Birkaç haftadır herkesin dilinde “Kanal İstanbul” var. Tartışmalar, fikir beyan etmeler ve uç noktada duran görüşlerin sürekli bunu konuşması… Tüm bunları yaşarken gerçeklerden uzaklaştığımızın farkında mısınız? 

Siyasi partiler çıkıyor, “2023 Vizyonu” diyor. Başka vizyonlar başka siyasi partiler tarafından ortaya konuluyor. Ortaya vizyonlar koymak yerine ülkenin temel sorunlarına fikirler üretilsin ve uygulamaya geçilsin. Türkiye’nin gündemi bir süre gerçek sorunlar oluyor ve daha sonra gerçek sorunların yerini başka şeyler alıyor. Bırakın Kanal İstanbul projesini, daha önemli sorunlarımız var bizim. Bu sorunların üstüne yoğunlaşmak yerine sürekli başka konulara sıçrayarak gerçek sorunlardan uzaklaşıyoruz.

Temel sorunlardan biri “işsizlik”. Her dört üniversiteli gençten biri işsiz ve çalışan üniversite mezunlarının büyük çoğunluğu da kendi işini yapmıyor. Bir ülkenin gelişmiş beyinlerini pasif konuma getirirseniz ülkenin kalkınmasında kimler aktif rol oynayacak? Çoban açığımız var diye Afgan çoban ithal ediyoruz. Onca işsiz varken başka ülkeden çoban almak hangi akla hizmet? Yarın bir gün çıkıp temel meslek gruplarında da başka ülkelerden eleman alıyoruz denilirse şaşırmayın.

Diğer bir temel sorun “ekonomi”. Çorum’da iki kişi yoksulluktan intihar etti kısa süre önce. İntihar edenlerden biri yiyeceği olmadığından baba evine gitmiş. Yoksulluk sınırı altında yaşayan milyonlarca insan varken, devletin bu konuda ciddi çalışmalar içine girdiğini göremiyorum. Devleti yönetenlerle halkın arasının maddi ve manevi yönden açıldığını görüyorum. Aslında devlet halkın ta kendisidir ama devleti yönetenler kendini halkın üstünde görmeye başlamışsa, halkın sorunlarından uzaklaşmışsa halk kendi içinde çıkmaza düşer ve umudunu kaybeder.

Diğer önemli bir sorun  “Adalet”. Vatandaşların büyük bir kısmı Adalete güvenmiyor. Adalet insanların güvencesidir ve sorunların en önemlisidir. Vatandaşlar adaletin herkese eşit uygulanmadığını düşünmeye başladığı an sadece adalete güven sarsılmaz, aynı anda devlete olan güven de sarsılır. İnsanlar kendilerini güvende hissetmez, haklarını arama durumunda çekimser davranırlar. Kendi adaletlerini kendileri yaratmaya çalışırlar. Vatandaşların çoğu adalet konusuna umutsuz ve karamsar gözle bakıyor.

Tüm bu sorunlar birer kaya gibi önümüzde dururken Kanal İstanbul Projesini neden konuşuyoruz? Bizim önceliğimiz bu değil ki. Vatandaş yoksulluktan intihar ederken, istihdam yaratacak kurumlarımız yokken, vatandaşın ülkeye yönelik umutları her gün yok oluyorken Kanal İstanbul Projesini konuşmak tam bir zırvalık. 

Halkın önceliklerini öteleyip başka şeylere öncelik veriliyorsa devlet kim için var? Halk,  ödediği vergilerin nereye gideceğini kendisi belirleyemiyorsa yani halkın önceliklerine kullanılmıyorsa hesap verilebilirlilik nerede kaldı? Kanal İstanbul Projesini konuşmayı bırakın, halkın öncelikli sorunlarını konuşun ve çözün. Halkın önceliği olmayan konuları öne sürüp konuşmak halkın yararına değil. Kanal İstanbul Tabi yapılsın ama halkın öncelikli sorunları çözülmemişken halk bunu düşünecek durumda olamaz. Öncelikli sorunlar çözülürse,  vatandaş kafası rahat bir şekilde buna odaklanır ve oturur düşünür.