M.Ö. 5. yüzyıla kadar kadına miras kalmazdı.

Eflatun'un, Devlet eserinde kadınla erkeği eşit saymasına karşılık, Aristoteles köleliği ve kadının hukuki bakımdan erkekle eşdeğerde olmamasını savunur.

Roma'da kadının durumu daha iyiydi. Romalı kadın genellikle rakibesi olmadığı için saygı görürdü.

Hıristiyanlar ise kadınlar erkeğin Tanrı karşısında eşit olduğunu kabul eder ve ikisinin de "temiz" kalmasına önem verirler.

Bunun için de Hıristiyanlık, kadınla erkeğin boşanmasını yasaklar ve evliliği çözülmez bir bağ olarak kabul eder.

İslâmiyet de kadına gerekli değeri verdi ve köleliği yasaklayarak tüm insanların eşit olduğunu vurguladı.

Zaman içinde uygulamalar, toplumumuzda kadını geri plana itmiştir.

Cumhuriyetle birlikte Atatürk kadına lâyık olduğu değeri verdi ve "Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın - (1923)" dedi.

Atatürk'ün Türk kadını hakkında söylediği bir hayli veciz söz vardır:

"Dünyada hiçbir milletin kadını, - Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gördüm- diyemez. (1923)"

"Bizce Türkiye Cumhuriyet anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir mevcudiyettir. (1923)"

Atatürk dönemindeki T.B.M.Meclisinde bugünkünden daha çok kadın vekil bulunuyordu.

Medeni kanunu İsviçre'den almamıza rağmen,  Atatürk Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanımıştı.

Oysa aynı yıllarda ne İsviçre'de ne de Fransa'da kadınların seçilme hakkı yoktu.

Batı dünyası, ülkemizin kadınına sağladığı seçilme hakkını bilmez ve hâla Türk kadınını ortaçağ kıyafetleri içinde hayal eder.

Kadınını kenara ve geri plana iten toplum, medeni ve çağdaş bir toplum olamaz.

Geri kalmışlığımızın nedenini de kadınımızı toplumdan dışlamamızla yakından ilgisi vardır.

Türk kadınını lâyık olduğu yere getiremezsek, ülke olarak geri kalmışlığa mahkûmuz demektir.

Dünya kadınlar gününü tüm içtenliğimle kutluyor, kadın-erkek ayırımı yapmaksızın refah içinde bir toplum düzenine ulaşmamızı diliyorum.

(Cennet, anaların ayağının altındadır.

Hz. Muhammed)