KAVRAM VE ÖNEM SIRASI KARGAŞASINI YENMELİYİZ...

Abone Ol
Bu kargaşayı yenmek, aşmak ilk görevimiz olmalıdır düşüncesindeyim. İzninizle birkaç örnek vereyim.   _      Sayın Başbakan dahi Yabancıların yatırım sermayesi getirmeleri ile Türkiye'de gayri menkul sahibi olmaları için yaptıkları ödemeleri karıştırmaktadır. _      O böylesine karıştırınca doğal olarak ekibi de "zaten konusunda uzman kişilerden oluşturulmuş bir yönetim kadrosu olduğu prensipte münakaşalıdır" gerçek yabancı yatırımcının nitelik farklarını düşünmeye dahi gerek duymamaktadırlar. _      Dolayısıyla üretime yönelik fabrika veya benzeri yatırım yapıp istihdam yaratan ve mutlaka teşvik edilip el üstünde tutulması gereken yatırımcı ile "portföy yatırımcısını" ayni değerde tutmakta ve kafamızda Demokles'in kılıcı gibi duracak olan "ne zaman bu yatırımcılar paralarını alıp gidecekler" endişesini yaratanları da teşvik edip el üstünde tutmaya çalışmaktadırlar. _      Bundan da kötüsü 82 yıllık Cumhuriyetin tüm birikimi ile oluşturulmuş gerçek istihdam yaratıcı yatırımları satın almak için ülkeye para getirenleri de el üstünde tutup genellikle ucuz fiyatlarla kar eden işletmeleri "özelleştirme" adı altında bilinçsizce bu kişilere devredivermektedirler. Bunlar ülkemizde bir mülk alan dış yatırımcılarla ayni yapıdadırlar. İstihdamı arttırmaya hiçbir yardımları olmayacağı gibi aldıkları işletmelerin kendilerine mal oluş bedelinin en az bir mislini kısa zamanda kazanmak için hem kadro azaltması yoluyla tasarrufa yönelip hem de vergi miktarını azaltıcı tedbirlere başvurarak adeta tesisin içini boşaltıp kabuğunu bulabildikleri en iyi bedelle satıp gitmeyi hedefleyen sözde yatırımcılardır. _      Yine Sayın Başbakan Fransa, Belçika ve Almanya'da son günlerde ayyuka çıkan sokak yangınlarının nedenleri arasında "son düzeltmesine göre" hala başörtüsü yasaklamasının da bulunduğunu söyleyerek kavram çelişkisi içinde içerdeki militanlarına mesaj vermeyi denemektedir. _      Disorganize sol gençler bilinçsizlikleri nedeni ile aralarına katılan PKK militanlarını dahi fark edemeden, neden ve niçin olduğunu derli toplu açıklayamadıkları bir YÖK karşıtlığını Ankara'da polislere ve arabalara kaldırımlardan söktükleri taşları atarak göstermeye çalışırken, birdenbire Başbakanın müthiş tespitinin meyvesi olarak birkaç başörtülü kız veya kadın da İstanbul'da güya okullarda başörtüsü yasağının kaldırılması isteğiyle şimdilik sadece sokaklarda bağırarak yürüyorlar.367 Milletvekili ile AKP'nin çözmeye cesaret edemediği sorunu bu çığırtkanların çözmesi mümkün mü? _      Her şeyden önce bu öcü benzeri kadın kıyafetlerinin Kuran-ı Kerim'in neresinden etkilenerek oluşturulduğunu bunca İlahiyat Fakültesine sahip olan ve İslam tarihi süresince, İslam'ın en güzel uygulandığı, en uygar İslam yoğunluğuna sahip Türkiye'de bilimsel olarak bir alimler heyetinin kabulü gerekmez mi? Bir çok İlahiyat Profesörünün yorumunda olduğu gibi tüm Türkçe tercüme veya meallerde bu tip örtünmeler ve başörtüsü zorunluluğu yoktur. Başörtüsü ancak toz vs. gibi dış etkilerden korunmak veya saçlarda saklanacak bir şey varsa gerekli olabilir. Arapları taklit etme heveslileri için önerim erkeklerin de başlarını örtmeleridir, zira çöl kumundan ve güneşinden korunmak için Arap erkekler de başlarını örterler.  _      Bu arada Sayın Genel Kurmay Başkanının seçimi uyarınca KKK'nın ambleminden "nedense bröve deniyormuş" Atatürk'ün Kocatepe'deki resmi ve Türk bayrakları ile tarihi silahlar kaldırılıp, iki kılıç iki defne dalı ve bir Ay Yıldız ile yeni amblem oluşturuluyor. Doğal olarak Atatürk'ün izlerinin AB emriyle her alanda silinmesi çabası Hükümetçe sürdürülür ve tüm Atatürk'çüler bunun sıkıntısını yaşarken KKK'nın da bu üzüntüyü arttırıcı davranışı Atatürk'ün Ordusundan beklenti içinde olanları da çok şaşırttı ve üzdü. Doğal olarak herkes "Acaba Subaylar artık Atatürk'ü göğüslerinde taşımak istemiyorlar mı?" sorusunu soruyor.  _      Bir de hiç sebepsiz "eğer sebebi varsa AB emrinin uygulamasıdır diye düşünmemek elde değil" yapılan bu değişikliğin ne büyüklükte masraf açtığını lütfedip söyleseler de ordusu için tüm harcamalara seve seve verdikleri vergileri ile katılan bu milletin gerçek Yurtsever Vergi yükümlüleri kesinlikle onaylamadıkları bu değişiklik için ne ödediklerini öğrenseler herhalde çok doğru olur. Çünkü içinde bulunduğumuz dönem her açıdan gelecekte kovuşturulmaya namzettir. _      TBMM Başkanı Bütçe Plan Komisyonunda konuşması sırasında ortaya öyle kavramlar çıkartmıştır ki, ister istemez şaşkınlık yaratmıştır. Kısaca Başbakan ile uyumları şüphe(?) yaratmıştır, şöyle ki;   _      İsteyen Milletvekillerinin Dokunulmazlığının kaldırılması için tüzük değişikliğini önerdi, istemeyenler için fikri yok, _      Muhalefete Maliye Bakanı hakkında gensoru vermelerini salık verdi, o da bazı AKP'li Milletvekilleri gibi lojmanların neden harap halde elde kaldığını merak ediyormuş ama AKP'liler kendi bakanlarına Mecliste soru soramazlarmış. Tuhaf değil mi? _      Sayın Cumhurbaşkanına ve Makamına çok saygısı varmış ama başörtülü kadınları Çankaya davet etmemesini uygun bulmuyormuş, bundan önceki Cumhurbaşkanları bu uygulamayı yapmamışlar, kendisi bundan sonra geleceklerin de yapmayacağından eminmiş. Geleceğine güven konusu da çok ilginç yani artık Atatürk'çü bir Cumhurbaşkanı beklenmiyor.   İşte Dostlarım son günlerin karmaşası içinden çıkarttığım birkaç kavram ve öncelik kargaşası örneği, bu keşmekeşin artarak çoğalmaması için Atatürk Cumhuriyetine inananların harekete geçip mümkün olduğu kadar süratle seçmenimizi nereye götürülmekte olduğu konusunda uyarması gerekiyor. Mevcut 52 adet muhalefet partisi de mümkün olduğunca asgari müştereklerini bulup tek hedefe birlikte yürümeyi denemek zorundadırlar diye düşünüyorum.