Gençlik; Geleceğimiz ve Aydınlık Yarınlarımız...

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir sözünde: ''Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.'' demiştir. 

Acaba günümüz Türkiyesi'nde yeteri kadar gençliği dinliyor ve önem veriyor muyuz? Onlarla konuşup neler istiyorlar nasıl bir ülkede yaşamak istiyorlar soruyor muyuz?

Son 14 yıldır hatta son iki yıldır yaz boz tahtasına dönmüş bir eğitim sistemi ile baş başa bırakılmış; müfredatın sürekli değişiyor olması ile laik ve bilimsel eğitimden mahrum bırakılmış; tarihinden kaçırılan, gerçeklerden kaçırılmaya çalışılan; sorulmayan, sorgulanmayan, itelenen bir gençlik var.

  Örgütsel çalışmalarda, siyasi partilerde sadece adı var olan bir gençlik ile bu ülkenin hiç bir yere gelemeyeceğini hepimiz çok iyi bilmemize rağmen yine de onlardan uzak durmaya çalışıyoruz. Onlardan korkmak yada uzak durmak niyedir aslında anlıyorum ama çok da yakıştırmak istemiyorum. Ama şunu o kadar iyi biliyorum ki onlar artık her güne siyasi çekişmelerle uyanmaktan bıktılar. Siyasetin içinde olmak istiyorlar ama itilmekten kakılmaktan dolayı uzak duruyorlar. Onlar refah ve huzur içinde, özgür, demokratik koşullarda, barış içinde yaşamak istiyorlar. Dinlenmek ve değer verilmek istiyorlar.  Huzur ve barış içinde bir toplumda yaşamak istiyorlar. 

Bunları nereden biliyorum diye soran olacak tabiki!.. Çünkü derneğim içindeki Gençlik Kolları Yönetimimi ve Lise Komisyonumdaki çocuklarımı; Türkiye'nin dört bir tarafından bana ulaşan gençleri dinliyor ve izliyorum. 

ONLAR yani Gençler; bizden daha iyi üretiyorlar, daha iyi örgütleniyorlar, daha sıkı kucaklaşıyor, daha iyi saygı ile bir arada olmayı becerebiliyorlar. Daha iyi sosyal medya kullanmaları ise cabası... Sosyal medya üzerinden örgütlenen ve bir araya gelen çocuklarımı da dinledim ben... Müfredatı konuşuyorlar, tarihi konuşuyorlar, günceli, siyaseti konuşuyorlar. Bu arada eğlenmeyi de bizden daha iyi biliyorlar. Sıkışmış bir toplum haline geldiğimiz şu günlerde onlar mücadelede de bizden daha önde gidiyorlar. 

Her şeye göz yumar ve susmuş, sindirilmiş bir toplum haline geldiğimiz şu günlerde onlar mücadeleden korkmadan bir ağaç için, liseleri için, okulları için korkmadan sokağa çıkıp mücadele edebiliyorlar. ''Bu müfredatı istemiyoruz'' diye derneğe gelip ''yol gösterin eylem yapalım'' diyebiliyorlar. İşte o gençlik Taksimde Gezi Parkında, Proje Okullarına karşı Laik ve Bilimsel Eğitim için Okullarında idi. 

Yeni bir eğitim öğretim dönemine başladık. Bizde derneğimizde Lise Komisyonu Kol seçimi ve örgütlenmesi için toplantımızı yaptık. Konuştuk söyleştik. ''Biz Atatürk'le büyüdük'' diyen Lise Öğrencilerini görmek anlatılamayacak bir duygu idi. Müfredatı konuşmaları, Liselerinde yapacaklarını dinlemek doyulmaz bir muhabbetti. Atatürk sevgisini bu ülkede kimse, kalbimizden ve beynimizden silemez derken ne kadar da doğru söylediğimi bir kere daha gördüm. Gözlerindeki umudu, güveni görmek, mücadele azmini görmek umudumu arttırdı. Yeter ki onlara kapılarımızı açalım, destekleyelim ve güvenelim.

Bu yazdıklarım bazılarına Ütopya gibi gelebilir. Ama ne olur çocuklarınızı karşınıza alın ve onları bir dinleyin. Çünkü benim çocuklarım bunları yapıyorlar. ''Benim Çocuklarım'' Atatürkçü Düşünce Derneği çatsı altındaki gençlerim ve çocuklarım...

