İZLENİMLERİM

İnsanın tüyleri diken diken oluyor. Bu nasıl insanlık dışı vahşettir? Bu bir katliamdır. Bu canilerin yapıp, piyasaya sürdükleri  rakı 30 kişinin ölümüne neden olmuştur. Birçok kişide can çekişiyor. Biz bir vatandaşımızın ölümünden bile büyük üzüntü duyarken, bu kadar kişinin teammüden öldürülmesi karşılığında, ne ceza verilecek merak ediyorum! Ben, bazı suçlar için idam cezasının getirilmesine taraftarım.

Bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız değişik bir konseptte kutlandı. Öncelikle şunu ifade edeyim. Bayramın kutlandığı  Ankara Atatürk Kültür Merkezi  artık ihtiyaca cevap vermiyor. Devlet ricalinin bulunduğu kısım sıkışık ve çağımızın gereksinimlerini  karşılamaktan uzaktır. Devlet olarak birçok güzel tesisler inşa ediyoruz. Buraya çağdaş Türkiye’ye, cumhuriyete  yakışan, modern bir  tören kutlama tesisi yapılmalıdır. Aynı şekilde devlet ricalinin bulunduğu protokol  bölümünün karşısında bulunan halkın izlediği yere de rahat, modern bir tribün yapılmalıdır. Törenlere eski, yeni  tüm milletvekilleri davet edilmelidir. Aynı çağrı Cumhurbaşkanı’nın verdiği  cumhuriyet resepsiyonu için de geçerli olmalıdır. Oraya sanatçı, sporcu adı altında kimlerin davetli olduklarını görüyoruz. Nitelik ve kalite ihmal edilmemelidir. Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasının konserini çok olumlu karşıladım. Sn. Cumhurbaşkanları kendi adlarını taşıyan, dünya çapında gerçek sanatçılardan oluşan, gururumuz olan bu orkestraya önem vermeli, konserlerinı izlemelidir. Mülkiyedeyken, daha sonra Devlet Planlama ve TBMM yıllarımda Cumhurbaşkanlığı orkestrasının konserlerini hiç kaçırmazdım. Cuma akşamları, Sn. İnönü ile birlikte konser salonunda izlemek, büyük bir şerefti. Şimdikiler belki klasik batı müziğini dinlemekten sıkılabilirler ama izleye izleye alışabilirler. Cumhuriyet Bayramında bu yıl Harbiye dışında, askeri geçit olmamasını yadırgadım. Şanlı ordumuzun, silahları, teçhizatı, modern araç ve gereçleri  gösterilmeliydi. Tüm dünyada milli törenlerde bu yapılır. Bu yıl imam hatiplilerin de resmi geçide dahil edilmesi dikkat çekmiştir.

Tiyatro sezonu başlamıştır. Çok güzel eserler icra ediliyor. İstanbul gibi bir şehirde insanların yorgun argın işlerinden çıkıp, İstanbul’a özgü trafik dehşetine katlanıp, tiyatroya gitmeleri, kolay değildir. Aslında büyük bir fedakarlıktır. Her nedense İstanbul’un bu trafik  işkencesini çözümleyemiyoruz. İstanbul’da bir yerden bir yere 2-3 saatte gidebiliyorsunuz. Tiyatroda son zamanlarda tek kişilik oyunlar modası çıktı. Tek başına oyun fevkalade iddialı iştir. Seyirciyi sıkmamak esastır.  Yıllar önce LSE‘de okurken, Londra’da Sloane Square Theather’de - Bir delinin hatıra defteri - isimli oyunu hayranlıkla izlemiştim. Oyunu, büyük aktör Richard Harris icra ediyordu. Oyunun hakkını tam anlamıyla vermişti.

Ne yazık ki, ülkemizi parçalamak isteyen terör örgütü ile kanlı bir mücadele yürütüyoruz. Bu adı konmamış savaştır. 7 Haziran seçimlerinden bu yana, asker, polis, güvenlik görevlisi, korucu  çok şehit verdik. Her şehit haberi, her Türk vatandaşı gibi beni büyük acı ve ızdıraba garkediyor. Ocaklara ateşler düşüyor, çok üzülüyorum. Bilmiyorum, neden oluyor, hep bizim evlatlarımıza ateş açılıyor, sonra operasyon başlatıldı deniyor. Mücadelede on almak gerekmez mi? Bir de şu husus aklıma takılıyor. Örneğin, kışlaya yıldırım düşüyor, şehit veriyoruz, bomba patlıyor, askeri araç devriliyor, bunlar pisi pisine ölümler, devlet, komutanlar daha dikkatli olamazlar mı? Secimler de yapildi, halk AKP’ye % 49.5 oy verdi, yine de şehit haberleri bitmiyor. Ne pahasina olursa olsun, bu bölücü terör olayi bitirilmelidir.

Mülkiyeli ağabeyimiz, değerli Erhan Işıl’ı 23 Ekim 2015 günü yitirdik. Mülkiyede kendi dönemlerinin 3 Erhan’ı vardı, maliyeci yazar Erhan Bener, Hariciyeci büyükelçi Erhan Tuncel ve Erhan Işıl. Hepsi değerliydi. Erhan ağabey, soyadı gibi ışıl IŞILDI. Mülkiyeyi bitirdikten sonra Maliye Bakanlığı’nda parlamış, milletine, vatanına fedakarca hizmet etmişti. Daha sonra, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak başarıyla görev yapmıştı. Mülkiyeli Erhan IŞIL , ailesinde meydana gelen acı olaylar nedeniyle, ızdıraplı günler geçirmişti. Kendisini benim görev yaptığım kuruluşun toplantılarına davet ederdim, her zaman da gelmiştir. Son olarak Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Gününe gelmiş ve kendisine ödül verdirmiştim. Çok zaman Selamiçeşme Parlementerler Birliği’nde ve Mülkiyeliler Birliği’nde efkar dağıtırken rastlardım. Atatürkçü, vatansever, büyük bir mülkiyeli idi. Devlet adamlığı nitelikleri yüksekti. Tüm mülkiyelilerin ve Türk Milletinin başı sağolsun, Allah’ın rahmeti onlarla olsun.