Mudanya, 2018 baharından insan manzaraları 

Bursalıların Mudanya’ya geldiklerinde en çok uğradıkları çay bahçelerinden biridir Yıldız Çay Bahçesi.     

15 yıl önce Mudanya’ya geldiğim ilk günlerde en çok takıldığım yerdi.    

Eylül, ekim ayları Mudanya’nın en güzel günleridir. İyot kokusu, yosun kokusu ve deniz olabildiğince sakin. Öğle sonu saatleri, insanın içini nedeni belirsiz bir mutluluk kaplarken, hafif hafif esen ılık rüzgarı hissedersiniz!      

Genç bir erkek ve kız arkadaşı, denizin kenarı masaya oturuyorlar. Muhtemelen ikisi de üniversite öğrencisi.      

Kız çok heyecanlı durmadan anlatıyor.    

 Erkeğin ise zorlama mimikleri gözden kaçmıyor; onu dinlemeye çalışıyor. Elleri ve ayakları ritmik hareketlerle sıkıntısını çok belli ediyor.  

Kız ise kendisini dinleyen, sözünü kesmeyen arkadaşından memnun görünüyor. Çok biriktirmiş, sürekli konuşmak isteyen hali var.     

İngiltere’de kadın ve erkekler üzerine yapılan araştırmalar göstermiştir ki kadınların konuştuğu günlük kelime sayısı 24 bin civarında iken, erkekler de bu sayı 12-13 binler de kaldığı tespit edilmiş.    

Sözel yönün cinsiyete göre değişmesinin genetik bir özellik olduğu bilinir. Bebeklik dönemi kız çocukların, erkek çocuklara göre daha konuşkan olduklarını hep gözlemleriz.    

Kadınlar paylaşmaktan, konuşmaktan ve iletişimden yanalar. Onlar yaşanan sürece önem veriyorlar. Sorunlar karşısında İletişimi,  konuşmayı ve ilişkiyi başlatan ve bu iletişim sürecini devam ettirmek isteğindedirler.      

Erkekler ise konuşmaktan çok suskun kalıyorlar.  Sorunlarını, düşüncelerini ve hesap, kitaplarını iç dünyalarında evirip çevirerek sonuca gitmeye çalışıyorlar.  

Konuşmaktan çok eyleme geçip bir an önce sonuç almaya programlanmışlar. Kadın anlatırken onu dinleyen erkek, “şöyle yapsaydın ya, niye böyle yapmadın?” diyerek eylem odaklı yönlerini ortaya koyuyorlar.    

Aile hayatında, kadın ve erkekler 

Eve yorgun, argın günlük konuşacağı tüm kelimeleri bitirerek gelen erkek, “şöyle bir sesiz kalıp, kafayı dinlemeyi” hayal eder. Bazen de planladığı ve düşündüğü projeleri için suskun kalmayı iç dünyasında konuyu irdelemeyi sever.   

Kalabalık evin tüm işlerini yüklenen evin hanımı, ev işlerinden başını kaldıramamıştır ve onun kelimeleri erkeğin aksine daha belki yarısı bile bitmemiştir.  

Eşi eve gelir gelmez başlar kendisi için önemli olan konuları paylaşmaya. Kocasının yorgunluğu, suskunluğu ve sıkkın hali kadının, “neyin var?” diye sormasına neden olabilir. Erkek  “yok bir şey” dese de, kadın kendisiyle paylaşım konusunda yetersiz bulduğu kocasına içerlemeye başlar.    

Bu arada bazen de  kadın tarafından birçok varsayımlar üretilmeye başlanabilmektedir. ”Zaten ben bu evde neyim ki, garanti bir başkası var, biz burada hizmetçi miyiz,  beni eskisi kadar sevmiyor…”   benzeri düşüncelere dalanlar az değildir.   

Bazı erkekler ise “bi sus be kadın, kafamızı dinleyelim, konuştuğun şeylerin aslı faslı yok, bir saattir dır dır edip duruyorsun” diyerek dillendirir, bazen  yüzünü buruşturur, “ha tamam, anladım, bakarız evet” gibi kısa kesik cevapları eşinin yüzüne bile bakmadan vererek, sıkıntısını belli eder.     

Bunalan erkek bazen de çekip gider evden, bir parkta yalnız kalma ortamını elde eder veya kafa dağıtmak için de kendisi gibi arkadaşlarını arar.     

Bu durumda ne olmalıydı?     

Olması gereken kadınında, erkeğinde birbirlerinin ve kendilerinin farkına varabilmeleri gerekirdi.   

Kadın nasıl davranabilirdi?     

Kadın, çayını verdikten sonra yanından ayrılırken, “konuşmak istediğin zaman seni dinleyebilirim”diyebilmeliydi.    

Konuşmak konusunda fazla zorlayıcı olmamalıydı. Kendisini dinlemeye hazır bir hayat arkadaşı olduğunu düşünen erkek mutlaka konuyu eşi ile paylaşacaktır.      

Erkek nasıl davranabilirdi?   

Erkek, eve her ne kadar yorgun gelmiş olsa da, sessizlik istese de eşine zaman ayırması gerektiğinin bilincinde olmalıydı. Bir şekilde bu paylaşım ortamına kendisini hazırlamalıydı. 

Her ikisi de iki tarafı da memnun edebilecek bir orta yolun olduğunu bilmeliydiler.     

Evin hanımını ve erkeği birbirlerini sevgi, saygı ve gülümseyerek dinlerlerken ona değer verdiğini hissettirebilmeliler.