Atatürkçü Düşünce Derneği Samsun Şubesi olarak hem Gençlik Kollarımız hem de Lise Komisyonumuz var. Derneğimize kayıtlı bir sürü gencimiz var. Yönetime geldiğimizden beri hep önceliğimiz gençlik oldu. Gençler olmadan hiç davanın başarıya ulaşılamayacağına inanan ben ve yönetimim elimizden gelen her çabayı gösterdik. Aslında yaptığımız ilk şey samimiyet ve güvendi. Onlar bizim mücadele yoldaşlarımızdı. Kapımızı her gelen çocuğumuza açtık ve açmaya da devam ediyoruz. Onlar için, maddi olarak desteklemek için her ortamda burs sağlayıcılar arıyor ve buluyoruz. Burs verdiğimiz gençlerimizi ve diğer çocuklarımızı sürekli takip ediyoruz. Dertleşip, arkadaş oluyoruz. Sahip çıkıp, dinliyoruz, güveniyoruz, destekliyoruz.

İnanıyorum ki bu gençleri yetiştiren anne ve babalar, öğretmenler var oldukça Bu Vatan, Millet ve Cumhuriyet hep payidar kalacaktır. Samsun küçük bir örnek... Benim Çocuklarım gibi; Türkiye'nin dört bir yanında  milyonlarca böyle bir gencin olduğunu biliyor ve inanıyorum. Yeter ki onlara ulaşalım ve kapılarımızı onlara açalım.

''Sosyal ve Kültürel'' anlamda ne kadar yıpratılmaya çalışılsak da bunu başaramadıklarını onlarda biliyor, bizde biliyoruz. ''Kindar ve Dindar'' nesil oluşturma çabasının karşısında dernekler, sendikalar, partiler, odalar mücadele ederken, geleceğin sahibi olan gençlerimizi de yanımıza almadan bu mücadele başarıya ulaşamayacaktır. Tarikat ve cemaat örgütlenmelerinde yıllar öncesinde ve şimdi hedef alınan gençliğin, Ülkeyi nasıl bir sürece götürdüğünü yaşayıp gördük.

2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılına eğitimle ilgili sivil toplum kuruluşları, öğretmenler, veliler ve sade yurttaşlar olarak düş kırıklıkları, kaygı ve isyan duyguları ile girdik. Eğitim sistemimiz; akıl ve özgür düşünceyle bağını koparmış bir siyasi zihniyetin sözde “dindar nesil yaratma” projesi uğrunda tel tel dökülüyor. 

Son 15 yılda, aynı evin çocukları arasında aynı müfredatla eğitim gören yok. Bırakın kardeşleri, aynı müfredatla okulu bitirebilen öğrenci yok. Çocuklarımız her şeyin farkında buna inanın ve güvenin...

Eğitim sisteminde din istismarına dayalı anlayışla; kendisine itaat eden, sorgulamayan, yetkinliği sınırlı ve itirazsız kuşaklar isteniyor. Okul bittiğinde iş bulabileceğini, eğitim aldığı alanda çalışabileceğini ümit eden öğrenci sayısı her geçen gün azalıyor, çünkü bugün Türkiye’de her dört üniversite mezunundan birisi işsizdir! Yani Gençlik iş ve aş istiyor. 

Atatürkçü ve çağdaş nesiller yetiştirmek, gençlerimizi cemaat ve tarikatlara mahkûm etmemek adına Atatürkçü Düşünce Derneği olarak derneğimiz tüm genç arkadaşlarımıza açıktır. Biz kocaman bir aileyiz. Atatürk ve Atatürkçülüğün sorgulandığı, Kemalizm’in dışlandığı, laikliğin yok sayıldığı bu günlerde; '' Ülke bütünlüğümüzü, Atatürk ilke ve devrimlerini savunmak'' ilkesi ile yolumuza devam ediyoruz. Şubemiz aydınlık yüzlü, ‘’Biz Atatürk’le büyüdük’’ diyen gençlerimizle dolu… 

Şimdi buradan dernek, sendika, oda, kısaca demokratik kitle örgütlerine sesleniyorum. Aydınlık yarınlarımızın geleceğimizin sahibi gençlerimize sahip çıkalım. 

ATA'mızın da dediği gibi: ''Her kafanın anlamaktan aciz olduğu yüksek bir varlıktır gençlik.''

Dr. Işık ÖZKEFELİ