a yazdığı mektupla Cumhurbaşkanı'nı tam anlamıyla şoke etmeyi başarmıştı! Yani “İyi-Kötü” savaşından bahsetmişti. Chirac, bu felsefeyle bir savaş başlatılamayacağını söyleyip Bush'un yanında yer almayacağını kati bir dille ifade etti.

Bush daha gün doğmadan kalkıyor. Tek başına Beyaz Saray'ın sakin bir köşesine çakılıyor. İstihbarat raporlarını ya da haber özetlerini okuduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. O dini kitaplar okuyarak güne hazırlanıyor. En çok okumayı sevdiği kitap ise İskoç asıllı gezici rahip Oswald Chambers'in " Dini Nasihatler" isimli kitabı. Chambers din dünyasında Haçlı düşüncesini öven düşünceleriyle tanınıyor.

O gün ki oğul Bush kabine toplantıları tahmin edeceğiniz gibi dualarla başlıyor. Kabine üyeleri Eski ve Yeni Ahit'ten seçtikleri pasajları okuyup, tartışıyor. Toplantılarda sigara ya da içki kullanılmıyor. Güne bu şekilde başlayan Bush, kendisine sorulan basit devlet konularına bile verdiği cevapları İncil'den verdiği örneklerle destekliyor. Bush, Başkan olmasını da, Irak Savaşı’nı da Allah’ın iradesine bağlıyor. Bu görevleri yerine getirmek için Başkan olduğuna inandığını söylüyorlardı.

Evangelist Armageddon inancına göre, son savaşın çıkması için üç olayın gerçekleşmesi gerekiyor. Yahudilerin Filistin topraklarını ele geçirmesi, bu hali hazırda İsrail Devleti’nin 1948 yılında kurulmuş olması nedeniyle gerçekleşmiş sayılıyor. İkincisi, Kudüs’ün İsrail Devleti’nin Başkenti olması, Trump’ın Kudüs’ü başkent olarak tanıması ve Amerikan Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasını bu adımın tamamlanması için büyük oranda belirleyici görüyorlar. Ve üçüncüsü, Yahudilerin bugün Mescid’i Aksa’nın yer aldığı yerleşkede Süleyman Mabedi’ni inşa etmeleri.

Evangelistler, bu üç olayın gerçekleşmesi neticesinde İsa’nın yeryüzüne geri geleceği ve Kıyamet Günü’nü başlatacağını düşündükleri için İsrail’e ve Siyonizm’e sempati duyuyorlar.

Trump’ın Amerikan Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma kararı alması da, Evangelistler için bu bağlamda bir kehanetin tamamlanması anlamına geliyor. Bunun için yanına Başkan Yardımcısı olarak koyu Evangelist Mike Pence’i de ekleyerek Trump’ı Başkan yaptılar.

İşte bugün Ortadoğu hakimiyeti için Türkiye üzerine oyun oynayanlar, bu gruplardır. 

Kısacası; kim ne derse desin; kim ne yaparsa yapsın! Türkiye Cumhuriyeti, milletiyle, devletiyle ve güçlü yönetimi bu bölücü şer odakları karşısında dimdik ayakta kalacaktır!..