ÖNCE VATAN HABER MERKEZİ / İSTANBUL

Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği, “Çin’in 5 Nisan 1990 tarihinde Doğu Türkistan’ın Barın kasabasında gerçekleştirdiği katliam hafızalardaki yerini ve yüreklerdeki acısını hissettirmeye devam ediyor” açıklamasında bulundu.

Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği, bundan 31 yıl önce, Çin Ordusu’nun 1990 yılının Ramazan ayında, Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetine bağlı Aktu ilçesi Barın kasabasında gerçekleştirdiği katliamla ilgili açıklamada bulundu.

Açıklamada şöyle denildi:

“Barın halkı, Çin’in bölge halkının bekasına yönelik büyük tehdit oluşturan “Aile Planlaması” adı altında yürütülen doğum yasağı siyasetinin kaldırılması ve Çinlilerin Doğu Türkistan’a gayri meşru göçü ile iskanının durdurulması gibi haklı taleplerini dile getirmişti.

Bu taleplerin Çin rejimi tarafından reddedilmesi üzerine halk buna tepki göstererek sokaklara döküldüler. Kalabalığın artmasıyla korku ve telaşa kapılan işgalci Çin yönetimi masum insanlara karşı ateş açarak karşılık verdi. Bu vahşete uğrayan Barın halkı da binlerce ağır silaha sahip Çin ordusuna karşı direnişe geçti.

Çin’in başlattığı orantısız bu savaş, bölge halkından birçok gencin katılmasıyla milli bir direnişe dönüştü. Durumun gittikçe aleyhine geliştiğini gören Çin yönetimi bölgeye çok sayıda silahlı asker, tanklı birlik, helikopter ve uçaklar sevk ederek bölgeyi abluka altına aldı. Yaklaşık 20 bin nüfusu olan Barın kasabasına doğru büyük bir taarruz başlatan Çin ordusu korkunç bir katliam ve yıkıma imza attı.

Neticede, Barın Ayaklanması önderlerinden Zeydin Yusuf, İshak Hoşur, Memet Turdi, Memet Tursun başta olmak üzere binlerce Barın gençleri, masum kadın ve çocuklar acımasızca şehit edildi. Çin bu büyük katliam cinayeti sonrası güvenlik bahanesiyle Doğu Türkistan’ın Kaşgar, Artuş, Aksu ve Hoten illerini abluka altına aldı ve 10 binlerce Uygur genci “isyan”la ilişkilendirip tutuklayarak idam ya da ömür boyu hapis cezalarına çarptırdı.

Hala günümüzde de 8 milyondan fazla insan toplama kamplarında bu çilenin, işkencelerin ne zaman biteceğini bilmeden tecrit yaşamaktadır.

Uygurlar başta olmak üzere bütün Türki milletlerden bilim insanları, sanatçılar, sporcular, din adamları, doktorlar, profesörler ve her sahadan insanlar kamplarda türlü zulüm ve işlemlere maruz kalmaktadır. 

Evin erkekleri kamplarda olan ailelere Çinli erkekler yerleştirilmekte, iffet ve namuslar çiğnenmekte, Türk kızları zorla Çinli erkeklerle evlendirilmektedir. 

Tüm dünyanın bildiği gibi, Çin virüsünün (Covid-19) tüm dünyaya tehdit oluşturduğu şu günlerde bile kamp içindeki ve dışındaki Türk gençleri Çin’in iç bölgelerindeki Çinlilerin virüsten dolayı çalışmak istemediği fabrikalara zorla götürülüp köle olarak çalıştırılmaktadır.

Çin'in bu ağır insan hakları ihlalleri uluslararası hukuk ve anlaşmalara göre de çoktan soykırım safhasını geçmiştir, Çin bu suçlarından dolayı hesap vermeli ve cezalandırılmalı.

Bu vesileyle, BM, AB ve İslam İş birliği Teşkilatı gibi uluslararası örgütleri; Türkiye başta olmak üzere tüm dünya devletlerini, insanlığını kaybetmemiş tüm insanları Doğu Türkistan’da yaşayan insanların acılarının son bulması için bir an önce harekete geçmeye çağırıyoruz. 

Barın Katliamında hayatını kaybeden şehitlerimiz başta olmak üzere insanlık onurunu korumak için hayatını kaybeden tüm insanlara Allah’tan rahmet diliyor; Çin’in insanlık dışı uygulamalarını şiddetle kınıyoruz.”