Sahi yaşam belirtilerimiz nelerdir. Yeme. İçme. Yatma. Kalbin atması. Bu fonksiyonlar bütün canlıların ortak özelliği değil mi?

     Bu bütün canlıların ortak özelliği fonksiyonlar için eğer ortak durum diyorsak, bazı bize benzeyen insanlara hamam böceği, sıçan, yılan dememizin çıkış noktası bu olsa gerektir.

      İnsanı insan yapan bu fonksiyonlardan ötedir. Topluma duyduğu sorumluluğu, bunun yanında yüreğinin atması yaşam belirtisi değildir. Yüreğiniz etrafa “ay ışığı veya gün ışığı” salıyorsa canlısınızdır

     Yani kalbiniz “ay ışığı veya gün ışığı” salmıyorsa “ölüsünüzdür “çünkü insanlar kalbi atarak da ölür.” 

    

     “Ay ışığı veya gün ışığınız” varsa yaşayan ölü ve kalbi atarak gayri ihtiyari bağlı nefes alarak.  

      Ritimsiz. Donuk. Buzluğa sakladığınız düşlerinizle yüreğinizi besleyerek, gülerek ölüsünüzdür

     “Ay ışığı veya gün ışığınız” yoksa, Agresif. Çekilmez. Yalpayarak. Anlaşılamayarak. Can çekişmeyi edebi sanata dönüştürerek ölüsünüzdür 

     Yaşamdaki tanımınız; sevgi mırıltısını duyduğunuz an artık siz bir “yalancısınızdır ve ölüsünüzdür. 

      Bilin ki; tamamlayanda tamamlananda, o cesareti göstermezse, “ikisi de “yalancı ve ölüdür.” 

     Ve Ellerinde kazma kürek kendi mezarını kazmaya başlamamışlardır. Gülerek, eğlenerek, fetvalar vererek yaparlar. 

      Bunun yanın da çakma umutlar yetiştirirler. O yetişenler kimsesizlerin oluşturduğu kortejde yakın saf tutanlar olacaklarıdır. 

     

     Aynı zamanda da o umutlara da aşılanan iksir, nasıl güçlü olunacağa dair değildir. Sadece dalgalarla boğuşan umudun boğuşmasının yarattığı duyguların oluşturduğu, serçenin sesini nasıl çıkaracağını öğretmektir.

    “Gücünü kaybedenler neyini kaybettiklerini bilirler, onun isminin de güçlü olmak değil “eksiklik veya tatsızlık olduğudur” 

     Bütün eksik insanlar; tatsız tuzsuz gülerler. Güldükleri zaman, bir müzik notasına veya şarkı sözüne yaslanarak içinden ağlar. Onun tek tesellisi tamamlayanında orda buluşmak ihtimalidir.

     Tamamlayanda tamamlananda hep bekler o notayı, yaşam denen bestede hep o nota onlar için eksik kalacaktır.

     Yine de temkinli olmak lazım. Yolda ruhu aksak topal birini görürseniz. Görüş alanından çıkın”. Bilin ki, onu her zaman güçlü kılacak bir çift göz takip eder. 

     Takip eden; katillerimiz, bastıramadığımız güdülerimizdir. 

      İki ölü birbirini affedemezmiş. Birbirlerine kıyıp ceza vermedikleri için. 

   

     Affedemiyorum!

     Ve bu yüzden; Ölüyüm. Katilim. Hey! Güçsüz yanım. Ve de Güçlü yanım.

      Öğrendim bunu… “Ceza verilmeden affedilemiyor”

Saygıyla

Abdulkadir DESTAN

[email protected]