Filmin başrol oyuncusu Beran Soysal, haftaya vizyona girecek olan “Yolculuk” filmini Elif Günay'a anlattı.

Film hayırlı olsun. Filminden biraz bahseder misiniz? 


Teşekkür ederiz, elbette. Film 20'li yaşlardaki "Mehmet" adlı bir gencin Türkiye'de yasadışı örgütlerle tanışması, ardından yaşadığı tehlikeli macerayı ve hayatı pahasına başka hayatları kurtarma mücadelesini konu alıyor. Bunun yanı sıra muhafazakar bir ailede baskıcı bir babayla büyüyor. Bir de buna komşu eczanede çalışan Firdevs’e yönelik hisleri de eklenince,  Mehmet’in hayatı daha karmaşık bir hale geliyor. İnandığı değerler doğrultusunda bir türlü hayatına bir yön veremeyen ve çelişkilerini farklı arayışlarla çözmeye çalışan Mehmet’in “yolculuğunu” izliyoruz. Şunu da eklemek isterim; İnsanlığın gücünü ve önemini yalın bir dille vurguluyoruz. Filmimizin de mottosu bence bu bağlamda anlam kazanıyor.

“İnsanlık bombalardan güçlüdür!”

Çekimler nasıldı? Nerede çekildi? Ne kadar sürede bitti?

Çekimler bir yılı aşkın sürede bitti. Aslında bir film için uzun bir süre. Detaylar üzerin de çok durduk. Hassas bir konuyu anlatıyoruz. Yalın bir dil olması açısından uzun uzadıya tartıştık ve konuştuk. Genel olarak İstanbul Kadıköy'de çektik. Zaten birlikte vakit geçirdiğimiz insanlarla çalıştığımız için setlerimiz çok keyifli geçti. 

ATV’nin büyük ilgi gören dizisi “Kırgın Çiçekler”in Kemal'i Cansu Fırıncı, Mehmet’in ağabeyi olarak bu filmde karşımıza çıkıyor…

Oyunculardan bahseder misin? 

Şunu söyleyebilirim, çok değerli oyuncularla çalışma fırsatı buldum. Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Mehmet karakterini ben oynuyorum. Ağabeyimi Cansu Fırıncı oynuyor. Babamı Cezmi Baskın, annemi de Bedia Ener oynuyor. Serpil Özcan, Dilşah Demir ve Metin Coşkun da yer alıyor. Açıkçası filmde çok büyük ustalar var. Ve film sürecinde onlardan çok şey öğrendim. 


Yakın tarihte filmin galası yapıldı. Gala nasıldı?

Evet, 4 Nisan'da filmin galasını yaptık. Kozyatağı AVM'de 20.30'da gerçekleştirdik. Bizlerde çok heyecanlıydık. Filmi ilk defa davetlilerimizle birlikte izledik. Filmin sonunda da izleyenlerden çok güzel tepkiler aldık. Şimdi 20 Nisan'da Özdilek AVM'de basın gösterimimizi gerçekleştireceğiz. Sizleri de görmek isteriz. Ardından 22 Nisan’da vizyondayız. Tüm Türkiye'de vizyona giriyoruz. Yakın zamanda Bağımsız Sinema Merkezimizin sosyal paylaşım sitelerinden duyuracağız zaten film genel olarak iddialı bir film oldu diyebilirim. Çarpıcı bir hikayesi var. Türkiye’nin de gündemine dair çok etkileyici bir film oldu diye düşünüyorum. 


Bu film Bağımsız Sinema Merkezi’nden çıkan bir film. Peki, Bağımsız Sinema Merkezi nedir? Neler yapar? 

