Türkiye’de gerçek anlamda bir Merkez Partiye duyulan ihtiyaç, yaşamsal biçimde sürüyor. Milli Mücadele ve İstiklal Savaşı’nı, binbir zorluklar, mahrumiyetler içinde kazanarak, bize Laik, Modern, Çağdaş Türkiye Cumhuriyetini armağan eden Yüce Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar, Mareşal Çakmak ve diğer tüm değerli silah arkadaşlarını minnetle, şükranla, rahmetle anıyor, bugünkü yaşamımızı onlara borçlu olduğumuzu defalarca haykırıyoruz.

Cumhuriyetten, İnkılaplardan sonra, Türkiye’miz giderek inkişaf etti. Eserlere, eserler katıldı. Türkiye’nin gelişip, kalkınmasında hizmet ve eserlerin yaratılmasında CHP’den sonra, bayrağı devralan Demokrat, Adalet, Anavatan (ANAP), Doğruyol Partilerinin, yani Merkez Sağın rolü ve katkısı büyük olmuştur. Bu partiler, “Büyük ve Güçlü Türkiye”, “Çağ Atlayan Türkiye” yaratmışlardır. 2000’li yılların başında Merkez Sağın iki büyük temsilcisi, Anavatan (ANAP) ve Doğruyol Partileri, her nedense anlamsız biçimde adeta tatili faaliyet içine girmişler, yerine kurulan Demokrat Parti, Merkez Sağın sesi olamamış, neticede gerçek oyu yüzde 13’lerde olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) parsayı toplamıştır...

Ne yazık ki, ANAP ve Doğruyol seçmenleri ve kadroları, kerhen AKP’ye destek verir olmuşlardır. AKP eğer, merkez sağın gerçek temsilcisi olabilseydi, bizleri çatısı altında toplayabilseydi, bugün bir merkez sağ parti ihtiyacı bulunmazdı. Öte yandan CHP, boşlukta kalan ve rey verecek parti bulamayan, Merkez Sağ kitleleri, yani en az yüzde 30’larda oy potansiyeli bulunan grupları, kendisine yöneltecek, siyasi mühendisliği ve basireti gösterememiştir. AKP Merkez Sağın temel prensiplerinin uzağındadır. İşte bu ortamda MHP içinde, Sn. Bahçeli’ye karşı çıkan grupların işbirliği ile İYİ Parti ortaya çıkmıştır. Hemen söyleyeyim, partinin adı olumludur. İlk kuruluş aşamasında İYİ Parti, bir umuttu, bir bekleyişti. Ancak zaman sürecinde, bu umutlar giderek hayal kırıklığına dönüşmek üzere...

Öncelikle eğer İYİ Parti, MHP’den farklı ise yani bugün kamuoyunda ifade edildiği gibi, ikinci MHP değilse, teşkilat ve kadrolarında, Merkez Sağın hakiki temsilcileri olan, Anavatanlılara ve Doğruyollulara, geniş çapta yer vermeliydi. Türk seçmeni oyunu verirken, kendine yakın isimleri karşısında görmek ister... Ne yazık ki, Özal’ın Anavatanında (ANAP), Demirel’in DYP’sinde yer alan çok değerli kadrolar, isimler, Milletvekilleri, Bakanlar, bugün kendi köşelerine çekilmişler. Ancak ülke meselelerini yakinen takip etmektedirler. Bu kadrolar, İYİ Parti’yi, bir Merkez Sağ birliktelik olarak göremediklerinden, yeni bir Merkez Sağ bekleyişi telaffuz etmektedirler. Bu durumu zaman zaman yaptığımız, Eski Milletvekilleri toplantılarında gözlemleyebiliyorum.

İYİ Parti, teşkilatları, büyük çapta eski MHP’liler ve Ülkücülerden oluşmaktadır. Umutsuzluk ve kabus içinde bulunan Türk Milleti, vatandaşlar, ilk günlerde, İYİ Parti’ye umut bağlayarak, destek vermişlerdir. Bu nedenle, o günlerde, İYİ Parti’nin oyu yüzde 18’lerdeydi... Ne yazık ki, bu oran bugün baraj düzeyindedir.

Türkiye’de İnsan Hak ve Özgürlüklerine dayalı, Laik, Demokratik Cumhuriyete, gerçek bir hukuk devletine, inanan, gelişme ve kalkınma sürecini tekrar başlatarak, Türkiye’yi muasır dünyanın, şerefli, aranılan bir devleti olmasını amaçlayan, milyonlarca vatandaşı hayal kırıklığına sürüklemeye, Akşener ve arkadaşlarının hakları yoktur... Türkiye, iç siyasette ve dış politikada yanlışlar, hatalı davranışlar içindedir. Büyük prestij ve itibar kaybetmektedir... Türkiye son 16 yıldır, umutsuzluk içinde kabus yaşamaktadır.

Yeni bir Merkez Sağ beklentisi sürse de, kanaatimce bugün yeni bir Merkez Sağ Parti kurma olasılığı oldukça azdır... Bu nedenle 3 Kasım 2019’a uzanan süreçte, her an erken bir seçim olabileceği de hesaba katılarak, İYİ Parti’nin, Merkez Sağ politika yaklaşımını revize etmesi, kendine çeki düzen vermesi, netice itibariyle AKP’ye güçlü bir alternatif olarak, Merkez Sağı gerçek manada temsil edebilecek çizgiye gelmesi şarttır...