Güzel vatanımızın her köşesinde her zaman görmeye alışkın olduğumuz facialara, Adana Aladağ’da Süleymancılar cemaatine ait bir yurtta çıkan yangın sonucu  bir yenisi eklendi. Denetimsizlik, boşvermişlik, ciddiyetsizlik, yandaşlık, kuralsızlık, İhmal ve göz yummanın bedelini 12 masum insan canıyla ödedi. Üç gün konuşur, öncekiler gibi unuturuz, her şey eski tas eski hamam devam eder.

Madenlerde ölümler dünya ortalamalarına göre rekor kırar, trafik kazaları terörden farksız, iş kazalarında tüm kıstasları aşmışız, inşaatlarda akla hayale gelmeyecek kazalar yaşanır. Dere yatağı, su havzası, orman, çevre demeden göz yumduğumuz çıkar amaçlı imar oyunlarıyla katlettiğimiz doğa, sel, orman yangını, çevre kirliliği olarak insanlıktan intikam alır, “nolmuş canım, bir şey olmaz diyerek” yine de umursamayız.

İşin kökeninde zihniyet sorunu olduğundan, 3.000’in üstünde kanuna, sayısını bilemediğim kadar çok yönetmelik ve talimata rağmen sorunlar hiç çözülmez ve sürer gider. Ama genel olarak alışık olduğumuz üzere sorumluların hesap vereceğine dair demeçler verilir, göstermelik bir kaç yönetici gözaltına alınır, aileler bu işin fıtratında olduğuna dair ikna edilir, kader böyleymiş denilir, ilerleyen günlerde her şey unutulur gider...

İşin içine son zamanlarda cemaat ve tarikatların sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi hayatta öne çıkmalarıyla yaşanan yandaşlık, göz yummacılık, örtbas etmecilik, kayırmacılık, çıkarcılık ilişkileri girince benzer sorunlar daha da artar ve böyle gelmiş böyle gider. İnsanımızın yoksulluğunu, sorunlarına çare arayışını devletin resmi kurum ve kuruluşları karşılayamayınca merdiven altı diye tabir edilen yerel yapıların, cemaat ve tarikatların doldurmasıyla profesyonellikten, ilimden, bilimden, teknolojiden uzak niteliksiz ve çapsız kişilerin insafına terkedilen insanımız telef olur...

Son olayda inşaatın yapımında teknik anlamda kullanılmaması gereken yanıcı ahşap, plastik ve ısı yalıtmı için strafor gibi malzemelerin kulanıldığı, yangın kapısının kilitli oldğu ve kolunun sökülmüş olduğu, plastikten yapılmış olduğu tesbit edilmiş. Binanın inşaat ruhsatının olmadığı halde yurt için ruhsat verildiği, denetimlerde uygun raporu verildiği belirtiliyor.

Bütün bunlardan sonra işin içinde cidi bir zihniyet sorunun varlığı tartışılmaz bir şekilde yüzümüze çarpıyor. Hemen hemen her konuda karşmıza çıkan bu ve benzeri sorunların dindar ve kindar nesil yetiştirmekle çözülemeyeceği, teknik donanımı gelişmiş, bilgili, eğitimli, kalitesi yüksek insanlarla, her konuda uluslararası standartlara sahip olarak çözüleceği aşikar.

Benzeri acıların tekerrür etmemesi için dua ediyor, yetkililerin de bu konuda gereğini yapacağını umut ediyoruz.

Hayatını kaybeden çocuklarımıza Allah’tan rahmet, ailelelerine sabırlar diliyorum...