Yıl 1982…

Üniversite de zımba gibi bir öğrenciyim…

Okuyan, araştıran ve de sorgulayan çakılı karakterlerden biriyim…

Genç yaşta Noter vekilliği yapmam nedeniyle üniversitede b ir lakabım da oldu…

Yediden yetmişe tanıyanlar lakabımla hitap eder oldular…

“NOTER”

***

O sene bir arkadaşımız katıldı bize…

Kıbrıstan gelerek aramıza katılan genç irisi arkadaşımız Lefkoşalı…

Mete Korman adındaki arkadaşımızın en önemli özelliği Kıbrıs dememesi…

O “Kıprıs” diyor bütün Kıbrıslılar gibi…

Rauf Denktaş gibi…

***

Mete Kormanın babası Rauf Denktaş’ın özel kalem müdürü…

1974 yılı Kıbrıs Barış Harekatında Denktaş la birlikte nasıl saklandıklarını anlattı Mete…

Babası Ahmet Fetin Korman’ın yanında küçük bir çocukken korkulu günleri olmuş…

Rauf Denktaş’a amca diyordu sıcak bir dille…

“Rauf amca, hem saklanmada hem de herkesle irtibat kurmada çok başarılıydı” demişti…

***

İşte o günlerde…

Kuzey Kıbrıs Türk Federasyonu olan adını değiştirdi ve Federasyonu Cumhuriyete dönüştürdü…

Böylece KKTC resmen bağımsız bir devlet olarak kuruldu ve yeni Kıbrıs Türk devletini Türkiye Cumhuriyeti hemen tanıdı…

Bir sohbetimizde Mete’ye söylemiştim birkaç gün öncesinden…

“Rauf Denktaş Cumhuriyeti yakında mutlaka kuracaktır” demiştim…

Çok mutlu olduk…

***

Barış Harekatı sonrasında bazı askerlerimiz orada kalmış…

Hem nüfus artsın hem de askerlik sonrası yeterli güvenlik oluşsun demişler…

Rumların bırakıp kaçtığı portakal bahçeleri ve bazı tarlalar kalanlara imtiyaz olarak verilmiş…

Portakal, Mandalina, limon, turunç ve de Hellim peyniri…

Tarım dışı üretim yok burada…

***

Kara sakalılar…

Zamanla orada kalanların ortak özelliği bu olmuş…

Kıbrıs’ta kalarak yerleşen Türkler anlaşmış gibi sakal bırakmışlar…

Yaşlarda genç olunca kapkara sakallarıyla dikkat çekmeye başlamışlar…

Kıbrıs yerlileri Türkler zaman içinde dışlamaya başlamışlar onları…

Çocuklarını bile“bak seni kara sakallılara veririm” diyerek korkutmuşlar…

Kurtarıcılar nasıl olduysa korkutucuya dönüşüvermiş…

***

Anavatanda…

Özellikle gençlerin çoğu kara sakal bırakmaya başladı…

Kimi sultan sakalı kimi de şehzade sakalı gibi…

Kendine güveni olmayan ergenlerin içedönük saplantılarının dışa vurumu olabilir mi?

Hanımlara sormak gerekir aslında…

Karasakal yakışıyor mu?