21-25 Aralık Milli Mücadele ve Şehitleri Anma haftası her yıl olduğu gibi bu yılda düzenlenen etkinliklerle anıldı. Yeni neslin, gençlerimizin 21-25 Aralık Milli Mücadele ve Şehitleri Anma haftasını doğru biçimde öğrenmesi ve idrak etmesini istiyorsak zaman zaman rutinin dışına çıkarak farklı metotlara da başvurmalıyız diye düşünmekteyim.

Örneğin, Dr. Ayten Salih Berkalp’in hayatını yeni nesle gençlerimize doğru biçimde aktarabilmeliyiz. O’nun varoluş ve özgürlük mücadelesine başarılı kariyerini bırakıp nasıl koşarak gelip görev aldığını anlatabilmeliyiz. Okullarda adına konferanslar düzenlenmeli, kitaplar yazılmalı, belgeseli ve filmleri çekilmeli. Her Kıbrıs Türkü Dr. Ayten Salih Berkalp’in hayatını okuyup öğrenmeli! 

Benzeri bir durum yabancı bir ülkede olmuş olsa idi inanın şimdiye kadar Hollywood’da filmleri çekilmiş ve bir çok alanda rekorlar kazanmış olurdu!    

Bu anlamda duayen gazeteci-yazar ağabeyimiz Ahmet Tolgay’ın; “Dr. Ayten’in Romanı” kitabını özellikle herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Sanırım kısa bir süre önce TRT tarafından çekimleri tamamlanan Dr. Ayten Salih Berkalp belgeselinin de kısa bir süre sonra gösterime gireceği haberini aldım. Umarım bu bağlamda filimi de yapılır. 

24 Aralık akşamı GAÜ Spectrum Salonu’nda Güvenlik Kuvvetleri Bando Komutanlığı ve Radyo Güven işbirliğinde 21-25 Aralık Milli Mücadele ve Şehitleri Anma haftası münasebetiyle düzenlenen Oratoryo’ya katıldım. Organizasyonda güzel bir tesadüf eseri Varoluş ve Mücadele Kahramanlarımızdan TMT’de istisnai olarak görev almış tek kadın Sancaktarı Dr. Ayten Berkalp ile yan yana oturarak Oratoryo’yu izledim.   

Öncelikle Güvenlik Kuvvetleri Bando Komutanlığı ve Radyo Güven işbirliğinde 21-25 Aralık Milli Mücadele ve Şehitleri Anma haftası münasebetiyle düzenlenen Oratoryo’ya emeği geçen tüm herkese GKK Tuğgeneral Altan Er nezdinde teşekkür etmek istiyorum. Çok güzel, başarılı ve duygu yüklü bir gece oldu. Nereden geldiğimizi unutmamak adına son dererce başarılı bir geceydi.  Bu anlamda Güvenlik Kuvvetleri Bando Komutanlığı’nın icra ettikleri parçalar gerçekten son derece başarılı olduğunu belirterek kendilerine teşekkürlerimi sunmak istiyorum. 

Varoluş ve Mücadele Kahramanlarımızdan, TMT’de istisnai olarak görev alan tek kadın Sancaktar Dr. Ayten Berkalp ile yan yana oturarak Oratoryo’yu izlerken bana çok kısa bir anısını bana aktardı. Bende izinizle sizlere bu anıyı sizlere nakletmek istiyorum. 

Oratoryo’da Osmanlı’nın 1571’de Ada’ya gelişi anlatılırken Güvenlik Kuvvetleri Bando’su da arka planda Mehter Marşı’nı çalmaktaydı. Ayten hanım birden bana dönerek Gökhan biliyor musun, esaret altında bulunduğumuz bir süreçte beni ve arkadaşlarımı Makarios kurtararak önce kendi sarayına götürdü. 1 Gece orada kaldık. Gece uyku tutmuyordu. Gecenin ilerleyen bir saatinde transistorlu bir radyom vardı onu açtım. Tam da o anda Mehter Marşı çalmaktaydı. Hemen yanımdaki arkadaşlara Türkiye’de izlediğim Mehter yürüyüşünü gösterdim ve hep birlikte Mehter Marşını söyledik. Ertesi sabah Makarios ben ve arkadaşlarımın Türk tarafına geçmemizi sağladı.  

