KURTULUŞ SAVAŞI’MIZIN UNUTULMAZ KAHRAMANI 

KAZIM KARABEKİR PAŞA

M. KEMAL SALLI

Kurtuluş Savaşı’mızın unutulmaz kahramanı Kazım Karabekir Paşa, vefatının 72. Yılında, Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir etkinlikle anıldı.

Agora İstanbul Orkestrası’nın İstiklal Marşı ve Kazım Karabekir Paşa’nın yazıp bestelediği Türk Yılmaz Marşı’nın seslendirmesiyle başlayan etkinliğin açılış konuşmasını, Kazım Karabekir Paşa’nın kızı Timsal Karabekir Kurtaran yaptı. Babasının Doğu Anadolu’daki Ermeni çetelerine karşı yaptığı mücadeleyi, öksüz kalan çocukların eğitimi, meslek sahibi yapılmaları, bölge halkının kalkınması konusunda ve Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki çalışmalarını anlatan Timsal Karabekir, Kazım Karabekir Paşa’nın Cumhuriyet tarihimizdeki yerini ve önemini belirtti. 

   

Milli Savunma Üniversitesi’nden Prof. Dr. İbrahim Ethem Atnur ve Erzurum Teknik Üniversitesi’nden Murat Küçükuğurlu da Kazım Karabekir’i çeşitli yönleriyle tanıtan, Karabekir Paşa’nın Cumhuriyet tarihimizdeki önemini vurgulayan konuşmalar yaptılar. 

KAZIM KARABEKİR PAŞA

Şark Cephesi komutanı, Milli Mücadele Kahramanı ve Siyaset Adamı Kazım Karabekir Paşa, 1882 yılında İstanbul Kocamustafapaşa’da doğmuştur. Ailesi Karaman’ın Gafariyat/Kazım Karabekir kasabasındandır. Babası, Kırım Savaşı’na 16 yaşında gönüllü olarak katılmış, Silistre ve Sivastopol savaşmış olan  Mehmed Emin Paşadır.

Binbaşı iken Kastamonu alay beyliği ve yarbay iken de İskilip Kaymakamlığı görevlerinde bulunan Mehmet Emin Paşa, sırasıyla Hakkari, Van ve Harput’ta görev yaptıktan sonra vali yardımcısı olarak gittiği Mekke’de koleraya yakalanarak vefat etmiştir(1893).

Mehmet Emin Paşa’nın  Mekke’de ölmesi üzerine İstanbul’a dönen Kâzım Karabekir Paşa’nın annesi Hacı Havva Hanım, beş erkek çocuğuna hem annelik hem babalık yapmış ve 1917 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.

Karabekir, beş erkek kardeşin (Hamdi, Hilmi, Şevki ve Hulusi beyler) en küçüğüdür. Eğitime, babasının görevi sırasında doğu illerindeki mahalle okullarında başlayan Kazım Karabekir, daha sonra Fatih Askeri Rüşdiyesi’nden ve Kuleli Askeri İdadisi’nden mezun olmuştur. 

1900 yılında Pangaltı Harbiye Mektebi’ne giren ve burada Almanca ve Rusça dersleri almış olan Karabekir, 6 Aralık 1902 tarihinde piyade teğmeni rütbesiyle sınıf birincisi olarak mezun olmuş, kurmay eğitimine başlamıştır. 

Erkan-ı Harbiye Mektebi olarak anılan Harb Akademisi’ne devam eden Karabekir, 1905’te bu okuldan da “Altın Maarif Madalyası” alarak birincilikle mezun olmuştur.  Gösterdiği üstün başarı nedeniyle, okul yönetiminin, okulda öğretmen olarak kalması teklifini kabul etmeyen Karabekir,  iki yıllık stajını, görevlendirildiği 3. Ordu süvari topçu ve piyade bölük komutanı olarak Manastır’da yapmıştır. Buradaki görevi sırasında birçok kere Rum ve Bulgar çeteleriyle çatışmış, gösterdiği başarılar nedeniyle Kolağası (Ön Yüzbaşı) rütbesine yükseltilmiştir.

