Bu asîl, bu temiz kadın, hayatta olduğu müddetçe

Bir başkasıyla evlenmedi, tek kadınla yetindi.

Böylece bizlere örnek oldu.

Başka mes’ele yokmuş gibi -genelde-

Kadın üstüne kadın almayı yani çok eşliliği

Çok elzem görenlerin kulakları çınlasın.

Nitekim Hz. Haticenin sağlığında,

Hz. Peygambere çok câzip teklifler yapıldığı hâlde

Hiçbiri ile evlenmeye yanaşmadı.

Hz. Haticeyle yetindi.

Onun üstüne başka bir gül koklamadı.

Onu ikinci plâna itmedi.

Tek eşli olmasına gölge düşürmedi.

Ona verdiği değeri,

Yaşadığı sürece devam ettirdi.

Bilindiği üzere iklim icabı Arabistan’da küçük yaşta,

Erken çağlarda evlilik çağı başlar.

Hz. Muhammed ise Arabistan şartlarına göre çok geç evlenmiştir.

Gençliğin en coşkun zamanlarını bekâr olarak geçirmiştir.

Bunda en büyük faktör / etken,

O’nun asla nefsi peşinde koşacak bir insan olmamasıdır.

Nitekim Hz. Hatice, hayatta kaldığı sürece kimseyle evlenmedi.

Sevgili eşi öldüğü zaman ise Hz. Muhammed elli yaşına gelmişti.

Binaenaleyh bundan sonraki evliliklerinde

Nefsin payını aramak boş ve yersiz bir çabadır.

Çünkü bu evlilikler siyasîdir.

İçtimaî / sosyal istikrar ve düzeni sağlamak içindir.

Toplumsal amaç güden zarurî evliliklerdir.

Hz. Hatice ile evlendikten sonra

Biraz genişliğe kavuşup rahat etti ise de,

Eski sade yaşayışını asla terketmedi.

İsraf, gösteriş ve lüksten uzak durdu.

Dünya malına kalbinde asla yer vermedi.

Dünyayı, kesben yani çalışmamak şeklinde değil, kalben terketti.

Yeni servetinden ise ancak hayır yaparken faydalandı.

Hz. Haticenin ticarî faaliyetlerine hiç karışmadı. Servetine el koymadı.

Hz. Haticeyi eş olarak gördü, aşçı olarak değil.

Hayat arkadaşı olarak gördü, hizmetçi olarak değil.

Evin iç direği olarak gördü, sığıntı ve eksik etek olarak değil.

X

Etti Haticeyi baş tacı.

Ona tattırmadı hiç acı.

Oldu ona Hatice hep baş danışman.

Kırmadı onu Peygamber hiçbir zaman.

İşte, İslâmın kadına verdiği değer:

Ey insan, bu sese iyice, kulak ver.