Geçen haftanın en önemli gündem maddelerinden biri de kuşkusuz Diyarbakır, Van ve Mardin’in HDP’li Belediye Başkanlarının İçişleri Bakanlığı tarafından ‘teröre verdikleri destek nedeniyle’ görevden alınmalarıydı.

İçişleri Bakanlığı ‘silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, terör örgütü propagandası yapmak, suçu ve suçluyu övmek, halkın mahalli ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamak yerine bölücü terör örgütünün amaçları, ideolojik söylemleri ve eylemlerini destekler mahiyette uygulamalarda bulunmak, belediye imkânlarını terör örgütünü destekleyecek şekilde yönlendirmek gibi eylemler nedeniyle’ Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün görevden uzaklaştırıldığını duyurdu.

Bahsi geçen illerde HDP’li Belediye Başkanları bir önceki dönemde de aynı gerekçelerle görevden alınıp yerlerine kayyum atanmış ancak son seçimde sandıktan yine HDP’li isimler çıkmıştı. 

Kayyum kararının hemen ardından CHP, İP ve SP’nin gösterdiği reaksiyon çok önemliydi. İmamoğlu, “Kayyum atanması demokrasiyle ve demokratik teamüllerle izah edilemez. Milletin iradesini yok saymak kabul edilemez” diyerek ilk tepkiyi gösteren isim oldu. Diğer partilerden de HDP’ye destek veren açıklamalar yapılırken AK Partinin muhalif kanadından eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun aynı saat ve dakikada sosyal medyada mesaj yayınlamaları dikkat çekiciydi. Gül “Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının ‘bu şekilde’ görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır’ tespitinde bulunurken Davutoğlu, “Kısa süre önce gerçekleşen seçimlerle göreve gelen Mardin, Diyarbakır ve Van Belediye Başkanları’nın idari tasarrufla görevden alınması demokratik sistemin ruhuna aykırıdır. Seçimle gelenlerin seçimle ayrılması milli irade ilkesinin gereğidir. (…) Bu karar, toplumsal barışa katkı sunmayacağı gibi terörle mücadeleyi de zaafa uğratabilir” diyerek kararı eleştirdi.

Ancak, Güneydoğulu seçmenlerin iradelerini sandığa yansıtma da yaşadıkları ciddi sıkıntıların olduğu göz ardı ediliyor. HDP’nin sadece Güneydoğu’da değil Türkiye genelinde Kürt seçmen profili hakkında detaylı bilgiye sahip olduğunu ve hangi sokaktan kendisine kaç oy çıkması gerektiğini bildiğini yine HDP’li bir siyasetçi ifade etmişti. Bu gerçek göz ardı edilerek yapılacak tespitler eksik olacaktır.

*      *      *

 KAZ DAĞLARINDAKİ ORMAN DA, EGE’DE YANANLAR DEĞİL Mİ?

Kaz Dağları yıllardır derinliklerinde bulunan altın madeni vesilesiyle gündeme geldikten sonra çevreci olduğu ifade edilen dernek veya vakıfların Kaz dağlarının ‘üstüne sahip çıkan’ açıklama ve eylemleriyle iş küllendirilerek uyutulur. Geçtiğimiz günlerde de aynı sahneler tekrarlandı. Muhalif siyasilerden de ciddi anlamda destek alan eylem ve söylemlere tanık olduk.

Oysa sadece son bir ay içerisinde Artvin’den Antalya’ya, Mersin’den Manisa’ya, İzmir’den Hatay’a, Aydın’dan Bolu’ya, Muğla’dan Diyarbakır’a yurdun 200 bölgesinde faili meçhul orman yangınları meydana geldi. Orman yangınlarının uluslararası terörizmin önemli eylem ve tehdit unsurları arasında bulunduğu öteden beri bilinen bir gerçektir.

*      *      *