1907 yılında İstanbul Harbiye Mektebi tabiye muallim muavinliğine tayin edilen Karabekir, Manastır ve İstanbul’da, İttihad ve Terrakki Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük etmiştir. 1908’de, Meşrutiyet’in ilanından sonra Edirne’de 3. Fırka komutanlığına tayin edilmiştir. 

31 Mart olayında, Hareket Ordusu ile birlikte İstanbul hareketine katılmış, Yıldız Sarayı’nın işgalinde bulunmuştur. 1910’daki Arnavutluk isyanının bastırılmasından sonra kolordunun hareket şubesi şefi olan Karabekir, 1912 de binbaşılığa terfi etmiştir.

Kâzım Karabekir, büyük bir yenlgiyle sonuçlanan Balkan Savaşı sırasında Edirne 10. Tümen Kurmay Başkanı’ydı. Bulgarların Edirne’yi kuşatmaları sırasında Ordu Komutanı Şükrü Paşa ile birlikte uzun süre düşmana karşı koymuş, fakat İstanbul’dan beklenen destek gelmemesi nedeniyle 22 Nisan 1913 günü esir düşerek Sofya’ya gönderilmiştir. Edirne’yi geri almamızdan (21 Temmuz 1913) sonra Bulgaristan ile yapılan İstanbul Antlaşması’yla Sofya’daki esaretten kurtulup İstanbul’a gelmiştir.

KARABEKİR I. DÜNYA SAVAŞI’NDA

1. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Savaşı’nda, Fransızlara karşı Kerevizdere’de kazandığı başarı üzerine Miralaylığa (Albaylığa) terfi etmiştir.

Alman Mareşali Graf Von der Gotz Paşa’nın kurmay başkanı olarak Irak’a giden ve Maraşelin ölümünden sonra 18. Kolordu komutanı olan Kazım Karabekir, Bağdat çatışmalarının sonuna kadar bu görevde kalmıştır.

1917 yılı başlarında Diyarbakır’daki 2. Kolordu komutanlığını üstlenen Karabekir, bu arada 2. Ordu Komutan Yardımcısı olarak da görev yapmıştır.

KAFKAS KOLORDU KOMUTANI

I.Kafkas Kolordu Komutanı olan Kâzım Karabekir, elindeki az sayıda asker ve silaha rağmen, 18 Şubat 1918’de Erzincan’ı, 12 Mart 1918’de Erzurum’u ve daha sonra da Sarıkamış ve Kars’ı Ermenilerden geri almıştır. Bu başarılarının sonucu olarak Tuğ - Tümgeneral (Mirliva) rütbesine yükseltilip Paşa olmuştur. 

15 Mayıs 1918’de Gümrü’yü Ermeni çetelerden geri alan Karabekir, bu başarılarının sonucunda Batum Antlaşmasını imzalatmıştır.

Daha sonra Tebriz’e yönelerek İran Azerbeycan’ından İngiliz kuvvetlerini çıkartan Karabekir, Osmanlı Hükümeti tarafından çeşitli madalyalarla ödüllendirilmiştir.  

Mütarekeden sonra Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisliği tarafından İstanbul’a çağrılmıştır.

KURTULUŞ SAVAŞI VE KARABEKİR PAŞA

Vatanın çok kara günler yaşadığı, Batı Anadolu’nun işgal edildiği günlerde İstanbul’da eli bağlı oturmanın ülkenin geleceğini düşmanın yazmasını kabul etmek olduğunu söyleyen Karabekir Paşa, ilgililerden, genç komutanların Anadolu’ya ordularının başına gönderilmesini, kendisinin de doğuya tayin olunmasını istemiştir.  Bu arada, ülkenin kurtuluşu için bir Milli Mücadele başlatmak hazırlığında olan  Mustafa Kemal Paşa ile Şişli’deki evinde yaptıkları görüşmeler, tarihin akışını ve Anadolu Türklerinin kaderini değiştirmiştir. 

