Takip eden günlerde; selülit’den uzaklaşmak için ne yapmalıyız? Sorularının da yanıtlarını vermeye çalışacağım.
Bilim adamlarınca; yapılan araştırmalarda hiçbir kız çocuğunun selülitlü doğamıyacağı görüşü ağır basmaktadır.
Şişmanlıkta olduğu gibi, selülit genetik faktörlerle ilişkisi yoktur.
Selülit ile genç kız ilk adolesen yani ergenlik çağında tanışır.
Genç kız adet görmeye başladığı zaman selülitlerinin farkına varır.
Nedeni selülit siz kadınlarda, östrojen hormonuyla sıkı ilişkilidir.
O nedenle ilk adet dönemleriyle birlikte genç kızlarımız çok tuzlu, yağlı (fast-food) gibi, cips gibi aşırı tüketirse,
Bir de bunun üzerine fiziksel hareketlilik yok denilecek kadar az ise,
Egzersiz ya da spor yapmıyorsa selülitlerden kurtulma şansı hiç yoktur.
Selülitlerin ikinci tehlikeli dönemi hamilelik sürecidir.
Selülitler hormonlarla sıkı sıkıya ilişkili olduğundan; hamilelik döneminde anne adayında değişen hormonlar selülitlerin artmasına neden olur.
Karamsarlığa kapılmayın, canınız kadar seveceğiniz bir bebeğiniz için selülitlerinizin biraz artması o kadar önemli değil.
Yeter ki, var olan selülitlerinizi kötü beslenme ve hareketsizlikten kaynaklanan yanlışlıklar ile çoğaltmayınız.
Hormon düzeniniz doğum sonrası, normal düzene girdiğinde sizin selülitlerinizde bilinçli egzersiz ve dengeli beslenmeyle azalacaktır.
Son tehlikeli dönemeç de menopoz öncesi süreçtir.
Kadınlar menopoza girmeden önce aynen, ergenlik ve hamilelik dönemlerinde olduğu gibi hormonal değişim başlar.
Bu olumsuzluklar var olan selülitlerin bir kez daha çoğalmasına neden olur.
Bu dönemde de yapılması gerekenleri yaşantınıza sokup bir yaşam biçimine dönüştürebilirsiniz.
Selülitlerinizi tamamen yok edemezsiniz ama onları en azından azaltarak onlarla mutlu yaşayabilirsiniz.