Kalp kırılır, söz içinde kalır

Abone Ol

Her şeyim olabilirsin hatta hiç bir şeyim de. Ama asla kırgınlıklarımdan olma. Hüzünlerim içinde dolanma! Yalnızlıklarımla tanışma. Çok üşürsün. Kapat pencereyi!

Hayatınızdan gidenlere…

Dur diyemediklerinize.

Deseniz de sizi dinlemeyenlere.

Hayata sitem edenlere gelsin.

Hayat bildiği gibi gelsin. 

Vardır bir bildiği der, çekeriz sineye.

Sevda kaçsın çayınıza. Şiir tadında günler dilerim…

Sen gittin. Sen gidince ben kaldım mı? Ben de gittim. Sevdam ile birlikte hayat yazgımın tomurcuk halleri gitti. Yüreğimin mum ışığına dönmüş en titrek halleri gitti. Yalnızlığım da gitti. O bile dayanamadı benim esrik hallerime. Elleri kelepçeli, bacakları kanlı küçük ruhlar da terk etti. İçimdeki tüm benler birer birer gitti. Dört yıl oldu. Su gibi değil mi? Oysa zamanın kıymetini en çok sen bilirsin kıymetsiz zamanlar içinde. Elindeki kadehin içindeki ölüm şerbetini yudumluyorsun. Afiyet olsun. Zehir bile senin yanında şerbete dönüşür, biliyorsun. Güzelliğinin hırsızı kara melekle dans ediyorsun.

 En çok vals severdin.  İhanete uğrayacağını bilmediğin dürüst kollardaki sağlam duruşunla ölümü bile alt edebilirdin.

 Peki, neden etmedin? Neden gittin? Neden? Neden?

İnsanoğlu anlamak ister; anlarken de anlaşılmak. Gözlerinin en derinliklerine bakarken içten içe bir yol çizer gönül gözünden yüreğine. Usulca orada biriktirir; heyecanlarını, sevinçlerini, mutluluklarını. 

Sevmek ister, severken de sevilmek. Dilden yüreğe kazıdığı o engebeli yolun sonuna sadece güzel dileklerini istiflemek ister. Tıpkı bir karınca gibi. Çalışır. Çalışır. Çalışır. Öteki kışı göremeyeceğini bilmeden. Aşkının ne kadar süreceğini bilmeden; incinmekten korkarak çalışır titrek yüreği ile. Ve en büyük yıkımı anlaşılmamaktır. Aldatılmak, aldanmak…

 Aldatıldığını çok sonrasında öğrensen de yürek yangının esen rüzgârla daha da alevlenecek, biliyorum. Ve ihanetin kollarına atacaksın kendini. Gücün kalmadı çünkü. Bu yolda şimdilik yalnız gibi gözüksen de görünmeyen buz dağının en sert ve çetrefilli yönüyle karşılaşmayanlara edecek bir çift lafın var biliyorum. En öfkeli vakitlerde bile şeytan sana yaklaşamaz. Göz göze gelmekten bile çekinir. İyilik ve güzellik pınarından öyle şeyler akar ki, herkes ağzı açık seni izler. Gıpta eder. Hasetlenir. İçleri çekilir. Ve sen onca kirlenmişliğe rağmen ak pak dimdik durursun karşılarında. 

Hayat tahmin ettiğimizden çok daha engebeliymiş değil mi? Ve onca mücadele içerisinde elde edilecek en büyük ödül insanlıkmış, değil mi?