Son günlerde toplumsal aile başarısının kariyer ile ölçümlendiği karakterin ise;ne olduğu unutulmuş durumda.

İnsan kariyeri ile değil karakteri ile var olur.

İnsan etiketiyle değil genlerinden aldığı davranışlarıyla,ailesiyle,özüyle,insanlığı ile gururuyla var olur.

Ne yazık ki;

insanlar modern dünyamızda davranışlarıyla,aile yapılarıyla değil performanslarıyla değerlendiriliyor.

Sadece iş dünyasında değil neredeyse yaşamın tüm evrelerinde yapılan kariyer,etiketlenilen zenginlikle,dış görünümdeki markalı kıyafetler yaşam yerleri mekanlar ve kullanılan otomobillerle değerlendiriliyor.

Nasıl ki;para benim umurumda değil bazı kimselerinde kişilikli olmak umurlarında değil.

İnsanların yeni tanıştıklarına yönelttikleri ilk soru;

’’Ne iş yapıyorsunuz,ne kadar ücret alıyorsunuz,eviniz kira mı,arabanız var mı,hangi üniversiteden mezunsunuz?’’

Sanki insanların kullandıkları,yaşadıkları varlıklar,kariyeri,onun nasıl bir karakterde olduğu cevabını veriyor.İnsanlar birbirlerinin hakkında olumlu ve olumsuz görüşe kişilerin yaşadıkları koşulların azlığıyla veya üstünlüğüyle karar veriyorlar.

Kim nasıl kariyer yaparsa yapsın.Kimler yüksek paralara sahip olursa olsun karakter bozuk,eksikse bunların hiçte önemli olmadığını bile bile inkar etmiş durumdayız.

Kimseler karşıdakinin aile yapısıyla ilgilenmiyor.

Aile kuramı diye bir şey yokmuş gibi;çalışma,hırs ve şans ile edinilen lüks koşullarının kişinin aile desteğiyle değil;bireyin kendisiyle oluşup şekillendiği küstahlığı ise çoktan çoğalmış durumda.

Hiç fark ettiniz mi?

Kariyerin zirvesine ulaşmış çoğu insanların çok mutsuz olduklarını…

Çoğu insanın hayali olan yaşam güzelliğini yaşasalar da ruhlarında,iç huzurlarında kocaman bir eksikliğin olduğunu.

Doymayan sevgilerinde doyurulmamış olan aç gözlüklerini…

Aile olgusunu bilmeyip,aile yuva kuramadıklarını yada aile birlikteliklerinin çıkara dayalı olduğu için maksimum beş yıl sürüp sonra boşanmaların olduğunu.

Toplum içi iletişim bozukluğu yaşadıklarını.Ya kin,nefret yada içe kapanık asosyal olduklarını görmüş olmalısınız.

Oysa kariyer planından önce karakter ve kişilik planlarını yapmış olsalardı daha sağlam ruha,bedene sahip olacaklardı.

Ailesini,geçmişini,oluşumunu inkar eden‘’kariyer budalası’’insanların en büyük hatası onların kendi yalnızlığıdır.

Telafisi olmayan bu hata ile davranış bozuklukları ve kişilik bölünmeleri ömürleri boyunca onların zenginlikler içinde boğulmalarını sağlayacaktır.

Bir insanın sağlıklı iletişim kurup, faydalı birey olması ve her şeyden önce kendisini sevmesi,kendisine önem vermesi için ailesi çok önemlidir.

Ailesi güzel olan sağlıklı iletişime sahip anne ve babanın çocuğu asla toplum içi ‘’karakter arızası’’ göstermemektedir.

Ailesinde,gereksiz özentiler, geçici heves özlemleri, yalanlar, dedikodularla yetiştirilen çocukların edindiği kariyer bile onların mutluluk huzurunu sağlamamaktadır. 

Bu yüzden insanların birbirleriyle tanıştıkları vakitteki öncelikleri;aile iletişimleri ve o kişinin çocukluğu olmalıdır.

Eksik ve yanlış ilişkilerle büyüyen bir aile çocuğu ne kadar şanslı,başarılı da olsa hem kendi yaşamında hem de evlilik kurumunda hep yaralı ruha,karakteri oluşmayan aşağılık duygusu yaşayan duygu durumunda olacaktır.

Bu durumu ilk zamanlarda belli etmemek için dokusu sağlam kumaştan maske takacaktır.

İçsel yolculuğundaki eksikliği ise her geçen gün o maskenin yırtılmasına sebep olacaktır.Delik deşik olan maske düşünce kişinin arkadaşlık,dostluk ve eş olma durumundan kaçışları başlayacak depresif duygu durumları açığa çıkacaktır.

İşte o zaman hiçbir kariyer kaybolan,gelişmeyen karakterin yeniden oluşma şansını vermeyecektir.

Bazı insanlar hala kariyere göre insan seçiyor,insanı yargılıyor.Yada kariyerleriyle var olmaya çalışıyorlar.Oysaki;en büyük ceza,insanın kariyere koşarken karakterini yok saymasıdır .

Kariyeriniz zenginliğiniz etiketiniz olsun yada olmasın ne olursa olsun ama olmazsa olmazınız sağlam bir karakteriniz olsun.!