Sadece 2016 yılında 40.264 cinsel istismar vakası yargıya intikal etmiş, 13 bini ceza almış, 27 bini ise tutuksuz yargılanıp beraatle sonuçlanmış. Bu kadar yaygın olan bu sapıklık karşısında, vicdanları rahatsız edip, hepimizi çileden çıkaran “İYİ HAL İNDİRİMİ” ise akıl alır gibi değil.

Önü alınamayan bu sapıkların, tacizcilerin, tecavüzcülerin, katillerin, şiddet üretenlerin neden ve nasıl bu kadar çoğaldığını ciddi bir şekilde araştırıp, sorunun kaynağını kurutmak gerekirken, basına yayın yasağı koymak, pisliği halının altına süpürmekten başka bir işe yaramaz.

Yukarda verilen haberdeki sayılara aile içi (babanın, erkek kardeşin dahil olduğu ensest ilişki) cinsel istismar vakalarının ne kadarı dahil bilmiyorum.  En son söyleyeceğimi en başta ifade edecek olursak, tüm istismarcı sapıkların, çocuklara, kadınlara, kızlara taciz ve tecavüz eden, şiddet kullanıp, katledenlerin ve bunlara göz yumanların Allah belasını versin. İşi niye Allaha havale ettin diye sorarsasanız, Türkiye’de polisten başlayıp, yargıya ve siyasete kadar bu konuda yetkili olan kişi ve kuruluşlara hakim olan zihniyetin bu sapıklara karşı yetersizliğidir.

Çığrından çıkan cinsel saldırı suçları, artık tahammül edilemez noktaya geldi. Derhal önleyici tedbirler alınmaz ve idarenin görmezden gelme ve hasır altı etme tavrı değişmezse inanıyorum ki daha vahim hadiselerle çok daha sık karşılaşmaktan kurtulamayacağız.

Önemli olan bu sapıkların idam, hadım edilme, ömür boyu hapis vs. gibi en ağır şekilde cezalandırılmasından ziyade bu alçaklığın önlenmesidir. Olay yaşandıktan sonra sen istediğin cezayı ver, sonuç değişmiyor ki... Üç yaşında, 4,5 yaşında bebekler bile sapıklığın hedefi oluyorsa, toplumsal değer yargılarımızda, eğitim sistemimizde, yasalarımızda, dini inançlarımızda, sosyal yapımızda vs. bir sorun var demektir. Elbette en ağır cezalar verilmeli ve her ne sebeple olursa olsun indirim yapılmamalı, aile içi vakalarda ailenin kendisinden başlayarak bu olaya karışanlar hoş görülmemeli, asla affedilmemeli, toplumsal bir eğtim seferberliği başlatılmalı. Son yıllarda iyice çoğalan ve din adına fetva vermeyi kendisine hak gören bazı sapık ruhlu öğretmen, imam, müftü, gazeteci veya herhangi bir meslek mensubu vs. gibi hasta ruhlu kişilere de fırsat verilmemeli. Polis, savcı, hakim vs. gibi kolluk ve adli personelin bilinçlenmesi ve duyarlılıklarının arttırılması sağlanmalıdır. Hala daha 18 yaşın altındaki çocuklara taciz ve tecavüzde bulunanlara karşı indirimde ısrar eden savcıya-hakime de, “işlenen suça ortak olmaktan” muamele yapılarak cezalandırılması gerekir.

Son yıllarda inanılmaz bir biçimde artan ve toplumun her kesimini bu denli yaralayan istismar vakalarının önüne geçebilmek adına öncelikle mahkemelerin “iyi hal, saygınlık, takım elbise giyme, rızası vardı, ruh sağlığı bozulmadı” gibi gerekçelerle sanıkların cezalarında indirim yapmamaları gerekiyor.

Ceza hukuku uzmanları, Cinsel istismar suçlarında bu bir hastalık niteliğindeyse tekrar suç işleme ihtimali oldukça yüksek olduğunu, bu nedenle Türk Ceza kanunundaki 62.maddenin uygulanmaması gerektiğini, belirtiyorlar.  62.nci maddedeki takdiri indirim nedenini mahkemeler aslında doğru uygulasalar, kamu vicdanını yaralayan “iyi hal indirimiyle” karşılaşılmayacağını belirtiyorlar.

Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı Avukat Türkay Asma da, “Hakimlerin ciddi bir eğitimden geçmeleri gerek. Çocuğa yapılan bir cinsel istismarda böyle bir indirim olamaz. Psikolojik ve bilimsel raporlar gösteriyor ki, bu sanıklar bu suçu tekrar işliyor. Çocuğa da bir dosya olarak baktıkları için böyle indirimler şekil hukuku esas alınarak yapılıyor.” Diyor.

Ceza hukukçularının “pişmanlık ve bir daha suç işlemeyeceğine dair kanat varsa indirim hakimin taktirindedir” diyerek atıf yaptıkları bu düzenlemedeki muğlaklık mahkemeler tarafından sanık lehine yorumlanıyor. İndirim uygulanmayan kararların Yargıtay’dan dönmesi de hakimlerin maddeyi doğrudan uygulamasına neden oluyor.

Ayrıca, Türkiye’de kişiye karşı işlenen suçlarda, suçluların “nasılsa bir şey olmaz”  kanaati yaygındır. Çünkü aile ve sosyal çevrenin genel bakışı yanında kolluk ve adli sistem de, istismar, şiddet, taciz ve tecavüz ve cinayetlerin faillerine karşı daha bir hoşgörülü oluyor . Bir polis veya parkın güvenlik görevlisi, minibüste-otobüste bir yolcu bile “kıyafetini beğenmediği” bir bayana karşı şiddete başvurabiliyor. Bunun yanında mahkemelerde kadın cinayeti kararlarına sızan, “O saatte dışarıda olmasaydı, sosyal medyadan mesaj yazmasaydı, o kıyafeti giymeseydi” gibi indirim gerekçeleri bu suçların faillerini iyiden iyiye cesaretlendirebiliyor.

Cinsel konuların tabu olması, kapalı toplumlarda bu tür sapkınlıkların artmasına sebep olmakta, çocuklara taciz, tecavüz vs. gibi suçların konuşulmaması, üstünün örtülmesi suçların yaygınlaşmasına yol açmaktadır.

Güzelim ülkemizi de son derece rencide eden bu ahlaksızlık ve sapıklığın önlenmesi için herkes üzerine düşeni süratle yapmalı bu utançtan kurtulmalıyız.