Özellikle Türkiye'de tatil deyince akıllara gelen tek düşünce güneş deniz ve kumdan ibaret.

Kültür turizminin alternatifiymiş gibi gezginlerin karşısına konan bu üçgen tatil anlayışı bugün artık popülerliğini yitirdi. Gezginler bunu yerine bölgenin kültürel zenginliklerine yöneldi. Dünyanın farklı yerlerini, hiç gitmedikleri yerleri ve doğal olanı keşfetmekteler.

Anadolu’nun her karış toprağı binlerce yıllık tarihi bir geçmişi temsil ederken, her ilinde arkeolojik eserler bulunurken özellikle kültür turizmine gereken ilgi yok. Yaklaşık 130 ören yeri, 118 adet müze olmasına rağmen ziyaret edenlerin sayısı oldukça az. Onlarca uygarlığa binlerce yıl başkentlik yapmış, yüzlerce kültürün yüzyıllar içinde harmanlandığı bir coğrafyada yanından geçenler nice değerli eserlere karşı ilgisiz.

Kültür turizmi demek sadece müze gezmek, tarihi eser ziyaret etmek olarak anlaşılmamalı. Kültür turizminin içeriği oldukça zengin. Coğrafyası, kültürü, efsaneleri ve gelenekleriyle belli başlı mekanları, semtleri, sokakları, müzeler, örenyerleri, anıtsal yapılar, sivil mimari örnekleri, camileri, ayazmaları, çeşmeleri, türbeleri, hanları, hamamları, çarşıları, bitki örtüsü, kuşları ile hiçbir ülkede olmayan bir potansiyele sahip.

Kültür turizmi hem ülke tanıtımını hem de bölgenin kültür düzeyinin yükselmesini tarihsel ve kültürel mirasın anlaşılmasını sağlar. Kentlerin öteki yüzünü keşfetmek, tarih bilincini ve çevre duyarlılığını geliştirir. Kentsel, kırsal, doğal öğeler; bir kültür bilinci, bir kentlilik bilinci, bir şehirli kimliği oluşturur. 

Bu noktada kentlerin öteki yüzü, göz ardı edilir. Çarpık şehirleşme, düzen ve intizamdan kopuk yerleşim, bakımsız yollar, temizlik anlayışından uzak, çöp-kirlilik-sinek gibi aşılamayan sorunlar o yerin kimliğini sabote eder. Geleceğe yatırım yapılmayan, yaşayanlarınca sahip çıkılmayan bölgeler yaşanmaz hale gelir. 

Geçmişten günümüze gelen doğal ve tarihsel kültür varlıkları, sanat eserleri insanlığın ortak mirasıdır. Turizmde çeşitlilik sağlandığında, kültürel turizm çalışmaları artırılarak zenginleştirildiğinde gezginlere yüzlerce olanak sunar.

Kent gezileri, kültür ve sanat etkinlikleri insanları ortak bir paydada buluşturur. Kendi kültürüyle yabancılaşmasını önler. Kültürel mirasın algılanması ve aktarılması maddi, manevi değerlerin dokusunu ortaya koyar. Geçmişin tanıkları olduğu kadar geleceğin şekillenmesinde de rol oynar. Her millet kendi kültür ve tarih mirasıyla dünyada yerini alır.