Kıbrıs Barış Harekâtı konulu bir belgesel hazırlığı nedeni ile Ağustos’un ilk haftasında Kıbrıs’ta idim. Özellikle Harekâtın Birinci bölümü ile ilgili 20-25 Temmuz günlerini, yani ZAFER’i yakaladığımız O MUHTEŞEM GÜNLERİ, o günlerin yaratıcısı Kahraman arkadaşlarımla andık ve yaşadık.

Ve aslında sizlere o günleri anlatmak için yazmaya oturduğumda bu kahraman dostlarımdan Osman Efe’yi 12 Ağustos günü kaybettiğimizi büyük bir üzüntü ile öğrendim.

Önce; 1965 yılında Kıbrıs’ta görevli olduğum günlerde birlikte görev yaptığım ve kendisini çok takdir edip bir o kadar da dost ve arkadaş olduğum, Lefkoşa Sancağı 22nci Grup 99ncu Bölük Komutanı Kahraman dostum Osman Efe’ye Ulu Tanrı’dan rahmet, başta ailesi, kahraman soydaşlarıma başsağlığı diliyorum.

Mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın.

Değerli okurlarım, Kıbrıs’ta 1950 ve 60’lı yıllarının şartları; bir ülkede birkaç yüzyılda bile ancak bir defa yaşanan olaylar zinciri gibiydi. Rum-Yunan ikilisinin insanlık dışı saldırılarına, vahşet ve katliamlarına Kıbrıslı soydaşlarımız, damarlarındaki asil kana yakışan bir tarzda yıllarca direnip karşı koydular. Zira, o günlerin bütün olumsuzluklarına rağmen ZAFER’e inanmışlardı, asla yılmadılar. Ben de 1965 yılında acı ve ızdırap dolu o günlerde, Lefkoşa Sancağında 22nci Grup Komutanı idim ve Osman Efe ile birlikte çalışmıştık.

Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için 1955’te başlattıkları vahşet ve saldırılara karşı 1 Ağustos 1958’de kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) ilk yeminli mücahitleri arasında katılan Efe, 1963 Kanlı Noel olayları sırasında TMT’nin Küçük Kaymaklı Teşkilatı’nın komutanı idi.

Kanlı Noel’de, Yunan Alayının desteğinde Katil Nikos Sampson’un, Lefkoşa kuzey semtlerini ele geçirmek için başlattığı üç gün üç gece devam eden saldırıda, Osman Efe’nin komuta ettiği ve mermileri bitene kadar Küçük Kaymaklı’yı savunan mücahitler ve Küçük Kaymaklı’da ikamet eden soydaşlarımız Hamitköy’e sığınmışlardı.

Kanlı Noel’de şiddetli çarpışmaların olduğu Küçük Kaymaklı’dan Hamitköy’e kadar olan bölgeyi sadece yarısı silahlı 80 mücahitle savunan Efe, bilahare Küçük Kaymaklı göçmenlerini Hamitköy’de alelacele kurulan barınak ve çadırlarda, bütün yokluk ve yoksulluklara rağmen iskan ve iaşe etmeyi başarmıştı.

1965’te Kıbrıs’ta göreve başladığımda tanıdığım mavi gözlü, canlı ve diri fiziği, ayağında çizmesi ve belinde tabancası ile Kuvayı Milliyenin Kahraman Efe’lerini andıran Osman Efe; mücahitler ve ayrıca sorunlarını üstlendiği göçmenler tarafından da sevilip sayılıyordu.

Efe’nin bu unutulmaz başarıları yanında dürüstlüğü, çalışkanlığı, cesareti ile üstün vatanseverliği ve fedakarlığını yakından tanıdım ve hep takdir ettim. 57 yılda en yakın dost ve arkadaşlarım arasında en önde olanlar arasında oldu.

İmkan oldukça buluşur, görüşürdük. 1974 başlarında ben Ankara’da Kara Harp Okulu’nda Tabur Komutanı idim. 1960’lı yıllarda Türkkuşu’ndan tanıdığım arkadaşım Dr. Atilla TAÇOY da Patoloji Bölümü kurmak üzere Kıbrıs’a atanmıştı. Dr. TAÇOY’a hem Kıbrıs’ı hem de dostlarımı uzun uzun anlatmıştım.

1974 Haziran ayı başında Kıbrıs’a uğurladığımız Dr. TAÇOY, tabii Osman Efe ile de tanışıp, sık sık da görüşmeye başlamışlar. Efe bir gün Dr. TAÇOY’u ziyaretinde beni, elimde Türk Bayrağı ile bir tankın üzerinde Hamitköy’den Ortaköy’e giderken gördüğünü büyük bir coşku ile anlatmış, bilahare “Dr. ne olacak olacak, Zafer Bey Kıbrıs’a gelecek, Kıbrıs Türk’ünün kurtuluşu gerçekleşecek” diye rüyasını yorumlamış. 1965’te Kıbrıs’ta benim kod adım Zafer’di. Dr. Taçoy bu rüyayı bana mektupla bildirdiğinde daha Kıbrıs’ta Makarios’a 15 Temmuz darbesi yapılmamıştı ama, Yunan cuntası ile Makarios’un arası gittikçe açılmaktaydı.

Kısa süre sonra 15 Temmuz darbesi olmuş ben de 16 Temmuz günü Kayseri’ye Hava İndirme Tugayı İstihbarat Şube Müdürlüğüne atanmıştım. 20 Temmuz saat 07:00’da Hamitköy bölgesine yapılan paraşüt hücumuna katılıp, bilahare Hamitköy’de 2nci Paraşüt Taburunun hava başında tertiplenmesini müteakip, bir tankla değilse bile, Tugay Komutanı ile birlikte bir landroverle Ortaköy’e, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayına hareket etmiştik.

Akabinde 21 Temmuz’da Dr. TAÇOY’la, bilahare de Osman Efe ile Kıbrıs’ta, kan ve ateş içinde, can pazarında buluştuk. Kahraman soydaşlarımızın mutluluk ve sevincine, coşkusuna birlikte ortak olduk ve Muhteşem ZAFER’i de büyük mutluluklar içinde yine birlikte kucakladık. Hatırladıkça heyecanlandığım Efe’nin bu rüyası ve kahraman iki arkadaşımla Kıbrıs’ta buluşmamız bizim için adeta Ulu Tanrı’nın ulaşılmaz bir lütfu idi. Ancak yıllar önce Dr. TAÇOY’u, şimdi de Osman Efe’yi kaybettik. İnanıyorum ki 2001’de yıllar önce kaybettiğimiz dostum Prof. Dr. Atilla TAÇOY’un, şehit dostlarımız ve evlatlarımızla birlikte Efe’yi, ebedi alemde büyük bir saygı ile ve törenle karşıladıklarına eminim.

Kahraman dostum Efe; mekanın cennet olsun, nur içinde yat.