Ülkemizde görülen en önemli toplumsal sorunlardan biridir. Neredeyse her gün gün yüzüne çıkar ; haberlerde olsun, canlı olarak karşımızda olsun. Adamın teki karısını öldürür, diğeri yaralar, öteki kaçırır ; yolun ortasında bağırışmalar, küfürleşmeler, kovalamacalar ve sonrasında “Kınından çıkan bir kılıç.” gibi ortaya çıkan tabancalar ve bıçaklar olaya son noktayı acımasızca koyar. Yıkılan aileler,yitip giden anılar, anasız babasız kalan masum çocuklar ya da o masumluklarına rağmen yaşamayı hak etmeyen çocuklar…

Aile toplumun direğidir. Ailenin temel amacı, sağlıklı nesiller yetiştirerek insan soyunun devamına katkıda bulunmak ve topluma faydalı bireyler kazandırmaktır. Sevgi, saygı, gelenek ve görenek gibi değerler öncelikle ailede kazanılır. Aile kavramı işte bu kadar önemliyken bazı insanlar bir anlık sinirlerine ve duygularına hakim olamayıp her şeyi yok edebiliyor ne yazık ki. Bu, çok büyük bir mesele. Maalesef toplumu oluşturan aile yapısı tehlikede.

Kadına yönelik şiddet kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan, kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Bu ihlaller gelişmekte olan ülkelerde daha çok görülür. Kadınlar dünyanın bütün ülkelerinde fiziksel ve psikolojik şiddet tehlikesi altında yaşarlar. Almanya'da yılda ortalama 15 bin kadın, şiddet gördüğü gerekçesiyle evini terk ederek, kadın sığınma evlerinde yaşamaya başlarlar. Bu, bir açıdan da kadına şiddetin sadece Türkiye’de yaşanmadığını gösterir. Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı tarafından AB üyesi 28 ülkede, 18-74 yaş arası yaklaşık 42 bin kadınla görüşülerek yapılan çalışmanın sonucunda Avrupa ülkelerinde kadına şiddetin ne kadar fazla olduğunu gösteriyor. Her 20 kadından biri tecavüze uğruyor, her beş kadından biri de eşleri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Avrupa ülkeleri arasında şiddetin en çok görüldüğü ülkeler ise % 52 ile Danimarka, % 47 ile Finlandiya ve % 46 ile İsveç geliyor. Bir de , “ Medeniyetlerin beşiğiyiz.” derler ya, oh ne ala memleket.

Ülkemizde ise 2016 yılında toplam 397 kadın cinayeti olayı yaşandı. Cinayetlerin büyük bir çoğunluğu Marmara Bölgesi’nde yaşandı. Ardından Ege Bölgesi, ikinci sırayı aldı. Kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı il ise “ Taşı toprağı altındır.” dediğimiz İstanbul, birinci sırada. Ardından İzmir, ikinci il olarak geliyor. İstanbul’da geçen yıl 42 kadın cinayeti vakası yaşandı. 35 kadın ve aile bireyi öldü, 12 kişi de yaralandı. Bu cinayetleri işleyenlerden sekiz kişi intihar girişiminde bulundu ve biri yaralı kurtuldu. İzmir’de meydana gelen 27 olayda 23 kadın ve aile bireyi öldü, beş kişi yaralandı. Türkiye İstatistik Kurumu’na göre ise ülkemizde ortalama 10 kadından dördü erkek şiddetine maruz kalıyor. Yapılan araştırmalara göre de Türkiye’de her iki kadından biri, eşinden şiddet görüyor ve olaylarda en çok tüfek ve tabanca kullanılıyor.

Psikologlara göre ise kadına şiddeti önlemede metot, “Önce ruhsal sorun çözülmeli!” Uzman Psikolog Saadet Akıncı, ailedeki bireysel sorunlar çözülmeden yapılan herhangi bir işlemin, şiddeti ; cinayete dönüşebileceğini vurguluyor. Aile Danışmanı Efkan Yeşildağ, evden uzaklaştırılan erkeğin toplumdan dışlandığına, bunun ardından da intikam hırsıyla hareket edebileceğine dikkat çekiyor.