Binbirdirek Sarnıcı’nın ilk planı, ünlü Avusturyalı mimar F. von Erlach tarafından İsveçli Cornelius Ioos’dan edindiği çizime dayanılarak yapılmıştır.  64, 56 ve 40 metre ölçülerinde olan sarnıcın etrafı kalın duvarlar ile sınırlandırılmıştır. İçerisinde bulunan 224 orijinal sütundan 212 tanesi günümüze kadar gelmiştir. Birbirlerinin arasında 3.75 metre uzaklık olan her biri 14 sütunlu 16 sıra halindeki bu destekler, kemerler vasıtasıyla birbirine bağlanmış olup aralarında dışa doğru taşkın birer bilezik bulunmaktadır. Sütun gövdelerinin üst kısımlarında üzerlerinde hiçbir işleme bulunmayan piramit şeklinde (impost) başlıklar yer almaktadır. Sütun ve başlıklar herhangi bir yerden taşınmış olmayıp, sarnıç için özellikle imal edilmiştir. Başlıkların üstündeki kemerler ağaç gergilerle karşılıklı olarak bağlanmıştır. Sütunların alt kısımlarının 5 metre civarında toprağa gömülü olduğu bilinmektedir. Sarnıcın günümüzdeki girişine göre sol tarafta kalan köşesindeki tonozlar yıkılmış olduğundan buradaki 18 göz doldurulmuştur. Sütunların gövdelerinde çok sayıda Yunanca harf yazılıdır. Bu harflerin sarnıcın yapımında çalışan taş ustaları tarafından işlendiği bilinmektedir. Ayrıca girişte, sol tarafta kalan bir sütunun üzerinde istavroz kabartması görülebilmektedir.

Binbirdirek Sarnıcı, günümüzde müze olarak kullanılmakla beraber çeşitli sanatsal aktivitelere de ev sahipliği yapmaktadır.                                                                                    

Şerefiye Sarnıcı: Diğer bir kapalı sarnıç olan Theodosius Sarnıcı (Şerefiye Sarnıcı), sözde Galler su kemerinden beslenen suyu topluyordu. 45 m x 25 m boyutlarında olan bu yeraltı sarnıcı, yaklaşık 9 m boyunda 32 adet mermer sütuna sahiptir ve tuğladan yapılmış bir çatıyı destekler. Dokuz metre yüksekliğinde 32 mermer sütun içeren ve 1125 metre karelik bir ölçüye sahip olan Şerefiye Sarnıcı, diğer sarnıçlara nazaran daha küçüktür ancak 532 yılında inşa edilmiş olan Yerebatan Sarnıcı’ndan yaklaşık 100 yıl daha büyüktür.

Kapalı sarnıçlar arasında en ünlüsü, en büyük Bizanslı yeraltı tankı olan, 6. yüzyıldan kalma Yerebatan Sarnıcı’dır. İkinci büyük örtülü sarnıç ise Binbirdirek Sarnıcı olarak bilinir.

Aynı bölgedeki üçüncü bir yeraltı yapısı olan Philoxenos Sarnıcı’nın; namıdiğer Binbirdirek Sarnıcı’nın tarihi dördüncü yüzyıla uzanır. İstanbul’un en popüler turistik mekânları arasında bulunan bu üç sarnıç da kentin kuzeyindeki Belgrad Ormanı’ndan Valens Su Kemeri’ne ve nihayetinde İstanbul’un etrafına serpiştirilebilen süslü içme çeşmelerine taze su getiren 250 km uzunluğundaki bir sistemin parçası olarak kabul edilmektedir.