Türkiye’de Fenerbahçe Spor Kulübü’nde sayısız başarılara imza atmış başarılı bir takım kaptanı olduğunuzu bir an düşünün. Milli Takım seviyesine kadar yükselmiş olduğunuzu hayal edin. Üniversiteden doktor olarak mezun olmuşsunuz. Türkiye’de kalıp kariyerinize devam etmek yerine, Türk Milli takımında görev almak yerine vatanınıza dönüp varoluş ve özgürlük mücadelesinde yer almayı tercih ediyorsunuz!

Öyle ki, Ayten Salih Berkalp, 21 Aralık 1963’den başlayarak neredeyse her birimizin tarih kitaplarından ve belgesellerden görüp bildiğimiz olayların pek çoğunu bizzat yerinde görüp otopsisini yapmış bir vatanseverdir. Düşünebiliyor musunuz? Ayten Salih Berkalp’in görüp, yaşayıp, şahit olup hissettiği acıları düşünüp hayal edebiliyor musunuz? 

Onu nasıl tanıtmak gerek inanın çok zor. Onu başarılı bir sporcu, özverili bir doktor, TMT’de istisnai bir Sancaktar ve son derece çalışkan bir bürokrat olarak tanıtmak tam olarak gerçeği kanımca yansıtmıyor!  Bu duygu ve düşüncelerle aşağıda izninizle mümkün olduğunca Ayten Salih Berkalp’i sizlere naçizane tanıtmaya çalışacağım…

1934 doğumlu Berkalp, Lise eğitimini İstanbul’da Çamlıca Kız Lisesi’nde, üniversite eğitimini ise İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tamamlamıştır. Lise diplomasını dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın bizzat elinden almıştır.

Ayten Salih, Türkiye’de bulunduğu süre zarfında inanılması güç pek çok ilklere ve bu bağlamda sportif başarılara imza atmıştır. 1950’li yıllarda Kıbrıs Türkü’nün Türkiye’deki medarı iftiharlarındandır.

O Fenerbahçe Kulübü’nün kadın voleybol ve basketbol takımlarının popüler kaptanıdır. Fenerbahçe Kulübü’nde atletizm ve deniz kürek takımlarının oluşturulmasını da öncü yine odur.

Ayten Salih, 1954 sonrasında İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları kazanan kadın atletizm takımlarında yer almış bu çerçevede 1956 yılında Atatürk Koşusu birinciliğini kazanmıştır. Berkalp bu başarısı ile Fenerbahçe'ye takım birinciliğini kazandırmıştır. Yine bu bağlamda Kürekte çeşitli birincilikler kazanmıştır.

Sarı-lacivertli kadın voleybol takımının 1956-60 arasında 5 kez Türkiye, 4 kez İstanbul şampiyonu olmasında büyük pay sahibi odur. Yine Salih'in kaptanlığındaki kadın basketbol takımı 1955-1959 arasında 5 kez üst üste İstanbul, 1956-1958 arasında üç kez Türkiye şampiyonu, 1959 yılında da Türkiye ikincisi olmasına büyük katkısı olmuştur. 1956 sezonunda İstanbul Kızlar Basketbol Ligi'nde Fenerbahçe'nin Kadıköyspor'a karşı aldığı 55-8'lik galibiyette 25 sayı kaydederek kırdığı rekor uzun süre kırılamamıştır.

1957 yılında fiilen ve temsili olarak kurulan Türkiye kadın millî voleybol takımına aday olarak seçilir. 2-7 Mayıs 1957 tarihlerinde düzenlenen İstanbul Uluslararası Voleybol Turnuvası'nda İstanbul Karması adı altındaki temsili millî takımda Bulgaristan ve Romanya'ya karşı takım kaptanı olarak forma giyer. 