Vatan kurtarmak için, elde kalan kuvvetlerle birlikte Anadolu’ya geçmenin gerektiğine inanan Karabekir Paşa, tayin edilmiş olduğu Tekirdağ’daki 14. Kolordu Komutanlığı’ndan doğudaki orduya verilmesini sağlanmıştır.

Kâzım Karabekir, 24 Şubat 1919’da, Erzurum’daki 15. Kolordu’nun başına geçmesi gerektiği emrini aldığında süratle hazırlanmış ve 12 Nisan 1919 yılında Gülcemal adlı bir yolcu vapuruyla Trabzon’a doğru yola çıkmıştır. 

19 Nisan’da Trabzon’a çıkan Karabekir, Muhafaza – i Hukuk Heyeti üyeleriyle görüşmüş ve onların kendisine bağlanmalarını sağlamıştır. Trabzon’dan Erzurum’a geçen Karabekir, buradaki Müdafaa – i Hukuk Heyeti’nin üyeleriyle de topantılar yapmış ve halka moral kazandırmak ve durumdan haberdar etmek için mitingler düzenlemiştir. 

Karabekir Paşa, bu konuda yaptığı çalışmalarıyla, tüm şartları zorlayarak silahlanmayı sağlamayı, düşmana kesinlikle silah veya cephane yardımı yapılmasını engellemeyi ve Erzurum’da, Doğu illeri temsilcilerinden oluşan büyük bir kongre toplamayı hedefliyordu. İzmir’in işgal edildiği haberi üzerine, Karabekir’in kongre önerisi kabul edilmiş ve 30 Mayıs 1919’da her tarafa davetiyeler gönderilmişti.

19 MAYIS’TA MUSTAFA KEMAL DE ANADOLU’YDI

Erzurum Kongresi hazırlıkları yapıldığı sırada Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmıştı ve hemen Kâzım Karabekir ile temasa geçmişti. 

Erzurum Kongresi’nin toplanma kararını öğrenen Mustafa Kemal bunu takdir ettiğini Kâzım Karabekir’e telgraf ile bildirmiş, 22 Haziran’da Amasya Genelgesi’ni yayınlayarak, kongrenin toplanacağını bütün yurda duyurmuştu. Böylece kongre yöresel değil de ulusal kimlik kazanmıştı. 

Olayın duyulması üzerine, Mustafa Kemal’in Anadolu’daki eylemlerinden çekinen İstanbul Hükümeti, İngilizlerin baskıları sonucu, Paşa’yı İstanbul’a çağırmıştır. Bu emre Mustafa Kemal’in şiddetle karşı çıkması üzerine İstanbul Hükümeti, kendisini tutuklamak için Kâzım Karabekir Paşa’yı görevlendirmişti. Bu emrin Karabekir Paşa’ya ulaşması sonrasında yaşananlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolu açmıştır. 

EMRİNİZDEYİZ PAŞAM!

Kazım Karabekir Paşa’nın geldiğini öğrenen Mustafa Kemal Paşa tutuklanmayı beklemekteydi. Mustafa Kemal’in odasına giren Karabekir Paşa, paşayı saygıyla selamladı ve Anadolu Türklerinin kaderini belirleyen kararını bildirdi:

“Kumandamda bulunan zabitan ve efradın hürmet ve saygılarını sunmaya geldim. Siz, bundan önce olduğu gibi, bundan böyle de muhterem komutanımsınız. Kolordu komutanına mahsus araba ile maiyetinize bir takım süvari getirdim. Hepimiz emrinizdeyiz paşam.”

Mustafa Kemal, Karabekir’in boynuna sarılarak bu eski arkadaşını birkaç kez öper. Kurtuluş Savaşı ateşi o gün, Erzurum’daki tarihi konakta yakılmış olur. Bu olaydan sonra, Kurtuluş Savaşı boyunca, Kâzım Karabekir ile Mustafa Kemal arasındaki haberleşme düzenli olarak devam etmiştir.

10 Temmuz 1919’da toplanan Erzurum Kongresi’nin Türk Milli Mücadelesi’nde çok önemli bir yeri vardır. Bu kongrenin Temsil Heyeti’ne seçilen Karabekir, Sivas Kongresi çalışmalarını da yakından izlemiş ve kongrede alınan kararları desteklemiştir.

