20 Temmuz 1974’te Türk ordusunun denizden Kıbrıs’a çıktığı plaj, harekatın 40’ıncı yılında, lüks bir otel yapmak üzere iki hafta önce bir holdinge satılmış. Haberi 19 Ocak’ta Milliyet Gazetesi’nde okudum. Habere göre, bugün Yavuz Çıkarma Plajı olarak bilinen plajın da içinde bulunduğu 20 dönüm arazi Vakıflar İdaresi’nden kiralanmış.
Anılan alanda genişliği 400 m kadar olan plajla, plajın hemen doğusunda sahilde Barış ve Özgürlük Müzesi, müzenin 100-150 m doğusunda da Karaoğlanoğlu Şehitliği ile Barış ve Özgürlük Anıtı bulunmakta, müze ile şehitlik arasındaki açık alanda da Barış Harekatı sırasında Rum Milli Muhafız Ordusu’ndan ele geçirilen tank ve zırhlı araçlarla ağır silahlar sergilenmektedir.
Barış Harekatı öncesi Rumlar tarafından plaj olarak kullanılan Yavuz Çıkarma Plajı bir çıkarma harekatına karşı tahkim edilmiş, plajın kabinleri aynı zamanda korugan olarak kullanılmak üzere hazırlanmıştı. 20 Temmuz günü bu plaja önce, Amfibi Deniz Piyade Alayı’nın 1’nci Taburu, müteakiben de 50’nci Piyade Alayı çıkmış, ilk şehidi Amfibi Alay vermişti.
50’nci Piyade Alayı çıkışını tamamlayınca Alay Komutanı Albay İbrahim Karaoğlanoğlu sahildeki bir Rum evinin girişinde harekatı yönetmeye başlamıştı. Saat 22.00 sularında bir Rum geri tepmesiz top mermisinin isabeti ile Albay Karaoğlanoğlu ile Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan şehit oldular. Bu iki güzide subayımızın şehit olduğu ev bir kaç yıl önce inşa edilen bir Rum zengininin evi idi. İki katlı bu ev bugün Barış ve Özgürlük Müzesi olarak kullanılmaktadır.
Şehitliğe, şehit Albay Karaoğlanoğlu’nun adı, KKTC’nin Lefkoşa güney batısındaki havaalanına da şehit Binbaşı Ercan’ın adı verilmiştir. Çıkarma Plajı da adını, 22 Temmuz günü 39’uncu Tümen’in adaya çıkışı esnasında şehit olan Üsteğmen Yavuz Sokullu’dan almış ve Yavuz Çıkarma Plajı olarak anılmaya başlanmıştır.
Saygıdeğer Okuyucularım,
Kıbrıs Türk tarihinde çok önemli bir yeri olan bu tarihi çıkarma plajının da içinde bulunduğu bu alanda bir kaç yıl sonra bir turustik otelin yükselmesi tarihe ve şehitlerimize saygısızlık değil de nedir?
Barış ve Özgürlük Müzesi’nde üniforma ve özel eşyaları sergilenen Albay Karaoğlanoğu ile Binbaşı Ercan ve diğer şehitlerimizin ve Karaoğlanoğlu Şehitliği’nde ebedi istirahatgahlarında yatan 71 subay, astsubay ve erlerimizin hatıraları bir miktar para için böyle bir çırpıda silinip atılabilir mi?
Başta KKTC yönetimi olmak üzere Vakıflar İdaresi’nin bu vefasız kararı mutlaka yeniden gözden geçirip, Anadolu’nun yiğit leventlerinin ve kahramanlarının, koşa koşa soydaşlarına yardım için Yavru Vatan’a ilk ayak bastıkları, kanları ile sulayıp kemikleri ile kutsallaştırdıkları topraklarda onların aziz ruhlarına saygılı bir karar vermesi gerekmez mi?
Büyük Türk Ulusu’nun, Gelibolu Yarımadası’nı Milli Park ilan ederek ülkemizi işgale gelenler için bile gösterdiği saygıyı, Kıbrıs’ta bu talihsiz kararı alanlardan bekleme hakkımız yok mu?
Başta kahraman gazi ve mücahitlerimizle şehit aileleri olmak üzere gençlerimizi ve bütün yurttaşlarımızı bu kararı kınamaya davet ediyor, haklı tepkimizin değerlendirileceğini umuyorum.