Vurdumduymaz ve sorumsuz bir tavır içinde, toplumsal olarak, felâketin gelmesini bekliyoruz.

Neden bekliyoruz, kimi bekliyoruz?

Hükümet veya Belediyeler neden çözüm üretemiyor?

Kim bunlara mani oluyor?

1999 Gölcük Depremi, İzmit Depremi veya 17 Ağustos Depremini çabuk unuttuk.

İstanbul’da en çok zarar gören semt Avcılar’dı.

Şimdi İstanbul’da birçok semte fazla kat verilmezken, Avcılar’a 2 kat fazla çıkış hakkı verildi.

Biz Avcılar’a neden fazla kat hakkı verildi demiyoruz!

Emsal, diğer semtlere bu hak neden tanınmıyor, onu merak ediyoruz.

Ülkenin içinden geçtiği bu ekonomik darboğaz esnasında vatandaşı rahatlatacak, inşaat sektörünün önünü açacak önlemler alınamaz mı?

Hiçbir hasar görmeyen Bakırköy ve Bahçelievler semtlerine, maliyetleri sübvanse edecek düzeyde, kat irtifakı sağlanamaz mı?

Birçok vatandaşın işi bozuldu, kapanan işyeri sayısı bir hayli fazla iken, vatandaş kentsel dönüşüme nasıl destek verecek?

Bakırköy - Ataköy’de, denize sıfır kumun üzerinde 15 kat yapılabiliyorsa, aynı ilçenin iç kesimlerinde neden yapılamıyor?

Kentsel dönüşümü hızlandırabilmek için, her semte belli ölçülerde irtifak hakkı sağlanarak, bina maliyetleri yükü kat maliklerinin üzerinden alınmalıdır.

Bu durumda kimse zorlanmadan, kentsel dönüşüm de kolaylıkla yapılabilir.

Trafik ve ulaşım dengesi bahane ise, Beylikdüzü ve diğer bazı bölgelere neden 15-20 kat verildi?

Dönüşümün hızla yapılabilmesi, devletin ve vatandaşın cebinden beş kuruş çıkmadan yapılabilir.

Hükümetin elini kim tutuyor, anlayamadık?