Kazım Karabekir, Milli Mücadele hareketi boyunca Edirne Milletvekili ve Doğu Cephesi Komutanı olarak görev yapmıştır. 1920’de Ermenilerce işgal edilen doğu illerini geri aldıktan sonra, 31 Ekim 1920’de Ferikliğe (Korgeneralliğe) yükseltilen Karabekir Paşa, 2 Aralık 1920’de Ermenilerle Gümrü anlaşmasını imzaladı. Rus ve Kafkasya Hükümetleri ile yapılan Kars Antlaşması’na ait görüşmeleri Ankara Hükümeti Murahhas Heyeti Başkanı olarak başarıyla sonuçlanmasını sağlamıştır.

Doğu Anadolu’yu kontrolü altına alan Karabekir, doğudaki ordunun büyük kısmının askeri güç ve mühimmatını, Batı Anadolu’da Yunan kuvvetlerine karşı savaşan  Mustafa Kemal’in ordusuna gönderdi.

KARABEKİR’İN ÇOCUK SEVGİSİ

Karabekir Paşa, doğuda bulunduğu sürece, askeri başarılarının yanı sıra, toplumun eğitimi ve ekonomik yönden güçlenmesi için de çeşitli çalışmalar yapmıştı. 

Ermenilerce katledilen ailelerin yetim yavrularına kanat germiş, 4000 Erkek 2000 Kız çocuğunu sefaletten kurtarmış, açtığı okullarda eğitim görmelerini meslek sahibi olmalarını sağlayarak, ülkeye yararlı birer birey olarak yetişmelerine öncülük etmiştir.   Çocukların yanı sıra yetişkinlerin eğitimi ile de ilgilenmiş, bunun için Erzurum ve Sarıkamış’ta okullar açmıştı.

İSTİKLAL MADALYASI İLE ÖDÜLLENDİRİLDİ

Kazım Karabekir Paşa, 21 Kasım 1923'de, "Milli Mücadelemizde Siyasi ve Savaş Yararlılığı" görülenlere verilen yeşil ve kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmişti.

Kurtuluş Savaşı’nın zaferle taçlandırılmasından sonra 1. Ordu Müfettişliğine tayin edilmiş, Meclis’in 2. devresinde İstanbul Milletvekili olarak görev yapmıştı. 1924 yılında, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar Eğilmez ve arkadaşları ile Cumhuriyet tarihinin ilk muhalefet partisi olan Terrakki Perver Cumhuriyet Fırkasını kurmuşlar, fakat, Karabekir’in başkan seçildiği parti, bir süre sonra kapatılmıştı.

Kâzım Karabekir Paşa, 22 Haziran 1926’da, Mustafa Kemal’i hedef alan İzmir suikastında rolü olduğu ileri sürülerek Ankara’da tutuklanıp İzmir’e götürülmüştü. Suikastı araştırmak amacıyla kurulan İstiklâl Mahkemesi’nde idamla yargılanmış   fakat, 23 Temmuz’da, söz konusu olayla bir ilgisi olmadığı anlaşılarak, mahkeme üyelerinin oy birliği ile beraat etmiştir.

1927’de emekli edilen Kazım Karabekir, 1938 yılına kadar, bugün müze olan Erenköy’deki köşkünde inzivaya çekilmiştir. 

Azım Karabekir, yakın tarihimize ışık tutan eserlerini bu dönemde kaleme almıştır. Aydın eşrafı Cemal Bey’in kızı İclal Hanım’la 1924 yılında evlenmiştir. Bu evliliğinden 1927 yılında ikiz kızları Hayat ve Emel, 1941 yılında da 3. kızı Timsal dünyaya gelmiştir.

1938 yılı sonunda İstanbul Milletvekilliğine seçilmiş 6.,7. ve 8. dönemlerde İstanbul Milletvekilliği yapmıştır. 5 Ağustos 1946 tarihinde TBMM Başkanlığına seçilmiş 26 Ocak 1948’de bu görevdeyken vefat etmiştir.