Sayın Rauf Denktaş abadiyete intikalinin birinci yılında Türkiye’de ve KKTC’de tertiplenen bir çok etkinlikte anıldı. Yazılı ve görsel basında Kıbrıs’ta Türk varlığını yok etmeyi amaçlayan Rum saldırılarına karşı verilen özgürlük ve eşitlik mücadelesi ve bu şanlı mücadelede Sayın Denktaş’ın unutulmaz hizmetleri vatanseverliği, azim ve kararlılığı ile Türkiye’ye bağlılığı ve yüksek başarıları ele alındı, dile getirildi. Ben de KKTC’nin eski Ankara Büyükelçişi Dr. Ahmet Zeki Bulunç’la birlikte 12 Ocak günü Tek Rumeli Televizyonunda Aybala Polat’ın bir programına katıldım.
24 Ocak 1924’te doğan Denktaş hukuk öğreniminin ardından Ada’ya döndüğü 1947 yılından ebediyete intikaline kadar, bütün olumsuz şartlara rağmen 65 yıl, Kıbrıs’ta Türk varlığını korumak ve devam ettirmek için savaş verdi. 13 yıl İngiliz yönetiminde, 14 yılı da Rum-Yunan ikilisinin amansız baskısı altında, silahsız, cephanesiz, yokluk ve yoksulluk içindeki bu savaşta Denktaş, Dr. Küçük’ün yanında ve yakınında idi.
İkinci Cihan Savaşından sonra galip devletler masasına oturmayı başaran Yunanistan’a bilindiği gibi Oniki Ada mükafat olarak verilmişti. Akabinde gözünü Kıbrıs’a diken Yunanistan’da ve İngiliz yönetimindeki Kıbrıs’ta, Enosis yaygaraları başlamıştı.
O tarihlerde Enosis’e karşı dağınık bir mücadele içinde olan Kıbrıs Türkleri; bütün dernek, kulüp ve teşkilleri “Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu”, siyasi partileri de “Kıbrıs Türk Milli Birliği” çatısı altında topladı. Rumların Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak için her türlü çareye başvurdukları dönemde soydaşlarımız Türkiye’nin de desteği ile ancak ayakta kalma savaşı verebiliyorlardı.
Türkiye’de gençlerin ön ayak olduğu “Kıbrıs Türktür Komitesi” kurulurken Dr. Fazıl Küçük’ün basında bulunduğu partinin ismi de “Kıbrıs Türk Partisi”ne dönüştürülmüş, soydaşlarımıza yönelen Rumların silahlı saldırılarına karşı Kıbrıs’ta Volkan, Kara Çete gibi küçük küçük teşkilatlar oluşturulurken Türkiye’de de mitingler, gösteriler başlamıştı. Dr. Küçük’le birlikte Kıbrıs Türk toplumunun bu mücadelesine öncülük eden Denktaş, 1957 yılında Kıbrıs Türk Kurumları Federasyon Başkanı oldu. Ardından da Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) nin kuruluşunda üst düzeyde görev aldı.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş çalışmalarına da katılan Denktaş 1960’da Türk Cemaat Meclisi Başkanlığına seçildi.
Kanlı Noel’den sonra BM’de yaptığı bir görüşmenin ardından, eli kanlı papaz Makarios, Denktaş’ın Ada’ya girişini yasakladı. Bir ara gizlice Erenköy’e çıkarak Erenköy savaşına katılan Denktaş, tekrar döndüğü Türkiye’de çalışmalarını sürdürdü. Ada’ya girişi hala yasak olan Denktaş 1967 yılında yine gizlice Ada’ya çıktı. Türk bölgesine ulaşamadan Rumlar tarafından yakalanarak tutuklandı, Türkiye’nin girişimi ile iade edildi, ardından da Ada’ya giriş yasağı kaldırıldı.
Dr. Küçük’ün başkanı olduğu Kıbrıs Türk Yönetiminin Başkan Yardımcılığını yürüten Denktaş, 1973’te de Dr. Fazıl Küçük’ün yerini aldı.
Daha sonra 1983’te kurulan KKTC’nin ilk Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Denktaş’ın Kıbrıs Türk’ünü özgür ve eşit günlere kavuşturmak için yürüttüğü, düşmanlarımız tarafından bile takdir edilen kararlı, cesur ve başarılı çalışmaları hepimizin gurur ve övünç kaynağıdır.
Sayın Denktaş bütün bu yüksek bu yüksek hizmetlerine Cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra da büyük bir coşku ile devam etti. Ve daima bütün faaliyetlerinde Türk Milleti ve Türk Ordusu ile hep elele ve aynı safta oldu. Biz nasıl bu büyük kahramanla silah arkadaşı olmaktan onur ve gurur duyuyor isek, Sayın Denktaş da onur ve gurur duyardı.
Sayın Rauf Denktaş; hayatını adadığı Kıbrıs meselesinde, kendisine güvenen halkını büyük bir mücadele sonunda hür bir Cumhuriyete ulaştırmakla, Türk Dünyası’nın gerçek kahramanları ve en büyük evlatları arasında mutena yerini almıştır.
Önce Vatan’da uzun yıllar “Kıbrıs Mektubu” ile Önce Vatan ailesini de onurlandıran Sayın Denktaş’a, Ulu Tanrı’dan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.