Hemen her sahada Türkiye’de yayın organları var.

     Belli aralıklarla yani periyodik olarak neşredilmekte.

     Bir alan var ki, sessiz çığlıklar koparmakta!

     Etmekteydi sessizce feryad ü figan!

     Çünkü onun haykırışı, ancak böyle yapılırdı.

     Yani susarak haykırırdı.

     Hamuş bir hâlde söylenirdi.

     Sükûtuyla seslenirdi bizlere.

     Kendisini içten hissettirir,

     Alttan alta gösterirdi.

     Tâlip olmayı değil, matlûp olmayı, 

     İstenmeyi yeğlerdi her zaman.

     İsteyen değil, istenir olması; 

     Çünkü onun varlık sebebiydi.

     Çağıran değil, çağırılan olması; 

     Onun mevcudiyetinin tek nedeniydi.

     Derken: 

     Sessiz sedasız, 

     Bir dergi katıldı aramıza. 

     Bizi bize anlatan. 

     Anlatacak olan bir dergi bu,

     Dış âlemden ziyade, 

     İç âleme ettirecekti seyahat.

     Seni bende, beni sende; 

     Gösterecek bir ayna olacaktı bu.

     Geçmişten geleceğe, 

     Bu yolda olmuşlara,

     Her yerde, her şeyde 

     Hakk’ı görmüşlere;

     Yol alarak içlerinde; 

     İsteklerine ermişlere.

     Maziden uğrayıp hâle, 

     Sonra istikbâle,

     Uzanan zaman diliminde; 

     Olacak İlahî sırlar,

     Sabırla ancak, 

     Bir bir elinde.

     Düşmeyecek elden bu dergi

     Söylenecek hem dillerde

     Dolaşacak elden ele

     Hiç şüphesiz biteviye

     Bilinecek herkesce 

     Üstelik her ilde.

     Velhasıl:

     Düşmez olacak her elden

     Hem sevilecek gönülden

     Konmuş adı bu güzel derginin “KEŞKÜL”

     Okusun onu Hakk’ı arayan her kul

     X

     Bize bu mısra ve dizeleri söylettiren; tasavvufla ilgili; doyurucu güzel ve hacimli bir derginin -çok şükür ki- yayınlanmaya başlamış olmasıdır. Üç ayda bir çıkacak olan derginin ilk sayısı (ı Haziran 2004) -gecikmiş olarak- çıkarak; doğrusu yüzümüzü ağarttı. Çıkaranlara binlerce teşekkürler ediyor. Yayının kesintisiz devamını Yüce Allah’tan diliyor. Emeği geçenlere ve geçecek olanlara Allah’tan yardımlar niyaz ediyor. Yüzünüz ak, yolunuz açık olsun diyorum.

     Türkiyemizde özellikle son zamanlarda birbirinden güzel çok değerli tasavvufî eserler yayınlanmaktadır. İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri’nin; tasavvufî bir tefsir olan “Ruhü’l-Beyan”ından tutun da, başta Hz. Mevlânâ’nın eserleri olmak üzere, çeşit çeşit enfes baskılı tasavvufla ilgili eserler; kitapçı vitrinlerini süslemekte, haklı olarak dikkatleri üzerlerine çekmektedir. Tabii Türk halkının, bu tür eserlere karşı gösterdiği, yerinde teveccüh ve haklı düşkünlüğü de ayrıca sevindirici ve zikre değer bir husustur. 

                                                               X

     Çünkü Tasavvuf; insanı anlama san’atıdır.

     Çünkü Tasavvuf; insanın kendi iç âleminde gezmesini sağlar.

     Çünkü Tasavvuf; insanda, kendinden kendine yol açar.

     Çünkü Tasavvuf; insanın kendisindeki meçhul / bilinmez İlâhî / mahrem âleme girmesini sağlar.

     Çünkü Tasavvuf; insana, kendine doğru ilk adımı attırır.

     Çünkü Tasavvuf; insanı tanıma san’atıdır. 

X

     Sûretten geçmek isteyen sîrete

     Okusun bu dergiyi bir iyice

     Mânâyı görmek isteyen maddede

     Dokusun harflerden nice bin hece

     Neymiş acep o meçhul asıl bilmece

     Okusun her bir varlığı gündüz gece

     Anlasın ki bilinir nice hakikat ancak

     Gölgeden asla; kul ederse nazar görece

     Dokusun harflerden görsün neymiş o bilmece