Memur bir ailenin çocuğu olarak kendimi bildim bileli başladım Anadolu’yu yaşamaya…

Küçük bir çocuk için çok zor gelir sürekli yer değiştirmek insanlarına adapte olmak. Kabul görmeyi beklemek…

Ancak bir gün bir bakarsınız ki yaşadığınız topraklara ait birçok anı ve bilgi de sizinle yaşama akmakta. 

Ve onlar ki size o dokulara doğru hep çekmekte ve canlı tutmakta... 

Anadolu’da yaşam bölgelere göre nasıldır, nasıl şekil değiştirir, adetler, gelenekler nasıl evrilmiş nasıl günümüze gelmiştir onların canlı şahiti olursunuz. Parmaklarınızın ucundaki bilgi merkezi canlı bir google gibidir demek, o kadar yanlıştır ki duyarak, görerek, hissedip paylaşarak tam da içinden geçerek yaşamanın verdiği dayanılmaz haz hiçbir şekilde öğrenemeyeceklerinizdir.

Kadın ve Anadolu

Üremenin sembolü, çalışkan, vefalı, zeki, anaç, duygusal  genetik kodlu Anadolu Kadınları. 

Biz Anadolu Kadınlarıyız. 

İnanan- Seven- Üreten-Derleyip Toplayan kadınlar. Batıda doğanlar biraz evrilmiş. Ancak doğuda hala kocasının gözüne bakıp, sabır çekip çocukları için şiddeti çekenler, çekmek zorunda bırakılanlar. Batıya kaysalar dahi töreden adetten kaçamayanlar. Cahil bırakılıp çaresizliğe itilenler.

Kadın neden hep ezilmiştir ve neden alaşağı edilmiştir hep tartışma konusudur. Oysa tanrının yarattığı en güzel estetik görsele sahip, narin çizgili, duygusal bir ruhla donatılmış, güçlü iradeye sahip, zeki varlıklarken ? Niye yaşam böyle özel değerleri alaşağı eder, ne ister erkek kadınından, kadından?

‘Kadının kucağına çocuğu, sırtından dayağı eksik etmeyeceksin’

‘Kadın kısmısı evde oturur, çocuk yemek yapar, ailesine bakar’

‘Aman erkektir kızar döver sus kızım’

‘Kadını tarlan gibi süreceksin, halın gibi döveceksin’

‘Kız mı doğurdun sakla kızım’

‘En güzel yerleri oğlanlara bırakıyorum, kızlar da kalanları alsın işte’

‘Aman babanız işten gelince susun çocuklar’

‘Kadının yeri kocasının yanıdır, ne söylerse ne yaparsa sus otur’

‘Erkekten sonra gelenden, uyanandan, yavru vermeyenden iş çıkmaz’

‘Vurun kahpeye, recm edin’

Veee bu mottolarla büyümüş ERKEK anasının elini öper hayır duasını alır. 

Bu nasıl yaman çalişki ANNE ? Sen nasıl izin verirsin beni yere çalan, dünyayı zehir eden bu adama?

Anadolu’nun gelmiş geçmiş ve maalesef süren yanlışları.

Kadına hayatı karartan, yokeden, ezen ataerkil kuruntuları.

İşte bu çemberin ne içinde ne dışındaki kadınlar. İster okusun ister tarlada çalışsın bu kaostan bir türlü çıkamayan, rahmetli Duygu’nun ‘Kadının Adı Yok’ ları…

İllaa erkek kertenkeleyse, kadın kertilenkele mi olmak durumunda? Yok mu bunun bir dengesi? Herkes neden yerini, sahip olduğu özelliklerini bilemiyor. 

Erkek şişirilmiş, kadın bastırlmış buyrun işte hodri meydan!!!

Günümüzde ülkeler arası ürkütücü ilişkiler, şişen egolar, güç kimdeyse vurma kırmalar, ekonomik şiddetin tavanı gittikçe insanları ve olan biten dengeleri yok ediyor.

Kimsenin kimseye ne eyvallahı var ne sabrı ne sevgisi ne saygısı var. Akın akın da bu, BÜYÜMEKTE !

Eee bir yandan hayat da akıp gidiyor. Kırışıklar, şekerler, kolestroller, iktidarsızlıklar… Çalış çalış sonu yok.

Her yerde çalışan kadın da bakıyor ki hiçbir şekilde adam iflah olmuyor, doymuyor, ya ruhsal taciz ya dayak, yeter ya anneme gidiyorum diyor. Şanslı olanlar kurtuluyor, olmayanların kökünü damat kurutuyor, ya intihar ediyor ya hapsi boyluyor.

Kadın bir kere imza attıysa, erkek kardeşi olan evde doğmuşsa, ya da  ensest ilişkileri olan sülaleye düştüyse ahhhh yandım anam…

Anam dedim de aklıma geldi. Bundan yirmi sene önce yolda 11-12 yaşında kızını evire çevire döven başörtülü, inancı tam (!) kadının havadaki elini nasıl kavradığım geldi aklıma, gözümden yaş gelmiş farkında değilim;

Kadın sen kızını nasıl döversin, bu eli sonra kocasına bırakacağının farkında mısın? 

