İçeri girdi genç adam; buğulu yosun yeşili bakışları süzdü duvarları, demir parmaklıkları, boyası kavlamış kapıları, soluk renkli yatak döşek işlevi gören paçavraları..!!
Her yeri ama her şeyi inceliyordu bakışları..
Ne işi vardı burada??
O bir akademisyendi.. Öğrencileri vardı.. 
Vatan millet demedi mi ömrü boyunca??.. 
Babadan aldığı hırçınlığı ve o buğulu bakışları..
Anasının ak sütü gibi helal değilmiydi yediği her lokma??
Yazdığı onca tarihi araştırma kitapları; 
sadece vatanın akına, namusuna hizmet etmedi miydi??
Neyi vardı yalan dünyada, neyi vardı?? 
Hizmetlerinden başka neyi??
Bırak hanı hamamı, başını sokacak bir evi, gezeceği bir arabası bile olmamıştı..
O genç değilmiydi.. onun canı yokmuydu.. istememişmiydi??
Hizmet etmeliydi.. Hizmet etmeli ve vatan borcunu ödemeliydi..
Anlında bir yafta: Dinsizin oğlu..!!
Varsın desinler; ben babmıda anamıda bilirim derdi içinden..
Tamam belki ibadetleri eksikti ama Tanrı demez miydi. Vatan hizmeti ve dahi halka hizmet HAKKA hizmet değil miydi..!!
Komik suçlamaları yüzüne okunmuş ve avukatlarına tırışkadan papatya söz hakkı verilmişti.. 
Ne komik o şimdi cezaevindeydi..
İşte şimdi belki bir müddet susmalıydı ama HAK görüyordu ve adildi..
Kendi kendine konuştu Mehmet:
-------Keser döner sap döner; gün gelir hesap döner..!!