Ayten Salih’in bu dönemde resmi maçlarda oynayıp oynayamayacağı sorunu gündeme gelir. Zira, Salih Kıbrıs doğumlu olduğu için Ada’yı 1960 yılına kadar idaresi altında tutan İngiltere uyruğunda bulunmaktaydı. Türk Millî Takım’ında oynaması için Türk vatandaşlığına geçmesi gereken Salih'in Tıp Fakültesi'nden mezun olduğunda Kıbrıs'ta daha faydalı olacağı görüşü ağırlık kazanarak o dönem Türk vatandaşı yapılmayarak ülkesine dönmesi organize edilmiştir.

Ayten Salih, Ada’ya döner dönmez kendisini Kıbrıs Türk halkının var oluş mücadelesinin içerisinde buldu. Uçan Bayan Doktor unvanıyla ülkenin her bir yanına büyük bir özveri ile koştu durdu.  

21 Aralık 1963 Kanlı Noel olayları, Dr. Ayten’in Kıbrıs’a dönüp Hastanede göreve başlamasından kısa bir süre sonra meydana gelir. 

EOKA’cı teröristlerin kontrolüne geçen Devlet Hastanesi’nin tek anestezi uzmanı odur. Esir bir doktor olarak silah tehdidi altında sık sık ölümle burun buruna gelerek görevini yerine getirmeye çabalar.

Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) ender kadın üyelerindendir. Dr. Ayten ve arkadaşları, hastanedeki ölümcül esaretten ancak Rum Lider Başpiskopos Makarios’un girişimiyle kurtulabilir. Makarios özel muhafızlarıyla bizzat hastaneye giderek teröristlerin elinden aldığı Türkleri zırhlı araçla önce başkanlık sarayına götürür, sonra da onları yine kendi eliyle İngiliz Yüksek Komiserliği’ne teslim eder. 

Beşparmak Dağları’nda Rum – Yunan saldırılarına karşı direnen mücahitler için Boğazköy’de oluşturulan sahra hastanesini Dr. Burhan Nalbantoğlu ile birlikte organize eder. Oradaki görevi sadece doktorluk değildir. Direnişe ve sosyal yaşamın düzenlenmesi uğraşlarına da katılır… 

1967 yılında ihtisas eğitimi için İngiltere'ye giden Salih, 1971 yılında ülkesine dönmüştür. O yıl Limasol’da Doğan Türk Birliği’nin başkanlığına seçilir ve böylelikle bir ilke daha imza atar. Bu süreçte istihbarat eğitimi alarak yemin etmesinin ardından Mücahit olarak görevine devam etmiştir. Ada'yı Yunanistan'a bağlamak isteyen milliyetçi Rumların gerçekleştirdiği 15 Temmuz 1974 Darbesi ve Türkiye'nin 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Limasol Türk Genel Hastanesi'nde başhekimlik görevini yürütmekte olan Salih, 1974 olaylarında Sancaktarlık yetkilerini devralarak, Güney’de rehin kalmış Türkler'in sözcülüğünü üstlenerek sağ salim Kuzey’e geçmelerinin sağlanmasına yardımcı olmuştur. 1975’te Gazimağusa Türk Hastanesi Başhekimi, o yılın sonunda Sağlık Bakanlığı Müdür Muavini, 1978’de Sağlık Bakanlığı Müsteşar Vekili ve 1982’de Sağlık Bakanlığı Müsteşarı olarak bu görevini 1990'lı yılların ortalarına kadar sürdürmüştür.  Emekli olmasının ardından Kamu Hizmetleri Komisyonu Üyesi olarak görev yapmıştır.

Sonuç itibarı ile Kıbrıs Türk Halkı olarak Dr. Ayten Berkalp’e ne kadar teşekkür etsek az kalır. Kendisine bundan sonraki yaşamı boyunca, sağlık sıhhat, afiyet, huzur ve mutluluklar diliyorum. İyi ki Dr. Ayten Salih Berkalp’imiz var…