İnsanlar, huzur ile vicdan hürriyeti ile çalışmak ihtiyacındadır. Bu ise toplumu idare eden devlette ve hükümette adaletin mutlak hâkim olmasıyla mümkündür. Bunu temin edecek şey adliyemizdir. Bir memlekette adalet olmazsa, o memlekette anarşi var demektir, orada hükümet yok demektir. (Gazi Mustafa Kemâl Atatürk-1923)
Büyük bir ciddiyetle açıklanan ama şimdiye kadar hiç uygulanmayan kamuda tasarruf paketlerinin on birincisi "Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi", adı altında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in katıldığı toplantı ile 13 Mayıs 2024’te kamuoyuna açıklandı..
Tek başına iktidar olduğu yirmi iki yıl içinde israfı ve şatafatlı yaşamı ön planda tutarak ekonomik sistemin devamlı zarar etmesinin yolunu açan Ak Parti yönetimi; birbiri peşi sıra asla yerine getirmeyeceği tasarruf paketleri açıklayarak algı yönetimi yapmıştır. Böylece Türk halkının gözünü boyamakta oldukça tecrübeli olduğunu bir kere daha ispat etmiştir.
Bakan Şimşek tarafından tedbir olarak açıklanan hususlar kamu yönetimi tarafından aslında her zaman yapılması gereken sıradan rutin faaliyetlerdir. Ve tüm bu sayılan hususlar devletimizin SAYIŞTAY denetçileri tarafından titizlikle kontrol edilerek aksaklıkların idareye raporlarla bildirilerek tedbir alınması gereken rutin hizmetler içinde yer almaktadır.
Bakan Şimşek bu açıklamaları ile SAYIŞTAY kurumunun bugüne kadar görevini yapmadığını itiraf etmiş oluyor. Alınacak tedbirlerin kontrolünde yine SAYIŞTAY’dan hiç söz etmiyor. Demek ki bundan sonra da Anayasamıza göre devletin tüm harcamalarını denetlemekle görevli bu güzide kurumun devre dışı kalacağını vurguluyor.
Bu tedbirlerin tamamı gerçekleşse dahi asgari ücret ve altında maaş alan kitlelerin refahının artmasına hiçbir katkısı olmayacaktır. Çünkü bu sayılan tedbirler devleti mali açıdan zor duruma sokan kapitülasyonlar benzeri temel sorun alanlarından hiçbirini kapsamamaktadır.
Özetle bu paketin insanlarımızın ekonomik yaşamlarına yeni bir gelir sağlamayacağı açıkça görülmektedir. Yine bu paketin özellikle belediye hizmetlerinde çok büyük aksamalara yol açacağı da bir gerçektir. 31 Mart seçimlerinde belediyelerin çoğunu kazanan CHP’nin açıklanan paketle cezalandırılmak istendiği algısı mevcuttur.
Sonuç olarak bu paket Türkiye'nin her alanda çökmüş ekonomik sistemi için sıfır katkı sağlayacaktır. Dağ yine fare doğurmuştur.
KUMPAS DAVALARI BİTTİ Mİ?
------------------------
Anayasamızın Cumhurbaşkanına tanıdığı yetkilere dayanarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 17 Mayıs 2024 geceyarısında yayınlanan kararnameleri ile 28 Şubat hükümlüsü generallerin cezaları kaldırıldı.
28 Şubat kumpas davasından ağırlaştırılmış müebbet hapisle cazalandırılarak 1001 gündür hapiste ölmeleri gereken komutanlarımız tahliye edilerek sevenlerine kavuştular.
Bir ömür boyu ordunun çeşitli kademelerinde birlikte görev yaptığım
Silah arkadaşlarıma geçmiş olsun diyorum. Bundan sonraki yaşamlarında sağlıklı ve huzur dolu günler diliyorum
Ergenekon, Balyoz, Komutanlara suikast, Casusluk gibi düzmece ve kumpas davalarla Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde şerefle görev yapan Atatürkçü kadroların tasfiyesini ele alan saldırılar inşallah son bulmuştur.
FETÖ Örgütüne mensup yargı mensupları vasıtasıyla başlatılan Kumpas davalarında Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesi ne yazık ki çok kötü bir sınav vermiştir. 26'ncı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ başta olmak üzere üst düzey rütbeli personeline sahip çıkamamıştır. 15 Temmuz Silahlı FETÖ Örgütünün darbe girişimi bahane edilerek planlı bir şekilde ordumuzun personel gücünün zayıflatılmasına seyirci kalınmıştır.
Sonuç olarak yapılan tahliyeler ile yargı eliyle yapılan bir yanlışa dur denilmiştir.
17 Mayıs 2024 tahliyelerinin ordumuza karşı yürütülen planlı saldırıların durdurulmasının miladı olarak değerlendirileceğine, yaşanan vahim durumlardan ders çıkarılacağına, Türk Ordusunu Atatürkçü çizgisinde dimdik ayakta tutacak tedbirlerin ivedilikle alınacağına inanmak istiyorum.