ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden bir ay önce Kıbrıs’ta, hem GKRY lideri ile hem de KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile görüştü. Biden’ın Rum tarafına Maraş’la, Türk tarafına da doğalgazla ilgili vaatler fısıldadığı ve Ercan Havaalanı ve Gazimağusa Limanı’nın trafiğe açılmasını da güven artırıcı önlem olarak gündeme getirdiği ifade edildi. Ancak bu sürpriz ziyaretin asıl amacının Kıbrıs açıklarındaki enerji yataklarının ABD menfaatlerine uygun değerlendirilmesi ve bu organizasyona İsrail’in de katılımının sağlanması olduğu açıkça ortadaydı. Ayrıca bu suretle Avrupa’nın enerji açısından Rusya’ya bağımlılığı da azaltılmış olacaktı.
Kıbrıs’ta menfaatlerine uygun bir çözüme ABD’nin etkili bir şekilde müdahalesine, Kıbrıs Rumları kulaklarını tıkamışa benziyor. Tabir caiz imam yine bildiğini okumaya devam ediyor. Nasıl olsa bütün dünyanın uzlaşmaz taraf olarak kabul ettiği Türkler, Annan Planını kabul etmediler mi?
O halde Türklerden Annan Planı’nda verdiklerinden daha fazlası istenmelidir. Kıbrıs Türkleri, Türkiye’nin garantörlüğünden yoksun hale getirilmeli ve azınlık statüsü içine alınmalıdır.
Daha geçen yıl, yeniden başlatılacak toplumlararası görüşmelere başlamak için Anastasiadis, Maraş’ı bir ön şart olarak, talep etmiş, AB’de bu talebi hemen desteklemişti.
Geçmişte de Kıbrıs meselesi hep böyle gelişmedi mi?
İkinci Cihan Savaşı’ndan beri Türkiye’nin gündeminde hep birinci öncelikte olan Kıbrıs konusunda, gelmiş geçmiş bütün Türk hükümetlerinin Türkiye’nin gücü ile mütenasip başarı kazandıkları söylenebilir mi?
Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra elimizin en güçlü olduğu dönem adeta heba edilmiştir. O dönem, Makarios’un tekrar Kıbrıs’a dönmesi için ABD ve BM’in Türkiye’nin müsaadesini talep ettikleri dönemdi. Zafer kazanmış Türkiye öylesine güçlü idi.
Kıbrıs’ın, mevcut antlaşmalara ve AB normlarına aykırı olarak AB’ne alınmasına Türkiye etkili olarak karşı koymayı maalesef başaramamış, olayı Dışişleri Bakanının cılız bir demeci ile geçiştirivermişti.
Daha sonraki bütün uzlaşma çabalarında kontrolümüzdeki toprakların 1/3’üne yakınını Rumlara terke rıza gösteren bir tutum sergilenmiş, en son Annan Planı ile bütün kazanımlarımız, garantörlük haklarımız tehlikeye atılmıştı.
Biden’ın Kıbrıs’tan ayrılmasının ardından Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rumların görüşmeleri yine yokuşa sürmeye başladıklarını açıkladı.
Rumlar; hala Kıbrıs’ın yönetimini ele geçirmek, tekrar kuzeye dönmek, KKTC’ye göç eden Türkleri Kıbrıs’tan kovmak ve Türkiye’nin garantilerini kaldırmak peşindeler. Tabii ayrıca yine KKTC’den habire toprak da talep etmekteler.
Osmanlı döneminde 1897’de Gazi Ethem Paşa, şımarık Yunanistan’a bir ders vermek için Atina’ya kadar bütün Yunanistan’ı işgal etmiş, ancak Avrupa’nın baskısı ile Osmanlı bütün işgal ettiği toprakları iade etmek zorunda kalmıştı.
Şimdi 21 inci asırda yaşıyoruz.
Ermenistan, Azerbaycan topraklarını hiç iadeye yanaşıyor mu?
İsrail, Filistin’den bir adım geri attı mı?
Cumhurbaşkanı Eroğlu neden, “Verilecek bir karış toprağımız yoktur.” diyemiyor da, “Toprak konusu en son konuşulmalı” diyor?
Vakit varken Kıbrıs’a sahip çıkalım.