Bağımsız Sinema Merkezi’nin kuruluş bildirgesi ve tanımı sitemizde var. Yine de kabaca tanımlamak gerekirse, sırtını sermaye ye ve piyasaya dayamadan eşitlik özgürlük mücadelesinin ve halkının yanında üretimde bulunan sinemacıların bir araya gelerek oluşturduğu bir kolektif.  İnsanları bu doğrultuda birlikte film üretmeye davet eden bir merkez. Bu doğrultu da daha önce belgesel çalışmalarımız olmuştu. Bunlardan biri "Red". Red, oldukça yoğun ilgi gördü bir belgesel olarak. Dünyadaki hack hareketinin ve onun Türkiye’deki yansımasının konu edildiği bir belgeseldi. Hemen akabinde Lenin belgeseli yaptık. "Lenin Sosyalizmin Kızıl Şafağı" diye Lenin'e nesnel olarak doğru bilgilere dayalı olarak anlatılan bir belgeseldi. Oda pek çok uluslararası yapımın yaptığı çarpıtılmış Lenin belgesellerinden daha fazla ilgi gördü. Bir gezi belgeseli yaptık “ Artık yeter” adında. Bu da Bağımsız Sinema Merkezi’nin ilk kurmaca filmi oldu “Yolculuk”.  Bu kadrolar Bağımsız Sinema Merkezi’nin yeni tohumlarının atıldığı dönemlerde “Devrimden Sonra” filmini aslında hayata geçirmişti. Bu doğrultularda üretimlerde bulunan bir kolektif olarak tanımlayabiliriz Bağımsız Sinema Merkezi'ni.


Çalışma sistemi nasıl?

Aslında biz her gün Bağımsız Sinema Merkezi’nin felsefesi doğrultusunda çalışmalarımızı her an yapıyoruz. Bir filmin çekim süresi sadece o filmi tamamlamak doğrultusunda kalmaz. Senaryo fikrinin ilk ortaya çıktığı dönem, senaryonun yazılma süreci, akabinde ön hazırlıklar, sonra çekim süreci, çekim sürecinden sonra da filmin vizyona girmesi için gerekli post prodüksiyon sürecinin tamamlanması ve akabinde filmin gösterime girmesi ile devam eden uzun bir süreç vardır. O yüzden 'Şu aralıkta çekiyoruz ya da bu aralıkta yaptığımız bir şey yok' diye tanımlanacak bir süreç değil zaten. Dolayısıyla 7/ 24 bu doğrultuda düşünsel üretim ya da üretimin kendisini gerçekleştiren bir yapı.

“Lenin”, “Red”, “Artık Yeter” belgeselleri internetten yayınlandı. Fakat kimi kültür merkezleri'nde gösterimleri gerçekleşti. Devrimden sonra filmimiz 2011 yılında vizyona girmişti. Her filmimizi sinema salonlarında gösteremiyoruz elbette ki, çünkü belgesele Türkiye’de verilen değer o anlamda belli. Sinema salonları belgesel göstermiyorlar. Ama onun dışında üretimlerimizi insanlarla buluşturmak adına her türlü kanalı kullanıyoruz. 


Sizinle olmak isteyenler sizlere nasıl ulaşırlar?

Bağımsız Sinema Merkezi’nin her bir bireyi kolay ulaşılabilen insanlar zaten. Bize atılan her türlü taleplere geri dönüş yapıyoruz. Onun dışında Bağımsız Sinema Merkezi’nin insanlarla genel olarak buluşmayı tercih ettiği yer, Kadıköy'deki Nazım Hikmet Kültür Merkezidir. Dolayısıyla insanlar bize ulaşmak istiyorlarsa, kolaylıkla ulaşabiliyorlar. Bunun en basit yolu sosyal medya hesaplarından iletişime geçmek. 


Oyunculuğa dönmek istiyorum. Oyunculuk kariyerinize ne zaman başladınız? 

İlk olarak ortaokulda oynanan bir oyun izlemiştim, “Bir Delinin Hatıra Defteri” diye. Genel olarak insanın o yaşlarda bir takım arayışları vardır ne yapacağım, nasıl bir hayatım olmalı, gibisinden çokta derinlikli olamayan kimi sorular. Bu tiyatro oyunundan o kadar çok etkilendim ki, bende böyle bir şeyin içinde yer almalıyım dedim. Aslında O süreçle başladı diyebilirim. Sonra zaten lise dönemlerimde çocuk tiyatrosuyla devam etti. Ardından Nazım Hikmet Kültür Merkezi ile tanıştım. İstanbul Değişim Atölyesi, Nazım Oyuncuları, Oynayan İnsan Tiyatrosu diye devam etti.

