İstanbul E-5 yolunda Büyükçekimece’den Edirne istikametine giderken solunuz da, Edirne istikametinden İstanbul’a gelirken halkın deyimiyle Devebağırtan yokuşundan çıkarken sağınızdan kalan ve uçurumun kenarında milyonlarca kişinin gördüğü betonarme bir askeri yapı vardır. Milyonların geçip gördüğü Marmara Denizi’nden başlayıp Çatalca’dan Karadeniz’e kadar uzanan yüzlerce yapıların ne olduğunu acaba kaç kişi merak edip öğrenmiştir? İşte bu yapılar zincirinin hikayesi:
“Alman lider Adolf Hitler’in 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırmasıyla II. Dünya Savaşı başlamıştır. Konuyla ilgili birkaç yazı yazmıştım. Türkiye’de İsmet İnönü Cumhurbaşkanı, Mareşal Fevzi Çakmak Genelkurmay Başkanı’dır.
Çakmak Hattı, II. Dünya Savaşı’nın ayak seslerinin geldiğinin anlaşılmasının ardından, Almanlar tarafından gelebilecek olası bir tehlikeye karşı Trakya sınırında karşı koymak amacıyla Çatalca’da kurulan bir hattır. Söz konusu bu hat, Marmara Denizi’nden Karadeniz’e Büyükçekmece-Karadeniz hattı kadar uzanmaktadır. Çakmak Hattı, ismini planı yapan Mareşal Fevzi Çalmak’tan almıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, hattın kurulması planlanan yıllarda Cumhurbaşkanlığı görevini yapmaktaydı. Fakat Mustafa Kemal Atatürk, böyle bir hattın gereksiz olduğunu ve herhangi bir işe yaramayacağını ifade eden şu sözleri söylemiştir:
¨Savaş, oldum olası toprak üstünde yapılır ve toprak üstünde kazanılır, yahut kaybedilir. Çakmak Hattı ne kadar güçlü olursa olsun ömrü, bir muharebeninki kadar kısadır. Ben milletimin parasını bir kapris uğruna toprak altına gömdürmem.¨
Koruganlar, bir saldırı esnasında kendi bölgesini özellikle tank ve uçak bombardımanına karşı korumaya çalışan savunma yapılarıdır. Bu dayanıklı sığınaklar yüzyıllardır devam eden savaş stratejisinin ve teknolojisinin bir sonucudur. Koruganların ana malzemesini demir ve beton oluşturmaktadır. Sanayi Devrimi’nden sonra teknoloji oldukça ilerlemiş İkinci Dünya Savaşı öncesinde uçakların ve tankların daha çok ön plana çıkmasıyla koruganların önemi iyice artmıştır.
Bu yapılar, Dünya’da ilk defa 1904 yılında Rus-Japon Savaşı’nda Ruslar tarafından kullanılmıştır. Koruganlara, Avrupa’da block house, pillbox, bunker, Türkiye’de ise “korugan” adı verilmiştir. Avrupa’da özellikle de Fransa’da, İkinci Dünya Savaşı öncesinde savunma stratejisi olarak koruganlar yapılmaya başlanmıştır.
Türkiye’de bu hattın kurulma fikri ilk olarak Genelkurmay Başkanı General Fevzi Çakmak tarafından ortaya atılmıştır, bu nedenler bu hatta “Çakmak Hattı” denilmiştir.
1930‘lu tarihlerde Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Fransızların, Nazilere karşı yaptığı Majino Hattı’nı örnek alarak Trakya bölgesinde beton ile çelik karması bir hattın planını hazırlamıştır. Lâkin dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından karşı çıkılmış ve bu hat fikri rafa kaldırılmıştır. Atatürk bu hat hakkında şöyle demiştir: “Savaş, oldum olası toprak üstünde yapılır ve toprak üstünde kazanılıryahut kaybedilir. Çakmak Hattı ne kadar güçlü olursa olsun ömrü, bir muharebeninki kadar kısadır. Ben milletimin parasını bir kapris uğruna toprak altına gömdürmem.”
İsmet İnönü‘nün cumhurbaşkanlığı döneminde Çakmak Hattı fikri tekrar gündeme gelmiş ve yapımına başlanmıştır.
Çakmak Hattı ilk olarak, Kırıkkale-Edirne arasına Bulgaristan sınırına yapılmaya başlanmıştır (I. Hat) Nisan 1941 tarihinde Yunanistan’ın Naziler tarafından işgal edilmesinden sonra Bulgaristan sınırına yapılmakta olan Hat tamamen işlevini kaybetmiştir, düşman kuvvetleri Meriç nehrinin aşağı kısmından dosdoğru saldırırlarsa Trakya’nın kuzey hududu boyunca uzanan Çakmak Hattı’nın geri kısım ile kavuşması kesileceği için, Çakmak hattı projesi İstanbul sınırlarında Çatalca’ya kadar geri çekilmiş ve burada yapımına devam edilmiştir (II. Hat)
Almanların o tarihe kadar kullandıkları modern savaş araçları karşısında bu planın başarı sağlayabileceği şüpheli görülmüştür lâkin hattın yapımına devam edilmiştir. Çakmak Hattı’nın yapımında beton-çelik kullanılmış lâkin hattın bitirilmesine yetecek kadar beton ve çelik bulunamamasından ötürü hattın yapımı yarıda kesilmiştir. Hattın yapımı sırasında, soğuktan birkaç Türk Askeri ölmüştür. Çatalca’da ise köylerdeki halk sıkıntı çekmiştir ve hatta bir kısmı Anadolu’ya geçmiştir.
Almanya’nın Yunanistan‘ı işgal etmesinin ardından Çakmak Hattı savunma anlamında işlevini kaybetmiştir. Zira söz konusu bu savunma hattı Bulgaristan’dan gelebilecek olası tehlikelere karşı kurulmuştur. Fakat Almanya tam tersi bir politika izleyerek Türkiye ile Güney Trakya’dan komşu olmuştur.
Şayet düşman kuvvetleri Meriç Nehri’nin aşağı bölümünden olası bir hamle yaparsa Trakya’nın kuzey sınırı boyunca uzanan Çakmak Hattı’nın geri kısım ile irtibatı kesileceği için dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Çakmak Hattı’nda bekleyen askerleri tahliye etmiş ve orduyu Çatalca hattına çekmiştir.
Silah ve mühimmat aktarımı için birbirlerine tünellerle bağlı olan koruganlarda su kuyuları ile birlikte olası saldırıları püskürtmek için top ve makineli tüfek mazgalları da bulunuyor. Makineli tüfek ve top yuvaları olarak inşa edilen koruganlara kimi zaman bir tarlanın ortasında kimi zamanda yol kenarlarında rastlamak mümkün. Koruganların bazılarında askeri kamuflaj boyaları, havalandırma boruları, demir kapılar ile birlikte top ve tüfek mevzileri halen ayakta kalan kısımları var. Her koruganın kapısında yapıldığı tarih gün ay ve yıl olarak belirtilmiştir. Koruganların son durumuna bakarsaktarlaların ortasında duran ve üzerileri topraklar kapatılan koruganları fark etmek neredeyse imkansız duruma geldi. Büyükçekmece Gölü kenarında yer alan koruganları ise hemen fark edilebiliyor.”
Kısacası; Majino Hattı, Fransa’da turist çekmek amacıyla kullanılırken, Türkiye'de samanlık, depo veya yerleşim merkezi olarak kullanılmaktadır. Türkiye bu koruganları müze olarak düzenleyip savaşın kadar ürkütücü ve korkunç olduğunu gelecek nesillere aktarması gerekir diye temenni ediyorum!