Kalpleri ölenler
Kendini mâsivâdan (kendisinden başka şeylerden) kurtaranlardan sadece biri olan, Mustafa Bekrî hz. ilim öğrenmek ve büyük zatların kabirlerini ziyaret etmek için birçok beldelere gitti.
Mustafa Bekrî hz. Es-Süyûf-ül-haddâd fir-reddi ehl-iz-zandika vel-ilhâd adlı eserinde insan davranışlarının kalpte bıraktığı etkilerinden bahsettiği bazı bölümlerde kalplerin ölümünden şöyle bahseder:
Yine biz, bizde gıybet veya birisine eziyet ve sıkıntı vermek gibi hoş olmayan bir durum meydana geldiği zaman kalp ahvalimizin değiştiğine, kalbimizin burkulduğuna, kalbimizde bir darlık ve donukluk meydana geldiğine şahit oluruz.
Günahın büyüklüğüne göre bizde meydana gelen sıkıntı ve musibet de o derecede büyük olur. Bütün bu hâller, hemen tövbe ve istiğfara sarıldığımız, günahımızı itiraf ettiğimiz, günahta ısrar etmediğimiz hâlde meydana gelirdi.
Fakat bu, Hakk teâlânın kuluna lütuf ve ihsanıdır. Çünkü Hakk teâlâ böyle yapmakla, o kulunu uyarmakta, o kulunun günahtan dönmesine, günahları, kalplerini öldürdüğü ve kapladığı kimselere aldanmamasına vesile olur.
Kalpleri günahları sebebiyle ölen kimseler, işledikleri günahlar yüzünden kalplerinde herhangi bir değişiklik göremezler. İşledikleri günahların kötülüğünü hissetmezler.
Nitekim hadîs-i şerifte; “Kul bir günah işlediği zaman kalbine siyah bir nokta konur. O kul, bu günahtan vazgeçtiği, Hakk teâlâdan af ve mağfiret istediği, tövbe ettiği zaman kalbi parlar. Eğer o günaha tekrar dönerse, o siyah nokta artar, onun kalbini tamamen kaplar.
Böyle bir kimse Hakk teâlânın (meâlen); “Hayır (onların zannettikleri gibi değil)! Doğrusu onların kazandıkları günahlar, kalblerini kaplamıştır” (Mutaffif-14) buyurduğu kimselerdir” buyuruldu.