"Yolculuk" Beran Soysal'ın vizyona giren 3. filmi

“Yolculuk filmi benim ilk sinema filmim değil. Daha önce ‘Devrimden Sonra’, ‘Çırak’ gibi filmlerde oynadım.”

Oyun seçen biri misiniz?

Elbette seçiyorum. Kendi yaşam pratiğimin dışında olanları kabul etmemeye özen gösteriyorum. Kendi politik duruşumun dışında da gelen projeleri değerlendirmiyorum. Daha çok kendi yaşamım üzerinden bana uyacak. Benim söylemek istediğim sözü söyleyen işleri tercih ediyorum. Yolculukta bunlardan bir tanesi. Benim için sinema mı tiyatro mu sorusunun bir cevabı yok. Önemli olan işin ne olduğu, ne anlattığı ve ne söylediğidir. Söylenmemiş olanı sunduğu sürece bu tür projelerde yer almak istiyorum. 


Yolculuk filminde başrolü canlandırıyorsunuz bu size ne kattı? 

Mesela en önemlisi sabır katmış oldu. Hiç bu kadar uzun soluklu çekim sürecine girmemiştim. Film gereği sakalımı uzun tutup bıyıklarımı kesmemem gerekiyordu.  Olmadığım biri gibi gözüküyordum. Her sabah böyle uyanmak değişik bir histi. Türkiye gündeminden dolayı insanlarında kötü anlamda dikkatini çekiyordum. O yüzden biraz zor oldu benim için.


Ben biraz sizi de tanımak istiyorum. Beran Soysal nasıl biridir?

Ben aslen Mardin Kızıltepeliyim. Ama İstanbul'da büyüdüm. Edip Can Sever'in çok güzel bir sözü var, çok severim; “Mendilimde Kan Sesleri” şiirinde. “İnsan yaşadığı yere benzer. O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer. Suyunda yüzen balığa ...” şeklinde devam eder. İnsanın kendi doğasına benzeme hali bende de var. Mahallede büyüdüm sonuçta. Bu yüzden insandan yana hiçbir zaman umudunu kaybetmedim. Zaten onu da kaybederseniz hayatınızı neyin üzerine inşa edebilirsiniz ki? Öyle hırsları olan biri değilim ama, kararlıyımdır. Başladığım işi bitirmek isterim. 

Yakın tarihte film haricinde projeleriniz var mı?

Şu an “Yolculuk” filmine odaklıyız. Onun koşuşturmacası var. Yaklaşık bir hafta sonra vizyonda olacak. Onun haricinde devam eden oynadığım bir tiyatro oyunu var. Oynayan İnsan Tiyatrosu ile  “Ağaç İrfan” 5 yıldır oynadığımız bir oyun hala da devam ediyor. 

“Filmin başrol oyuncusu Beran Soysal herkesi bu büyük yolculuğa davet ediyor...”


Son olarak okuyucularımıza filmle ilgili neler söylersiniz? 

Tekrar etmekte fayda var. Biz, “İnsanlık bombalardan güçlüdür” sloganı ile yola çıktık. Ve filmde insanın gücünü yalın ve anlaşılır bir dille işledik. Filmi muhakkak vizyonda izlemelerini tavsiye ederim. Alışıla gelmişin dışında bambaşka bir şey izleyecekler. Bununla birlikte Türkiye’de 20 yaşındaki bir çocuğun içsel yolculuğunu da görecekler. Herkesi bekliyoruz. Ben en azından keyifli bir film olduğunu düşünüyorum tabi bazılarının keyfini kaçıracaktır. 

Beran Bey, bu keyifli sohbet için sizlere çok teşekkür ederim. O zaman tüm okuyucularımızı 22 Nisan’da en yakınlarında bulunan sinemaya yönlendirmek istiyorum. Tekrar görüşmek üzere...

Ben de teşekkür ederim Elif Hanım.


Doğum tarihi: 03.04.1990
Burcu: Koç
En sevdiği huyu: Keyifli biriyim
En sevmediği huyu: Takıntılı
En sevdiği renk: Kırmızı
Uğurlu sayısı: 13 
En sevdiği çizgi film: Şirinler
En sevdiği söz: Gülmek, bir halk gülüyorsa gülmektir.


Röportaj: Elif GÜNAY