Bizans imparatoru II. Theodosius (428-43) döneminde inşa edilmiş olduğuna inanılan ve bu nedenle “Theodosius Sarnıcı” adıyla da anılan Şerefiye Sarnıcı, 1600 yıllık köklü bir tarihe ev sahipliği yapmaktadır. Konstantinopolis’in en önemli antik sarnıçlarından biri olan Şerefiye Sarnıcı, günümüz İstanbul şehrinin altında, Türkiye’nin Fatih semtindeki Piyer Loti Caddesi’nde yer alan modern girişi ile dikkat çeker. Yarımada üzerindeki önemli birkaç sarnıçtan yalnızca biri olan Şerefiye Sarnıcı; 5. yüzyıl dönemini temsil eden İmpost İyonik, Korent ve Kompozit Geç Antik dönem özelliklerini yansıtan sütun başları ile donatılmıştır. Thedosius döneminin izlerini taşıyan ve nihayet  21. yüzyıla kavuşan bu tarihi eserin iç bölümü ise tuğla, kemerler ve tonozlu sütunlardan oluşur. Özgün yapısı ve mistik atmosferi ile adeta görenleri büyüleyen anıtsal yapı, İstanbul’un ev sahipliği yaptığı en önemli kültürel miraslar arasında yer almaktadır.

Şerefiye Sarnıcı, “Şerefiye Sarnıcı Restorasyon ve Çevre Düzenlemesi” adı altında, eski Eminönü Belediye Binası’nın bir bölümü olarak bilinen Arif Paşa Konağı ile beraber 2010 senesinde restore edilmeye başlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından sekiz yıllık bir süre içinde restore edilen ve restorasyon çalışmaları sonucu, 24 Nisan 2018 tarihinde açılışı yapılan antik yapı, hem tarihi bir alan hem de yeni bir sergi mekânı olarak ziyarete açıldığı günden bu yana büyük bir ilgi görmektedir.

Şerefiye sarnıcının asıl adı Theodosius Sarnıcı dır. Hiç Hali sergisi ile açılışı yapılmıştır.

Kusursuz bir açılış töreni ile adını Türkiye’de ve dünyada duyurmayı başaran Şerefiye Sarnıcı, İranlı bir sanatçı olan Ahmet Nejat’ın sergisi ile yıllar sonra İstanbul’a gözlerini açtı. “Aşk ve Hiç” yazısı ile taçlandırılan altın renkli bir kürenin yanı sıra, suya yansıyan kelimeler ve Mevlana Celalettin-i Rumi şiirleri ile eşsiz bir boyuta ulaşan “Hiç Hali” adındaki sergi, yüklü bir tarihe tanıklık etmiş olan Şerefiye Sarnıcı’nın açılışı boyunca farklı bir deneyim yaşattı.

Dönem dönem farklı sergilere ev sahipliği yapacak olan Şerefiye Sarnıcı’na, Divan Yolu Caddesi üzerinden ulaşım sağlanabiliyor. Yerli ve yabancı turistlerin İstanbul’daki uğrak noktaları arasında bulunan Sultanahmet Meydanı’na yalnızca 700 metre yürüme mesafesinde yer alan anıtsal yapının ana giriş ve çıkış kısımları ise Dostluk Yurdu Sokak üzerinden yapılabiliyor. Ziyarete açıldığı ilk günlerde ücretsiz olarak girilebilen sarnıca hem yurt içinden hem de yurt dışından talebin artması ile birlikte, giriş ücreti Türk vatandaşları için 10 TL, turistler için ise 20 TL olarak belirlenmiş durumda.

İstanbul’un sarnıçları, sadece şehrin tarihine dair iyi bir bakış açısı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Bizans mimarisinin genel olarak daha iyi anlaşılmasına da katkıda bulunuyor. Konstantinopolis’teki 100’den fazla büyük ve sayısız küçük ölçekli sarnıcın sürekli kullanımı, yeniden inşa edilmesi ve korunması için gereken muazzam harcamalar göz önüne alındığında, bugüne değer katan bu anıtsal yapılar için harcanan emeğin, zamanın ve yapılan masrafların ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır .Unutmayalım ki İstanbul’un su sorunu dün vardı bugün de var ama yarında olmaya devam edecek . Dünya başkenti güzel ilimiz İstanbul’umuz umuyor ve diliyoruz ki asla su sıkıntısı çekmesin …