Kıbrıs müzakerelerinin hemen öncesinde, önce KKTC’den Sayın Başbakan, bilahare de Sayın Cumhurbaşkanı Ankara’da temaslarda bulundular. Sayın Akıncı’nın ziyaretinden hemen önce Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye’nin Akdeniz’de güvenliğinin Kıbrıs’tan başladığını açıkça belirtmesi, Cenevre öncesi için oldukça manidardı. Zira Sayın Akıncı bu konuda garantilerin tabu olmadığını ve yakın çevresi de Türk Ordusunun Kıbrıs’ta varlığı (ne kadarının, kaç yıl Ada’da kalacağı) üzerinde Rumlarla anlaşılabilineceğini ve bu hususların Rumlarla görüşülmekte olduğunu belirtmişlerdi. Oysa bu konunun Türkiye’ye bırakılması gerekiyordu. Nitekim Sayın Erdoğan’ın işareti, yeni değerlendirmelere ve yorumlara kapı araladı.

Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu da Cenevre öncesi BM’in yeni Genel Sekreteri ve Yunanistan Dışişleri Bakanı ile Amerika’da görüştü. Açıklamasında 12 Ocak’ta yapılacak konferansa AB’nin de katılacağını ve Türkiye’nin süreci başından beri desteklediğini belirtmekle birlikte Türk halkının kaygılarının da göz ardı edilemez olduğunu işareti dikkat çekti.

Bugünkü görüşmelerden sonra bir değişiklik olmaz ise yarın garantör ülkelerin de katılacağı toplantı yapılacak.

Kıbrıs konusunda artık nafile turlar diye anılan görüşmeler ağır aksak sürerken malumları süreç birden süratlenmişti. Bu safhaya kadar KKTC’den gelen pek de hoş olmayan haberleri dikkate alarak düşüncelerimi bu sütunda sizlere sunmuştum. Ayrıca çeşitli etkinliklerde de bunları dile getirdik. Her ne kadar başta siyasi partilerimiz olmak üzere yazılı ve görsel medyanın sessizliğine rağmen kıpırdamalar da başladı. Geçen hafta 4 Ocak’ta Kıbrıs’ı Sahipleniyoruz temalı bir toplantıda, gazetemizde yan sütunlarda yayımlanan deklarasyonu yayınladık. Siyasi partilerimizden de Adalet Partisi Ankara’da benim de katıldığım bir basın toplantısı tertipledi ve bir bildiri yayınladı. Mutlaka başka etkinlikler, faaliyetler de düzenlenmiştir.

Makaleyi gazeteye teslim ettiğimde önemli bir açıklama yapılmamıştı. Herhalde hafta sonunu bekleyeceğiz.

***

KAR YAĞDI HAYATI ESİR ALDI

Geçen hafta sonundan itibaren yağan kar İstanbul’un bütün kirliliklerini, ayıplarını, tertemiz, bembeyaz bir örtü ile kapattı. Kaç gündür İstanbul, yıllardır rastlanmayan seyirlik bir kar yağışı altında muhteşem bir görüntüye büründü.

Bu güzellikler yanında kapanan yollarda binlerce araç ve insan mahsur kaldı. Pek çok yerde elektrikler ve sular kesilmiş, şehirlerarası yollarda uzun araç kuyrukları oluşmuş. Hava ve deniz ulaşımı durmuş, şehir içi trafik de felç.

Kar bütün hayatı esir aldı.

Dondurucu soğukta açıkta kalan, sığınacak yeri olmayanlardan, umarız ki ülke genelinde ulaşılmayan kalmamıştır, Meteorolojinin çok isabetli hava raporları ve uyarıcı ikazlarla büyük felaketleri önlediği muhakkak. Ancak bu ikazlara rağmen insanların hazırlıksız yola çıktıkları ve yardımca muhtaç hale geldikleri de ortada. Ayrıca doğanın diğer canlıları ile sokaklarımızın sahipsiz kedi ve köpeklerinin de durumu pek farklı değil.

Değerli okurlarım, bütün bunlardan başka bizim sıcak evlerimizde, rahat ve huzurumuzun temini amacıyla sınırlarımızda ve ötesinde, bu ağır kış şartlarında görev yapan, nöbet tutan, operasyonlara katılan kahraman asker, polis ve korucularımız şükranla minnetle anıyor ve başarılar için dua ediyoruz. Yüce Tanrım onları korusun.