KADERİMİZİN DEMİRCİSİYİZ!!!

Abone Ol

Herkes kendi kaderinin demircisidir...
Parlayan her nesnenin altın olmadığı günümüz toplumunda; maalesef ki bilenler konuşmaz, konuşanlar bilmez...
Bu noktadan hareketle:
Karaktersiz bedenlerin çiçek açmasını beklemek, bir baharın yeniden dirilmesini beklemekten daha da zordur.
Biz mi toplumu değiştiririz?
Yoksa toplum mu bizi?
Hiç boşuna patinaj yapıp birbirimizi kandırmayalım.
Bozuk toplumlar sizin, bizim, ötekinin, berinin eseri değil mi?
O zaman neden bu kolaycılık...
Kötü hal ve davranışları toplumun üzerine atarak sorumluluktan, inisiyatif almaktan kaçar olduk.
Kendimizi değiştirme kolaylığı var iken zor ve çetrefilli bir yol olan toplumu dönüştürme sevdasına girdik...
Nefsimizi terbiye etmeden, başkasını ıslah etme çabalarımızın sonucu koca koca hüsranlar ile sonuçlanır oldu.
Değerlerin değersizleştirildiği bir yerde miyiz diye düşünmüyor da değilim?
Başka bir konu oldu mu hoşgörü, tolerans diyen bu toplumun bazı gürühları iş kendi görüşünün karşıtına geldi mi bu tavırlar sona eriyor.
Alabildiğince hoyratça, tehditkâr ve tahrik edici oluyorlar...
Allah sabrımızı artırsın…
Yükselen ahlaksızlığı değer gören zihniyet
Parayı hayatın vazgeçilmez bir aracı gören zihniyetler. Değerlerinden kopmuş yüreklerinde merhamet duygusu zayıflamış, hayatının temelini şehevi arzularla donatmış maskeli ve silikonlu ruhlar.
Yazık ki saltanatınız sadece bu âlemde, yüreklerinizdeki ölüm korkusundan daha ne kadar kaçacaksınız, yüzlerinizi, bedeninizi makyajlayabilirsiniz ama ya sonrası...
Kaçınılmaz sondan ben de, sen de kurtulamayacağız.
Ne paran, ne itibarın, ne de kibirlenip gurur yaptığın malın seni kurtaramaz.
Masum olmayan ruhlardan yükselen feryatlar arşı alayı titretirken sen hâlâ kalp temizliği mitolojisi ile kendini avutuyorsun. Farkında mısın, zamanı tutamıyorsun.
Giden her an senden gidiyor ve düşünmemek için gerçeklerle karşılaşmamak amacıyla kendine deve kuşu misaline uygun sorumsuz ve sınırsız bir hayat sürüyorsun...
Neyimize güveniyoruz?
 Terhis var…
Bir de ayakkabı mağazalarındaki komik diyaloglar…
Ayakkabıcılarda satış elemanlarının sıklıkla verdiği öneridir. Bu elemanlar alışverişe çıktığınız kişiyle olan diyaloglarınıza itinayla dadanıp sürekli aynı kalıpla başlayan cümlelerini kurarlar:
Uff biraz dar mı geldi ne…
“Kullanmaya başlamadan bir kaç gün önce evde giyin açılır efendim!”
Ya sağ tarafla sol tarafın kalıbı farklı sanki. Sol tarafın üstü biraz bol sanırım…
“Kullanmaya başlamadan bir kaç gün önce evde giyin ayağınızın şeklini alır efendim!”
“Ay bunu düğünde giycem de çok yüksek ya üzerinde duramam ki.”
“Kullanmaya başlamadan bir kaç gün önce evde giyin alışırsınız efendim!”
“Çok kararsız kaldım yan mağazadaki bluz da çok güzeldi. İkisi arasında bir tercih yapmam lazım…”
“Kullanmaya başlamadan bir kaç gün önce evde giyin kendiliğinden bluz şeklini alıyor efendim. Dönüştürmek için tekrar kullanmadan bir kaç gün önce evde giyin!”
“Keşke önden biraz platformu olsaydı, daha rahat olurdu.!
“Kullanmaya başlamadan bir kaç gün önce sulayın kendiliğinden platformu çıkıyor efendim. 9 ay kadar sabrederseniz doğurur, hatta uslu bir çocuk olursanız şirinleri bile görebilirsiniz.”
Her seferinde o topuğu çok işlevli kullanmak istiyorum.
Neyse sakin ol diyorum kendime. Terbiyeni bozma diyip sakince oradan uzaklaşıyorum.
Bu komik diyalog uzar gider de ben daha yazmayım…