Bana sana ne sen karışma dedi ya !!!

Senin gibi anananın da, inancının da, insanlığının da deyip benden cüsseli kadını itekledim kaldırıma. Biraz kendine gelmişti… 

Çelişki hep vardı KADINIM. Analar kadın oldukları halde kızlarını bu kaosa attılar. Erkek çocuklarını aman pipisi var deyip pamuklara yatırdılar. Çünkü onu da anası öyle bu hallere getirdi. 

Cuf cuf cuf… Düdütttt diyen yok.

Sus cevap verme, ezil, büzül, dayak ye, çalış, seviş, doğur, yap, yedir, koştur içerde dışarda… Ha bir de eğer ki dünyaya bakarsan sana hayatı zindan ederim.

İşte bilinçlenen kadınlar, susmuyor, duygusal zekalarını geliştirecek evrime geçemediler henüz ama kafalarını kaldırmaya başladılar. Tahrik hat safhaya geçti. Ben de varım çalışıyorum hakim diyenin gırtlağı vahşice kesiliyor. Çok çok üzücü maalesef…

Yıllar önce varlıklı bir müşterimin işlerini yapıyorum. Evinin dekorasyonunda tanıştığım ikinci karısı çok güzel. (Eski eşiyle oturduğu apartmanın kapıcısının kızıymış birbirlerinin aklını çelmişler.) Ama garibim  para lüks yaşam inatçı kişiliğini daha da coşturunca olanlar olmuş. Adam şımarık, her şeyi paramla satın alırım kafası… 

Birgün bana hem de benim gibi birine… yapma dediklerimi yapıyor kemeri çıkarıp dövdüm dedi. 

O gün işi bıraktım! Yorum sizin. Tavuk mu yumurta mı?

Bu eli para gören mimar tutanların hayatlarında gördüğüm kadınların öyle bedeller ödediğini çok şahit oldum. Üstelik  Anadolu Kadınım’dan geri kalmayacak kadar da trajedik; 

Adamlarının çapkınlıklarından susup ciddi ruhsal- fiziki hastalıklara yakalananlar, panik atak geçirenler, şiddete maruz kalanlar, aşağılananlar, yaşları geçince aman adam gitmesin diye estetik cerrahlardan çıkmayanlar- çok sevdiğim böyle güzel bir kadın o kadar ameliyatın üstüne ki hepsini adam istedi diye oldu- kocası boşanıp 18 yaşında bir kızla evlenmişti ve kadının üzerinde beş kuruşluk mal yoktu- üzerine kuma getirilenler, aldatılanların histerik nevrozları…

Ablamın eşi de memurdu. Anadolu da kadınlarla olan  bir sohbetinde, hepsinde üç dört tane kuşak görünce sebebini sormuş. Onlar da seni kocan dövmüyor galiba demişler gülerek.

Yasemin Yalçın’ın bir tv dizisi gibi; İtilmiş Kakılmış

Gülerim ağlanacak halime.

Şiddet gören ve hayatlarını kaybeden kadınlarımız için çok üzgünüm.

Bilinç çok önemli arkadaşlar…. Yaşam da çok kıymetli…

Hepimiz insanız az ya da çok egolarımız, yaşanmışlıklarımız, bam tellerimiz var.

Burada kadın olduğum için onlara seslenmek durumundayım. 

Çünkü kendini kontrol edemeyen, kadın kadına bile acımasız, çirkin davranışlarda olan, kıskanç, kendinden bi haber, yaşam cahili basit ruhlar görüyorum. Üzücü, çünkü başta dedim ya; Kadın zariftir, naiftir, ince belli, güzeldir, akıllıdır diye. Dışarıya kendinizi başka tanıtmayın anlıyorum ki günümüzde hepimiz birer savaşcı olmak zorunda kaldık. Ama herşey bizde bitiyor. Herşeyin sorumlusu biziz.  Ve tabii ki onlar içinde geçerli.

Şimdi;

Şu erkekleri öyle ya da böyle ruhsal beslemeyin. Coşup, tahrik etmeyin. Türlü yollarla bağlayıp eli ayağı olup sonra ne olduklarını anlayıp, kendinizi çekmeyin. Kinlendirmeyin, ayrılıp özendirmeyin. Köşeye sıkıştırmayın. Güçlerini kullanmasına izin vermeyin. Duygusal Zekayı -öğrenmek uzun bir yol ama- deneyin derim. 

Tabii de bu üç beş akılla olacak bir durum değil. Nacizane serzenişler benimkisi yaşanmışlıklarımdan edindiğim… Ama sonlanan kadın yaşamlarına baktıkça dellendiğim…