Kadın önce anadır, bacıdır. Sonra yardır.  Kadın söyledikleri gibi çiçek değil, gül değildir. 
Çiçekte, gülde mevsimliktir; mevsimi geçti mi ikiside solup gider. 
Oysa kadın öylemi ki? 
Her mevsimle savaşır kadın; üstünden ne yazlar, ne kışlar geçer de o hep bahardır; evi için, çocukları için, eşi için, anası babası gardaşı için, el alem için o aslında hep bahar olmak zorundadır. Hatta kış olmak gibi bir lüksü yoktur kadının.  Kadın beşikten mezara yolculuğunun her evresinde; anadır, bacıdır, yardır… 
Kadın gül değil, gülce değil; kadın köklü bir çınardır ulumu ulu.  Ondandır ki kaderinin tüm mevsimlerine rağmen hep yeşildir; zira can olmak zorundadır dallarına ve yapraklarına.
Kadın çınardır, çınar…
“Gül” dediler kadına “Çiçek dediler; vazoda solması için ellerinden ne geldiyse hepsini yaptılar. Mevsimince sevdiler kadını; sadece ilkbaharında, toyluğunda, körpeliğinde, gençliğinde… Sonrada hiç acımadan savurdular Sonbaharlara… Vazolarına yeni gülleri, çiçekleri koymayı marifet bildiler… 
Gülün ömrü kısa olur cancağızım. Çiçeğinde! Ondandırki kadını bir gülün kısa ömrünce kısa sevgiler lakin çok uzuuuuun öldürdüler kadını. Kadın sanıldığı gibi gül değildi, çiçek değildi…
Kadın sanıldığı gibi bir çiçek kadar çabuk ölmezdi ama binlerce kadının onuru bir çiçek kadar çabuk kırıldı ama çoook uzun öldü kadınlar…
Kadın anadır; anaya el kaldırılmaz. 
Kadın bacıdır; bacıya el kaldırılmaz. 
Kadın yardır; yar’da yara açılmaz…
Sen; bacına şiddete “Hayır” diyorsan, önce kadına kalkan ellerine “Hayır” diyeceksinki, bacına kalkan ellere “Hayır” diyebilmen için yüzün ak olabilsin…
Ve son olarak;
Ana babaların çocuklarına uyguladıkları şiddete “Hayır!”
Ağzı dili olmayan hayvanlara uygulanan şiddete “Hayır!”
Kadına şiddete “Hayır!”
Şiddetin hepsine ve de her türlü şiddete “Hayır!” Sevgilerimle