Sanatta olduğu gibi sporda da yetenekler herkese nasip olmayan Allah vergisi özelliktir. Önemli olan, insanın kabiliyetlerinin değerini bilip, tavır ve hareketlerini ona göre ayarlaması, mümkünse yeteneklerini, toplam yararına kullanmasıdır. Büyük Önder Atatürk, sporcuların ‘Zeki, çevik ve ahlaklı olmalarını” söylemiştir. Spor tarihimiz, büyük yeteneklere sahip oldukları halde, bu kabiliyetlerini israf edip, kıymetini bilmeyen, kendilerini bitirip, tüketenlerle doludur. Bizim nesillerin bildiği, Lefter, Can Bartu, Fikret Kırcan, Baba Recep, Metin Oktay, Suat Mamat, Hilmi, Kadri Aytaç, Feridun Bugeder, Burhan Sargın, Mustafa Denizli, Şenol Güneş gibi birçok isim, şerefle spor tarihinde yerlerini almışlardır. 

Son zamanlarda aslında müstesna bir yetenek olan, Galatasaray’da parlayıp, İspanya’da, Atletico Madrid’de yıldızlaşan ve herkesin gıpta ettiği, Dünya Kulübü olan Barselona’ya astronomik ücretle transfer olan bir sporcumuzun geldiği noktayı birlikte izliyoruz. İstanbul’un mütevazi bir semtinden çıkan bu genç sporcu, eriştiği noktayı hazmedememiş, aldığı parayla şımarmış, karıştığı olaylarla tükenmişlik, spor kamuoyunun nefreti noktasına gelmiş, kendisine ve kendisini izlemeye doyamamış kitlelere ihanet etmiştir. Barselona gibi bir dünya kulübünden, Türkiye’de önemsiz bir takıma geri dönmüştür. Oysa bir Türk sporcusunun, Avrupa takımlarında oynamasından gurur ve zevk duyarız, özellikle izleriz... Türkiye liglerinde yer alan takımda da rahat durmamış, hakemlere saldırılara, kavga olaylarına karışmış, artık tamamiyle bitmiştir. İnanıyorum ki bu karakter zaaflarına karşın, üstün yeteneklerini, hala muhafaza ediyordur. Kendisine tavsiyem, uslanıp, kalan sporculuk yaşamını dış ülkelerde tamamlamasıdır. Zira Türk seyircisinin protestoları bitmeyecektir... 

Bir zamanlar BJK’da bir Yusuf Tuna vardı, seyretmeye doyamazdınız. Ayağından kimse top alamazdı. Onun gibi topa hükmeden futbolcu enderdi. Yeteneklerini heba etti, seyretmeye doyamadan bitti. Sergen Yalçın, İlhan Mansız, Batuhan Karadeniz, yeteneklerinin kıymetini bilselerdi, dünya takımlarında oynarlardı. Bu gruba, kaleciler Varol, Akın Barhan, Adanalı füzeci Selami’yi de katıyorum. Emre Belezoğlu da büyük bir yetenek, büyük takımlarda oynadı, seyrettik. Benim Karşıyaka Lisesi’nden ve KSK’den arkadaşım, birlikte futbol oynadığımız Puskas Ergun ile Rıdvan Dilmen de yetenekli, seyretmeye doyamadığımız karakterli sporculardı. Ne yazık ki onlar futbol yaşamlarında sakatlıklardan kurtulamadılar ve erken bıraktılar. Erken yaşta para ve şöhret, bunun hazımsızlığı, futbolcuları bitiren etkenlerin başında geliyor. Bunun yanı sıra birçok futbolcu da örnek yaşamları, aile hayatı, kendilerine özen göstermeleri sayesinde yıldız olarak kalabilmişlerdir. 

Yetenek öyle bir şeydir ki, bir hareketi ile takımına maç kazandırır. Hatırlıyorum, İngiltere’de okurken, George Best diye İngiliz futbolcu vardı. İçki, kadın birçok skandal ve özensiz hayatı vardı, ancka hem kendi takımı hem de İngiltere Milli Takımı, ondan vazgeçemezdi. Olmadık zamanlarda attığı gollerle mucizevi, maçlar kazandırdı. Ayrıca Best’i izlemek büyük keyifti. 

Son yıllarda Trabzon’da yetenekler çoğaldı. Okay Yokuşlu, Yusuf Yazıcı, Abdulkadir Ömür, Göztepe’de Halil, Malatya’da Sadık, pasları, top alışları, sürüşleri, şutları ile göz kamaştırıyorlar. Ancak basının aşırı pohpohlamasından endişe duyuyorum. Türk Futbolunun geleceği olan bu sporculara yazık etmeyelim. 

Kendisine yazık edenlerden  biri de, BJK’lı Oğuzhan... Son yıllarda büyük yetenek, futbolu iyi biliyor, kaliteli, ancak kendini oyuna veremiyor. Temennim seyrine doyamadığımız sporcuların giderek artması, Avrupa’nın büyük takımlarında yer almalarıdır. Bir de, Milli Takıma çağrılan, maçlarda başarılı olmayan futbolcular mevcut. Örneğin Enez Ünal, Hakan Çalhanoğlu, Nuri Şahin, Cengiz Ünder, Yunus Mallı, Kaan Ayhan ve diğerleri... Hayret ediyorum, bunlar o ünlü takımlarda nasıl yer alıyorlar. (Pek de süre alamıyorlar...) Teknik direktörlerin görevleri, seyrine doyamayacağımız, genç futbolcuları bulup, çıkarmak, Türk Futboluna kazandırmaktır. Ancak hangi teknik direktörler... Türk Futbolunun gelişmesi için, bilgili, tecrübeli, kültürlü,  Dünya Futbol Arenasında tanınan, bilinen teknik adamlara ihtiyaç vardır. Peki Türkiye liglerinde, yabancı teknik adam düşmanlığında, başarılı oldunuz, kimse kalmadı, bana söyleyin bir tek Türk teknik direktörümüze, Avrupa, Almanya, İspanya, İtalya, Fransa, İngiltere Liglerindeki takımlardan, teknik adamlık talebi var mı?...